Kamu kurum ve kuruluşları çalışanı 700 bini aşkın işçinin ücret pazarlığını kapsayan "2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü" görüşmelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile bir araya gelen Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, görüşme sonrası medyaya bilgi verdi.
Atalay, hükümetin ilk 6 ay için yüzde 40 dolayında zam teklifiyle geldiğini taban aylık ücreti için de 12 bin TL önerdiğini açıkladı.
Hükümet geçtiğimiz hafta yapılan görüşmelerde sendikaların en düşük ücretlerin 4 bin 800 liraya yükseltilmesi talebine karşılık olarak da yılın ilk 6 ayı için yüzde 9, ikinci 6 ay için yüzde 5 artı enflasyon farkı ve brüt 3 bin 577-3 bin 750 TL arası ücret alanlara 100 TL, brüt 3 bin 750-4 bin TL arası ücretlilere 60 TL seyyanen zam teklif etmişti
TIKLAYIN-Hükümet kamu işçisine yüzde 9 zam teklif etti
Sendikalar brüt 17 bin 250 TL
taban ücret ve yüzde 45 zam istiyor
Sendikalar ise görüşme masasına diğer ek gelirlerin dışında refah payı eklenerek taban ücretin brüt 17 bin 250 TL'ye çıkarılması, birinci altı ay için yüzde 45 zam ve böylece birinci altı ayda en düşük kamu işçisi ücretinin brüt 25 bin liraya yükseltilmesi talebiyle oturmuşlardı.
Hükümet 12 bin TL taban ücret
ve yüzde 40 zamma geldi
İki hafta önce işveren temsilcisi Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasının (TÜHİS), 700 bin kamu işçisi için 11 bin 500 TL taban ücreti ve 30 ücret artışı önerdiğini anımsatan Atalay, Pazartesi günü yapılan "kamu koordinasyon kurulu toplantısı" sonrasında bir araya geldikleri Bakan Vedat Bilgin'in "12 bin TL taban ücret, ve yüzde 40 dolayında ücret artışı[na]" geldiğini söyledi.
Atalay, "[...] bu teklif[in] güzel [...] fakat bizim için yeterli olmadığını söyledik." dedi. Sözleşmenin "Bayrama kadar yetişeceğini zannetm[ediğini]" söyleyen Atalay, "gelişmelerin olumlu olduğunu ama kabul etti[kleri] bir nokta [olmadığını]" dile getirdi.
"12 bin TL taban ücret düşük, [...] yüzde 40'lık zam oranının da bir daha gözden geçirilmesi gerekiyor." dedi.
"Arzu etmediğimiz
rakam gelirse 'yok' deriz"
Atalay, geçtiğimiz hafta, hükümetin önerileriyle ilgili olarak "Arzu ettiğimiz rakam olması halinde biz bu sözleşmeyi 10-15 gün içinde bağıtlamak istiyoruz. Arzu ettiğimiz rakam olmuyorsa altı ay bile sürerse bizim için mesele değil. Bir yerde buluşabilirsek buluşuruz, buluşamazsak grev kararı dahil tüm seçenekler gündeme gelir. İşçinin razı olmayacağı bir şeye imza atmayız." demişti.
Atalay Pazartesi günkü açıklamasında, grevden söz etmedi. "Bu bir pazarlık," dedi. "Yüzde 45 zam istedik. [...] Ocak['ta] memura refah payı dahil yüzde 30 vermişlerdi, biz yüzde 40'lara geldik [...] verilen rakam çok küçümsenecek bir rakam değil ama bizim de kabul ettiğimiz bir rakam değil. Önümüzdeki günlerde hesapları bir daha tazelesinler. Arzu ettiğimiz bir rakamsa imzalarız, arzu etmediğimiz bir rakam da gelirse yok deriz ve yolumuza devam ederiz." demekle yetindi.
Ana muhalefet, ve Millet İttifakı'nın merkez partisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise 14 Nisan'da toplu iş sözleşmesi görüşmeleri bağlamında sendikalara ve işçilere "içinize sinmeyen hiçbir sözleşmeye imza atmayın. 14 Mayıs'tan hemen sonra tüm kayıplarınızı telafi edeceğiz" sözü verdi.
Prof. Çelik: "Kötü bir
sözleşmenin vebali büyük olur"
Kocaeli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, kamuda toplu sözleşme görüşmelerinde gelinen aşamayı şöyle yorumladı: "Kuşkusuz sendikalar taleplerini elde ederlerse seçimi beklemeden toplu sözleşmeyi imzalayabilirler. Ancak istemedikleri bir sözleşmeye mecbur değiller. Ana muhalefetin verdiği bu desteği değerlendirmelerinde büyük yarar var.
"Yıllardır kayba uğrayan kamu işçisini seçim öncesi kötü bir sözleşmeye mahkum etmeye kimsenin hakkı yok. Türk-İş ve Hak-İş yönetimleri verdikleri teklifin arkasında net bir biçimde durmalıdır. Aksi halde veballeri büyük olur."
(AEK)