Dört ay önce tecavüze uğrayan kadının kimliğini "Oyuncuya tecavüz" ve "Büyük bir travma yaşadım" ve "Ünlü dizi oyuncusuna Büyükada'da tecavüz" başlıklı haberlerle deşifre eden Vatan, Posta ve Hürriyet gazeteleri, tecavüz mağdurlarının korunmalarına ilişkin bütün yasal ve etik sınırları aştılar.
Haberlerde kadının boydan fotoğrafı sadece gözleri mozaiklenerek ve kim olduğu anlaşılacak şekilde kullanılıyor.
Ayrıca kadının daha önce rol aldığı dizi film ve sinema filmlerinin isimleri listeleniyor. Tecavüzün nerede ve nasıl yaşandığı tekrer tekrar ayrıntılarıyla işleniyor.
Basın Kanununa göre deşifre etmek suç
Oysa, Basın Kanunu'nun 21. Maddesine göre süreli yayınlarda (...) Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinde tecavüz/cinsel şiddet olarak tanımlanan suçların mağdurların, kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar bir milyar liradan yirmi milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır."
"Haberler diğer mağdurların yargıya başvurmasını engeller"
Feminist avukat Yasemin Öz'e göre her üç gazete yalnızca yasaya göre suç işlemekle kalmıyor. "Bu haberle kadın belki de ilkinden daha ciddi boyutta şiddete uğramış oluyor. Ayrıca diğer mağdurların 'basına yansır, deşifre olurum' korkusuyla yasal haklarını kullanmaktan çekinmelerine, şikayet etmelerine neden oluyor."
"Fotoğraf, isim kullanılmadan da tecavüz haberi yapılır"
"Tecavüz nasıl haberleşmeli?" sorusuna Öz "Her şeyden önce mağdurun menfaati mi kamuoyunun haber alma hakkı mı öncelik olacak, bu soru sorulmalı. Kişinin fotoğrafı basılmadan, adı verilmeden, kimliği deşifre edilmeden de kamuoyunu tecavüzden haberdar etmek mümkün. Ötesi özel yaşamın gizliliğini ihlal eder, kişilik haklarına saldırıdır, tacize girer" dedi.
Öz ekledi:
"Üstelik bunu yapan gazetelerin biri kadına yönelik şiddet konusunda kampanya yürütüyor, şiddete uğrayan kadınların başvurduğu bir hattı var. Ama kendisi de şiddet uygulamış, mağdur etmiş oluyor."
"Asıl mağduriyetim şimdi başladı"
Tecavüze uğrayan kadın telefonla katıldığı bir televizyon programında Uğur Dündar'a basında yer alan haberlerden rahatsızlığını "Asıl mağduriyet şimdi başladı" diyerek dile getirdi.
"Bunun üzerine başka şeyler, başka şeyler yazacaklar. Ben en mağdur duruma düşeceğim. Ben şu anda saldırıya uğruyorum. 5 ay sonra, olayı atlatırken... Şimdi bilmeyenler de biliyor, bin kişi, on bin kişi, milyonlarca kişi biliyor. Ben bunun karşısında nasıl duracağım?"
"Haber değerin var, yapacak bir şey yok dediler"
Mağdur, Vatan Gazetesi’nden Gülşen Yüksel’in olay haberleştirilirken kendisini aradığını ve "Bunun haber değeri var. Yapabileceğim bir şey yok" dediğini söyledi:
"Haber değerim var, insan olarak değerim hiç yok. İnsanlar, medya, basın çalışanları bunun üzerine biraz düşünmeliler. Çünkü haber değeri ile insan değeri arasında seçim yapmak gerekiyor. "
Haberlerin veriliş şekline kızarak canlı yayına bağlandığını aktaran kadın Dündar'a "Beni koruyacak mısınız?" diye sordu, yayın yasağı için başvuruda bulunduğunu belirtti. (EZÖ)