Bütün bu yaşananların ne anlama geldiği gerek politik arenada gerekse medya çevrelerinde tartışıla dururken bianet farklı sosyo-ekonomik kesimlerden insanların yolunun düştüğü Eminönüne uzandı ve hükümet ile ordu arasında yaşanan gerginliğin ne anlama geldiğini sokaktakilere sordu.
Aralarında ev kadını, emekli, esnaf, tekstilci ve turizmcinin de olduğu sekiz kişiden altısının orduya güveni tam. "Ordum işini bilir" diyen de var "Ordu yalan mı söyleyecek?" diyen de. Darbe isteyen de var, "devletin işine karışmayan" da. Ancak askeri karalayan da öven de hükümete karşı.
Hükümetle ordu arasındaki gerilim, görüşlerini açıklayanlara göre, medyanın yüklediği anlamın tersine, genel olarak sahte bir gerilim. Kaygılarsa değişiyor. Kimi darbeden, kimi bölünmekten kimsi de ekonomik krizden korkuyor.
"Sahte gerilim yaratmaya çalışıyorlar"
Yeni Cami önünde dinlenen Emekli Hayri Yıldıralp'e göre Ordu ile hükümet arasında aslında bir gerilim yok. Ama yaratılmaya çalışılan sahte bir gerilim ortamı var. Bunun sebebiyse "içimizde" ve "dışımızda" ortalığı karıştırmak, düzeni bozmak isteyen çevrelerin olması.
Yıldıralp, Erdoğan'ın ABD görüşmelerinin ardında bir sebep aranmasından yana değil. Ona göre devlet insanlarının kendi aralarındaki ziyaretlerinden daha normal bir şey olamaz.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın konuşmasında Avrupa'ya yönelttiği kızgınlığı ise paylaşıyor Yıldıralp: "Çünkü Avrupa Ordunun işine çok karışıyor. Türkiye ordusunun güçlü olduğu aşikar. Kuvvetli ordumuzdan rahatsız oluyorlar. Zaten Avrupa bizi yanında görmek bile istemiyor."
Ordu yalan mı söyler?
Sorularımızı kendisini Atatürkçü milliyetçi olarak tanımlayan başka bir emekliyle, İlyas Tek'e yöneltiyoruz.
"Hükümet ile ordu arasındaki gerilim ne anlama geliyor?" Tek tamamıyla ordudan yana: "Ordu haklıdır.
Bu soruda bile kasıt var, diye devam ediyor. Ordu yalan mı söyler? Sezer de haklı. Evet irtica tehlikesi var. Bu hükümet devrilmedikçe, yok olup gitmedikçe tehlike ortadan kalkmaz.
Bence ordu yönetime el koymalı bir şekilde. Hatta tehlikenin boyutlarına bağlı olarak darbe olabilir. Hükümetin işi gücü yokmuş gibi irtica yaratıyor. Bir de utanmadan 'yok öyle bir şey' diyorlar. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 'Türkiye doğru yolda yürüyor' diyor. İrtica almış başını yürümüş, anarşi var, kapkaç var. Onların bütün gayeleri Türkiye'yi İran haline getirmek"
Erdoğan'ın Bush'la görüşmesinin ise Tek için biricik anlamı var: Erdoğan, tekrar iktidar olmak için kuvvet arayışına girdi.
"Kendini güçlendirmek için gitti. Daha önce randevu bile alamıyorlardı. Şimdi ne oldu da uzun uzun konuşur oldular? Sattılar ülkeyi karış karış. Her taraf yabancı isim dolu."
Tek "Genelkurmay Başkanı Avrupa'ya kızmakta haklı diyor. Niye mi?
Birincisi AKP AB'den destek alıyor. AB'nin Türkiye'yi almayacağı o kadar belli ki. Oyalıyorlar. İkincisi Avrupa ordunun yetkisini elinden alacak şekilde hareket ediyor. Milli Savunma Bakanı'nın kim olduğuna da bir bakın" diyor.
"Tek korkum ekonomik kriz"
Eminönü'nde bir yandan yemeklerini yiyen bir yandan da sorularımızı cevaplayan iki arkadaş Ayla ve Pakize, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin tekrar iktidara gelmesini istemiyorlar.
Ev kadını Ayla "Ben ne orduya ne hükümete güveniyorum. Çok korkuyorum. En azından çocuklarımızın geleceği için korkuyorum. Vatandaş olarak benim gündemime giriyor siyaset, çünkü ekonomik krizden korkuyorum" diyor.
"Benim ordum işini bilir"
Pakize ise "Benim ordum işini bilir diyerek söz alıyor. Ona göre Erdoğan'ın ABD'ye sebebi ziyareti ortamı yumuşatmak. ABD güdümünde politika oluşturan bir hükümetin zora girince gideceği tek adres orası.
"Ne olmuş Genelkurmay Avrupa'ya kızıyorsa. Kızdı ve hep kızacak. Dertleri belli "Kıbrıs'ı satmam" diyor. Yanlış bir tepki değil."
"Hükümet de ordu da canımız ciğerimiz"
Eminönü'nde av eşyaları satan esnaf Esat Şenal 58 yaşında. Şenal'ın dedesi müderrismiş. Dedesinin bir sözünü aktarıyor: Hamsinin ayazına (Nisan ayında ayaz yemiş hamsiye güven olmaz, yenilmez) Osmanlı'nın piyazına karışılmaz.
"Ben devletin işine karışmam" diyen Şenal hükümet ve ordu arasında gerginlik olmadığını söylüyor.
"Gezen tilki yatan aslandan iyidir"
Şenal'ın Erdoğan'ın ABD ziyaretine ilişkin yorumuysa "gezen tilki yatan aslandan iyidir" oluyor.
"Büyükanıt'ın Avrupa'yla ilgili demecini yanlış yorumlamışsınız. O kızmıyor. Bunların hepsi bir yana. Devletin gerek askeri gerekse sivil üst düzey yöneticileri Süleyman Demirel'in deyişiyle asgari de olsa müşterekleşmeli. Çark böyle yürür. Şimdi çark yürüyor mu? 70 milyon insanı doyurmak kolay değil. Demek ki çark işliyor. Demek ki tartıştığımız konu anlamsız"
70 milyon insanın ne şekilde doyduğunu sorduğumuz Şenal "Kimisi pasta kimisi kuru ekmek yiyor. Ama ekmek bile yiyemeyenler de var. Ekonomide istikrar varsa sorun yoktur" diyerek cevap veriyor.
"Darbeden değil bölünmekten korkuyoruz"
Soy adlarını vermek istemeyen üniversite mezunu tekstilci Suna ve annesi ev kadını Nermin, Mısır Çarşısı'ndan yaptıkları alışverişe sorularımızla ara veriyorlar.
Nermin, "Hükümetin de ordunun yanlış tutkuları var. Ayrıca başından beri bu hükümetle ne ordu ne de cumhurbaşkanı bir türlü sevişemediler" diyerek gündemi yorumluyor.
Suna'ya göre Erdoğan'ın PKK için ABD'ye gittiği doğru değil. Ziyaretin nedeni ABD'den ültimatom almak. "Bir de İran'ı konuşmaya gitti. Talabani ABD'nin kuklasıysa ve Türkiye'nin içişlerine karışıp 'muhalif güçleri destekliyorum' diyorsa ABD de PKK konusunda samimi değil demektir"
Nermin de Büyükanıt'ın AB Komisyonu'nun Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans Jörg Kretschmer'e göndermede bulunduğu sözlerini "Ordu Avrupa'ya tepki gösterdi çünkü Avrupa'nın bize yaptırımı Türkiye'nin bağımsızlığına ve demokrasisine dil uzatmak oldu. Chirac AB'ye girmek için Ermenistan'ı tanımamız gerektiğini söylüyor. Katılmıyorum" diyerek yorumluyor.
Suna da annesi Nermin de yaşananlardan korkuyor. Darbe olacağına inanmıyorlar ama Türkiye'nin bölüneceğinden korkuyorlar.
İşleri güçleri uluslararası sermayenin peşine takılmak
Üniversite öğrencisi Cem Balcı, "Bunların hepsi yapay gerginlik. İkisi de ABD'nin peşine takılıp işgallere ortak olmakta birleşiyorlar. İkisi de muhalefet edenin sesini çıkaran içeri tıkmakta kafasına vurmakta hem fikir. Erdoğan 'hakaret etti' diye karikatüristleri, Genelkurmay 'terörle mücadele' diyerek ağzını açanı susturmak istiyor" diyor.
Balcıya göre polisin ordunun istediği baskıcı yasaları Başbakan çıkarıyor. Üstelik bu yasaların hepsi ABD'de, İngiltere'de de çıktı: "Peşine takılmak böyle bir şey"
"Kimse milliyetçilik vatanseverlik numarası yapmasın"
"Emekçilerin bütün haklarını gasp ediyorlar. Tuzla'da sendikalaşan işçiyi jandarma tutukluyor. Hükümet de kılını kıpırdatmıyor. Türkü söyleyip halay çeken öğrenciyi okuldan atıyorlar. Bir satır eğitimden, bir nefes sağlıktan para almaya çalışıyorlar"
Balcı "Kimse milliyetçilik vatanseverlik numarası yapmasın. İşleri güçleri uluslararası sermayenin peşine takılmak" diyor ve 'gerilimin' nasıl çıkarıldığını şöyle yorumluyor:
"Gerilim nereden çıkıyor dersen bu uluslararası sermayenin peşine takılan sermaye hangi sermayedir onun gerilimi. Gerçekten gerilim istiyorlarsa önce darbe anayasasını değiştirmeye çalışsınlar." (EZÖ/EK)