Avrupa Sosyal Forumu'nun (ASF) ikinci gününde solun ve toplumsal hareketlerin kriz karşıtı politikaları üzerine düzenlenen seminerde katılımcılar muhalefetin alternatif üretmesi gerektiği; sadece savunmada kaldıkça sağ çözümlerin egemen olacağı üzerinde birleşti.
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Prof. Alexander Buzgalin krize karşı soldan geliştirilen önerilerin ılımlı, reformist ve devrimci olarak ayrılabileceğini söyledi. Birinci yaklaşımın krizi salt finansal kriz olarak ele aldığını; ikinci yaklaşımınsa eğitim, sağlık ve sosyal haklar olmak üzere farklı temel alanları ele aldığını belirtti.
Buzgalin ılmlı önerilerin vergilendirme ve finans piyasasının düzenlenmesiyle kısıtlı kaldığını; diğerlerininse kamunun rolünü artıracak ve piyasayı sınırlayacak bir dizi önlem önerdiğini ekledi.
Devlet değil bankalar ödesin
"Sınıf yaklaşımının bugün gerekli ve anlamlı olduğunu öne sürüyorum" diyen Buzgalin "Krizin bedelini ödemeyeceğiz, demek savunmada kalmak demek. Oysa, bizim krizimizin bedelini ödeyin, dememiz lazım. Devletin değil krizi yaratan ve çöken sermayenin ödemesi lazım" dedi.
Önerileriniyse şöyle sıraladı:
* Mülkiyet değişimi hedefleyelim. Kamulaştırmadan bahsetmiyorum. Özel finans sistemini radikal şekilde küçültelim. Devleti değil kamu sektörünü büyütelim.
* Tüm finansal işlemlere kamu kontrolü getirilsin. Ticari sır kalksın. Bu neredeyse devrim demek.
Buzgalin "Politik olarak çözüm devrimdir" diye ekledi.
Sendika ve partiler ulusal düşünüyor
Sabah İTÜ Maçka kampüsündeki seminerde Yurttaşlara Yardım İçin Mali İşlemlerin Vergilendirilmesi Derneği (ATTAC) Fransa'dan Frederique Viale, Avrupa'da solun krize karşı programlarını inceledi.
Ortak tespitler krizin Yunanistan'la sınırlı olmadığı, sistemik olduğu; ekolojik ve ekonomik bir kriz olduğu ve demokrasinin krizi olduğu. Toplumsal bölüşümdeki eşitsizliklerin krizin temelinde yattığında da herkes hemfikir.
Fakat çözüm önerilerine geldiğinde programlar ayrışıyor. Viale, iktidarı hedefleyen partiler ve sendikal hareketin ulusal ölçekte hedeflerle hareket ettiğini, toplumsal hareketlerinse küresel ölçekte analiz yaptığını belirtti.
İlerici forum önerisi
ATTAC Macaristan'dan Benyik Mátyás, kriz deneyimlerini anlattı. Doğu Avrupa'nın -Polonya hariç- krizden en ağır etkilenen bölge olduğunu belirtti.
Mátyás işsizliğe karşı 35 saat haftalık çalışmayı önerdi; kamu istihdamının artması gerektiğini belirtti. Mátyás, krizin sosyal ayrımcılığı derinleştirdiğini vurguladı ve Romanları örnek verdi.
Portekiz'den, CULTRA'dan Carla Luis, hükümetin önlem olarak sosyal yardımları kıstığını vurguladı. Üçüncü Dünyanın Borçlarının Silinmesi İçin Komite'den (CADTM) Pascal Franchet de krizin somut görüntüsünün kamu boçlarının artması ve bu nedenle sosyal harcamaların kısılması olduğunu belirtti.
Transform üyesi Elisabeth Gauthier, "Alternatif üretmezsek piyasacı çözümlere mahkum kalırız" dedi; Avrupa düzeyinde krizden çıkış önerileri oluşturacak bir "ilerici forum" önerisinde bulundu. (EÜ)