58. hükümetin programı ve Acil Eylem Planı'nın satır araları dikkatli okunduğunda, hükümetin kamu sağlığı ile ilgili aktif rolünden adım adım vazgeçmekte olduğuna dair güçlü işaretler vermiştir. Hükümet, Türkiye'nin temel sorunlarının çözümünde, eski hükümetlerin devamı niteliğinde Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın (DB) talimatlarını reçete olarak kabul etmiştir. Uluslararası mali kuruluşlar ve sermayenin ve hizmetin serbest dolaşımı ve pazar alanlarını yaratmasına hız vermek için GATS'ı bile benimsemiştir.
Tam bir borç batağına dönen ekonomik döngü karşısında devlet erki DB ve IMF'den gelen baskılara boyun eğmiştir. 58. Hükümet ülkenin içine girdiği ekonomik krizle başa çıkabilmek ve iç ve dış borçlarını ödeyebilmek için, bu kez de savaşın yaratacağı ekonomik zararları çalışanlardan ve kamu hizmetlerine ayrılması gereken bütçe harcamalarında önemli oranda kısıtlamaya gitmeyi seçmiştir.
Toplum sağlığı riske atılıyor
İşte böyle bir ortamda çökmeye başlamış sağlık sisteminin ve toplum sağlığının geleceği daha da risk altına girmiştir. Devlet, sağlık hizmeti verme görevini aşamalı olarak özel sağlık şirketlerine devretmeye başladı. Halka, sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükseleceği, toplumun daha geniş kesimlerinin sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşabileceği söylenmesine rağmen bu yönde bir gelişme kaydedilmemiştir.
Aslında Türkiye'de göreve gelen hükümetlerin istisnasız hepsi, tüm kamusal alanları yerli ya da yabanca sermayeye açıyor ve tek hedeflerinin yabanca yatırımcıları ülkeye çekmek olduğu temel hedefleridir. Sağlık alanında amaçlanan özelleştirmenin toplum sağlığını bozacağı ve bölgeler arası eşitsizliğe sebep olacağı açıktır. Bunun temel aracı da, Türkiye'nin taraf olduğu GATS'tır.
GATS'a taraf ülkelerin Uruguay Round çerçevesinde yaptıkları ikili ve çok taraflı müzakereler sonunda sunmuş bulundukları hizmetler, ticareti taahhüt listeleri ile derogasyon listeleri Anlaşmanın ayrılmaz parçasını oluşturmaktadır. Üye ülkeler, taahhüt listeleri ile hizmet sektörlerinde yabancı hizmet üreticilerine uyguladıkları kısıtlamaları ve hizmet sektörlerindeki son durumlarını belirtmektedirler. Ayrıca üye ülkeler derogasyon listelerini hazırlayarak hizmet ticareti alanında belirli ülkelere verdikleri ayrıcalıkları Anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten (1995) itibaren maksimum on yıl boyunca diğer Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelere yaygınlaştırmaktan kurtulmaktadırlar.
Türkiye'nin taahütleri
Türkiye'nin GATS kapsamında sunmuş olduğu hizmetler taahhüt listesinin başında Genel Taahhütler yer almaktadır. Genel Taahhütlerin pazara giriş koşulları bölümünde, söz konusu taahhütlerin listedeki bütün dallar için geçerli olduğu belirtilmekte ve pazara giriş için gerekli koşullar ortaya konmaktadır. Ayrıca, hizmet ticaretine ilişkin olarak hangi gerçek kişilerin ülkeye girişi ve geçici süre kalışının serbest olduğu da yine Genel Taahhütler bağlamında yer almıştır.
Türkiye'nin taahhütlerinin arasında sağlık sektörü de yer almaktadır. Yukarıdaki örneğin, yabancıların Türkiye'de hastane yatırımı yapabilmelerine ilişkin olarak, ilgili bölümde "Sağlık Bakanlığı'ndan izin alınması gerekmektedir" denilmektedir. Burada yazılmamış olmasına rağmen yabancı yatırımcının şirket kurması ve/veya kurulu bir şirkete ortak olması için asgari 50 bin Dolar sermaye getirmesine ilişkin "genel" düzenleme geçerliliğini halen korumaktadır.
Bugün her ne kadar GATS anlaşmasının henüz ciddi bir şekilde hissedilmediği iddia edilse de, hükümetin gerek sağlık hizmetini ve gerekse diğer kamusal hizmet alanlarında yabancı hizmet şirketlerini kısıtlamaya ve kamusal korumaları devam ettirmeye dönük muafiyet talebi hemen hemen yok gibidir.
GATS ile birlikte, yabancı sermaye tarafından kurulacak alan özel hastanelerin yoksullara ya da sağlık sigortası olmayan işçilere bedava sağlık hizmeti vermek gibi bir yükümlülükleri bulunmuyor. Sağlık da dahil olmak üzere tüm sigorta dalları yeni GATS'da ele alınıyor ve piyasalaştırılmak isteniyor. Hükümet ise bu süreci hızlandıran pozisyonunu GATS'a taraf olanak göstermiştir. Bu taraf olma aynı zamanda politik olarak bir çok taahhüdü de içinde barındırmaktadır.
GATS müzakerelerinde Türk Hükümeti, finansal hizmetleri liberalize etme taahhüdünde bulunmuştur. GATS anlaşmasının bazı maddelerine göre hükümetler bir hizmet dalını liberalize etmeyi taahhüt ettikten sonra, aynı hizmet sektöründe faaliyet gösteren bazı hizmet sağlayıcılarını engelleyebilecek önlemler almaktan men edilmiştir.
Yabancı sağlık şirketlerinden yoksul ve sağlık güvencesinden yoksun olan vatandaşı da hastanelere kabul etmeleri şartını koşabilir, fakat böylesi bir şart koşması, ancak Türkiye'deki diğer özel sağlık şirketlerine de aynı şartı uygulaması halinde söz konusu olabilecektir. GATS içinde yer alan bazı maddeler buna imkan tanımaktadır. Bu konuda verilecek örnekler arasında şunlar sayılabilir:
Ulusal Muamele hükmü: Yabancı yatırımcılara yerliler ile aynı, eşit haklar uygulanacak.
En Çok Kayrılan Ülke Hükmü: Bir ülkenin çeşitli ekonomik, siyasi ya da kültürel ortaklıklar dolayısıyla farklı bir ülkeye tanıdığı yatırım ve ticaret ayrıcalıkları aynen bütün GATS üyesi ülkelere de tanınmak zorunda.(NK)
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Uzmanı Turan Eser'in yazısındaki ara başlık ve vurgular Bianet'e aittir.