Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) kapatılmasına tepki gösteren Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği'nden Zelal Ayman ve Mor Çatı gönüllüsü Ülfet Taylı, hükümetin SHÇEK'i kapatarak sosyal devlet olmanın gereklerini yok saydığı görüşünde.
SHÇEK'in yeni bir yapılandırmaya ihtiyaç duyduğu konusunda hemfikirler ancak konuyla ilgili hiçbir tarafın görüşünü almadan böyle bir girişimde bulunulmuş olmasını "antidemokratik bir uygulama" olarak nitelendiriyorlar.
Taylı, "Hükümet, kadın ve çocuklara vatandaş oldukları için hizmet sunmak ve bunu sosyal politikaların bir gereği olarak değerlendirmek yerine, kadın ve çocukları bütünüyle sosyal yardımlara bağlı bireylere dönüştürmeye çalışıyor" diyor.
Taylı'ya göre hükümet böylece dezavantajlı kesimlere devlet bütçesinde n pay ayırma yükümlülüğünden de kurtulmuş olacak ancak çok temel bir mesele var:
"SHÇEK'in taşra teşkilatının devredildiği il özel idarelerinin bütçesi her ilde farklı. Üstelik bunların kullanımı da fazlasıyla keyfi olabilir. Kadınlara bütçe ayrılması talebi, kolayca görmezden gelinebilir."
Ayman ise SHÇEK'in merkez teşkilatı lağv edilirken Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı adı altında bir merkezi yapılanma oluşturulmasına dikkat çekiyor; "Hükümet çözümsüzlükte kararlı, şehit yakınlarını ve gazilerini korumak için kurumsal adımlar atıyor" diyor.
Taylı: Devlet, kadın ve çocukların vatandaşlık haklarını yok saydı
SHÇEK, Başbakanlık genelgesi, üçlü protokol gibi düzenlemelerin kadına karşı şiddetle mücadelede en fazla sorumluluk yüklediği kurumlardan biri. Yeni bir yapılandırmaya ihtiyaç duyulduğu kadın örgütlenmelerinin ortak fikriydi. Çünkü bütçesi son derece sınırlıydı, dolayısıyla kendisine bağlı sığınak ve danışma merkezleri standartların çok altında hizmet verebiliyordu.
Biz sorunların giderilmesini beklerken iktidar, SHÇEK'i kapatarak hem sosyal devlet olmanın hem de kadına karşı şiddet konusunda imzaladığı uluslar arası anlaşmaların sorumluluğunu üstünden attı. Kurum bünyesindeki kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ... tümüyle hiçe sayıldı.
Başbakan "Ankara'dan yetişilemiyor" demiş. Herhalde SHÇEK bünyesindeki çalışanlar ve destek almak isteyenler üzerinde daha fazla politik baskı oluşturabilmek kast ediliyor. Çünkü örneğin kadına karşı şiddetle ilişkili olarak, yereldeki yapılar arasında koordinasyon toplantıları düzenleniyordu. Amaç gerçekten koordinasyon sağlamak olsaydı, bu tür işbirlikleri başka alanlarda da hayata geçirilebilirdi. Amaç daha hızlı hareket etmek olsaydı, daha çok kaynak yaratılmaya çalışılırdı.
Sığınaklar konusunda belediyelere, yerel yönetimlere sorumluluk verildi, ancak beklentiler gerçekleşmedi. Şimdi de SHÇEK birimleri il özel idarelerine devrediliyor. İl özel idareleri içinde il genel meclisleri belirleyici. Burada da hükümetin ağırlığı söz konusu.
Dolayısıyla SHÇEK mensuplarının siyasi otoriteden bağımsız durabilme, destek almak isteyenlerle ilgili standart geliştirebilme ve uygulayabilme konusundaki özerklikleri ellerinden alınmış oldu.
Dahası devletin bütçe ayırması, sosyal devlet olmanın sorumluluğunu yerine getirmesi yerine bu alan yerel yönetimlere bağlı vakıfların, sivil toplum adı verilen kuruluşların bağış faaliyetlerine bağlı olacak. Bir kez daha kadınların vatandaş olarak hakları ve uluslar arası sözleşmelerin öngördüğü eşitsizliklere karşı mücadelesi yok sayılıyor.
Ayman: Hükümet çatışma ortamını sürdürmekte kararlı
SHÇEK hizmetlerini merkezi düzeyden bölgesel düzeye kaydırmak, iyi örgütlenebilirse faydalı olabilecek bir düzenleme. Ancak Resmi Gazete'de yayımlanan kanun hükmünde kararnamede, taşra teşkilatlarının nasıl ve hangi yöntemle çalışacağı belirtilmiyor.
SHÇEK'le 2017 yılına kadar geçerli bir protokol imzaladık ve birlikte Kadının İnsan Hakları Eğitimi Projesini yürütüyorduk. Ancak şimdi ne olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bu protokol geçerli mi, değil mi, nasıl çalışacağız, bilmiyoruz.
KİHEP eğiticisi olan 137 sosyal hizmet uzmanı arkadaşımıza ne olacağı, nereye atanacakları, ne şekilde çalışacakları tam bir muamma. Bu nedenle KİHEP programımızın uygulanması da işbirliğimiz de belirsizlik sürecine giriyor.
Türkiye'de şiddet bu kadar yaygınken acil hizmet alması gereken kesimler sosyal hizmetlerden nasıl yararlanacak? Hangi kuruma gidecek? Nasıl destek alacak?
SHÇEK merkezden uzaklaştırılırken şehit yakınları ve gazilerin merkez teşkilatına alınması, hükümetin Türkiye'de çatışma halini sürdürme niyetini gösteriyor. Şehit yakınları ile gazilerin desteklenmesi elbette devletin yükümlülüğü ancak devlet savaş ortamının yarattığı tüm mağduriyetleri gidermekle sorumlu. Oysa hükümet bu kadar kurumsal bir yapı kurarken çatışmanın taraflarından birini yok sayıyor. (BB)