Özellikle Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "Aile içi şiddetin şikayete bağlı olması gerektiği yolunda görüşler var" açıklamasına tepki gösteren kadınlar "Bu durumda nasılsa kadınlar şikayet etmeyecekleri için, yine dayak atan kazanmış olacak" dediler.
Suiçmez: Aile içi şiddeti görmek istemeyiz
Yasa tasarısı taslağında geçen 86. madde ve 232 ve 233. madde değişikliklerinin aile içi şiddeti "şikayete bağlı" hale getirdiğini; uzlaşma kapsamına alınmasıyla ilgili bianet'in görüşlerine başvurduğu Trabzon Barosu Kadın Komisyonu'ndan Sibel Suiçmez, "Bizde aile içi şiddet konusunda herkes uzlaştırmak meraklısıdır" diye konuştu.
Suiçmez, halk arasında uzlaşma şeklinde yaygın bir anlayışın olduğunu söyleyerek, "Uzun çabalar sonunda bu değişiklikler gerçekleştirildi. Toplumun yapısı zaten aile içi şiddeti görmemeye yöneliktir. Biz hala yasası olmasına karşın, aile içi şiddetle ilgili olumlu sonuç elde edemiyoruz."
Suiçmez, tek başına yasanın da yeterli olmadığını kanısında ve "Yasanın yapılması yetmiyor. Alt yapısının da düzenlenmesi gerek. Ve toplumsal kabulünün de sağlanması gerek. Zaten zorluk çekiyorduk. Eskiye dönüşle birlikte kadınların yasal olarak şikayet etmesinin önüne geçilmek istiyor" diyor.
Yapıcı: Kadınlar bloke edilmek isteniyor
Adana Ev Kadınları Dayanışma Derneği'nden Sema Yapıcı, yasaların zaten, yasa uygulayıcılarının niyetine bağlı olarak yorumlandığını söylüyor.
"Yasayı, kullanıcıya bağlı olarak değerlendiriyorum. Gücü elinde bulunduran erk, niyetine bağlı olarak yasayı yorumlayabilir. Ancak aile içi şiddetin şikayete bağlı hale getirilmek istenmesi, şiddeti önlemeye yönelik bir çalışma değildir. Tasarının yasalaşması halinde şiddetin artacağını düşünüyorum."
Yasa tasarısından kadınlar da suçlu
Yapıcı, aynı zamanda Adana Kadın Dayanışma Vakfı'nda da çalıştığını söyleyerek, dayaktan şikayet eden kadınların da tutum ve davranışları nedeniyle zor durumda kaldıklarını dile getiriyor.
"Bize geliyorlar ve kocalarından ya da yakınlarından şiddet gördüklerini şikayet ediyorlar. Ama yazılı hakları kendilerine bildirildiğinde geri adım atan kadınlar oluyor. Kadınlar, istikrarlı bir duruş göstermiyorlar. Şikayet edip, evlerine dönüyorlar. Kadınlar suçu biraz da kendilerinde aramalılar."
Yapıcı, şiddet, şikayete bağlı hale gelmesiyle kadın şikayet edemeyeceklerini ve kaba kuvvete başvuranın kazanacağını söylüyor.
"Biz pozitif ayrımcılık diyoruz ama, bu hükümetin negatif bir ayrımcılığıdır. Güç, kimin gücü yetiyorsa ona çevrilecek. Mevcut hükümetin politikasının zaten bu yönde olduğunu görüyorum. Tasarıyı, kadına karşı bir sindirme hareketi olarak düşünüyorum."
Karabudak: Kadınlar dayağı şikayet edemeyecek
Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi'nden Hicran Karabudak, yeni TCK'de yapılmak istenen değişikliği, kadınların şikayet etmesini önlemeye yönelik olduğu bir çaba olarak değerlendiriyor.
"Bir tokat kadına, kadına, bir tokat çocuğa atalım. Kadınlar çok abartıyor diyorlar. Kadına yönelik şiddetin büyüğü küçüğü olmaz. Yalnızca tokat değil, ters bakış da bir tür şiddettir. Baksın ne olur derseniz, arkasından bir tokat gelir. Aile içi şiddet şikayete bağlı hale geldiğinde ne kadınlar şikayete eder, ne de bu yol açılır. Eskisinden beter olur."
Sıngın: Şiddet artacaktır
Kadın El Emeğini Değerlendirme ve Kadın Danışma Merkezi (ELDER) Şirin Sıngın da, tasarının kadına yönelik şiddeti önlemek değil; meşrulaştırmak istediğini düşünüyor.
"İktidarın, aile içindeki şiddeti şikayete bağlı suçlar kapsamına almak istemesi; yıllardır önlemek için mücadele ettiğimiz şiddeti meşrulaştırmaya çalışması kabul edilemez. Bu anlayışının karşısındayız.
"TCK'de yapılmak istenen değişiklik kadına karşı şiddeti önlemek değil, artırmak için teşvik etmekten başka bir şey değildir. Kadınları yok saymak isteyen zihniyete karşı, örgütlü kadınların mücadelesi sürecektir." dedi. (AD)