"Hükümet, sosyal medya üzerindeki baskısını arttırıyor"

Fotoğraf: Sansüre karşı yürüyüş 2011 

Siyasetçi ve akademisyen Nesrin Nas'a Twitter Türkiye Temsilciliği tarafından Twitter Mahkeme Karari Bildirimi maili geldi. Mail, Nesrin Nas’ın attığı bir tweet hakkında. Tweet ise Süleyman Soylu hakkındaki Gazete Duvar haberinin bir kısmının alıntısı.

Bu Twitter’ın Türkiye'de 'Sosyal Medya Yasası' kamsamında temsilcilik açtıktan sonra kamuoyuna yansıyan ilk bildirimi. Twitter, Nas'a yaptığı bildirimde ülke bazlı içerik gizleme kuralları kapsamında tweetin kaldırmasını aksi halde erişime engellemek gibi bir yaptırım uygulanabileceği uyarısında bulunuyor.

"İnternetin gelişmesi sınırlandırılıyor"

Twitter’ın Türkiye’de temsilcilik açtıktan sonra kısıtlamaya giden bu tavrını Turk-internet.com kurucusu ve internet aktivisti Füsun Sarp Nebil  ‘hükümet tarafından sosyal medyanın kontrol altına alınma çabasını’ olarak değerlendiriyor.

TIKLAYIN - "AKP her deliği tıkadı, şimdi sıra internete geldi"

Nebil, ‘Sadece sosyal medya değil tüm internet kontrol altına alınmaya çalışılıyor’ diyor. Ayrıca, bu durumu Türkiye’nin internet altyapısına yatırım yapmaması ile de ilişkilendiriyor:

“Bugün Türkiye'de olması gereken fiber optik altyapı ancak 10'da biri düzeyinde. Neden? Çünkü hükümet gazeteleri ve geleneksel medyayı hepimizin gözü önünde kontrole aldı. Ama internet böyle değil. Hem çok uluslu olması, hem de sadece haber amaçlı değil aynı zamanda iş için kullanılıyor olması nedeniyle tamamen engellenemiyor. Ancak, gelişmesi sınırlandırılarak kontrol altına alınıyor.”

"AKP açısından bir tehdit"

Nebil, hükümetin internet üzerindeki baskılarına rağmen 2023 seçimlerinde oy kullanması beklenen 7 milyon genç ve üstüne dijital hayatın içindeki 25 milyon yani toplam 32 milyon kişinin internet kullanıcısı olduğunu belirtiyor:

“Bu 32 milyonluk seçmen grubunun kullanacağı oylar için de ortaya çıkan manzara AKP için hayal kırıklığı çünkü ilk defa yeni nesiller adet ve düşüncelerini ailelerinden değil internetten alıyorlar. Bu nedenle ABD'de LGBTİ+ hareketine ve Black Lives Matter gibi ırkçılık karşıtı hareketlere bakış değişti. İnsanlar daha özgür, herkesin eşit olduğu ve paylaşımın olduğu bir dünyaya gidiyor. Bunlar AKP açısından tehdit.”

"Baskı yeni değil"

Nebil, internet üzerinde kurulmaya çalışılan baskının yeni bir şey olmadığını vurguluyor:

“2007'de çıkan 5651 sayılı kanundan itibaren hükümet sürekli interneti baskılamaya çalıştı, kullanım kurallarını sıkılaştırdı, VPN'i yasakladı. En son Ağustos 2020'de Meclis'ten geçen yasa ile de sosyal medya firmalarının üzerinde reklamları kısıtlamak tehditi ile baskı kurdu.”

Söz konusu yasa ile sosyal medya şirketlerinin temsilci ataması zorunluluğuna değinen Nebil "Ceza verecek bir sorumlu arıyorlar. Bu cezalar ile de sosyal medyayı kontrol altına almaya çalışıyorlar" diyor.

Sosyal Medya Yasası

Kamuoyunda "Sosyal Medya Yasası" olarak bilinen "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla 1 Ekim 2020 itibariyle yürürlüğe girdi.

Anadolu Ajansı, bu yasayı ‘aynı internet sitesinde yer alan ve suç oluşturmayan içerikler yönünden ifade ve haber alma özgürlüğü daha da güvenceli hale getirilecek’ diyerek savundu.

Fakat yasa ciddi eleştirilere de neden oldu. Sivil Toplum Kuruluşları ile sosyal medya kullanıcıları yasanın ifade özgürlüğüne bir darbe olduğunu belirterek yasanın karşısında durdu.

Düzenleme ile Türkiye'de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, en az 1 kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirlemek zorunda. Yasaya uyulmaması durumunda şirketler 10 milyon TL para cezası ve devamında bant genişliği daraltımıyla karşı karşıya.

(EÖ/HA)