Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) Kanunu Tasarı'nın İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tarafından yasalaşması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilmesine ilişkin insan hakları örgütleri İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi'nde saat 11.00'de bir basın toplantısı düzenledi.
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin (hYd) de destek verdiği basın toplantısına, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ile Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum Der) Ankara Şube Başkanı Şerife Gül Arman katıldı.
Öztürk Türkdoğan, TİHK Kanunu Tasarısı boyunca hükümetin insan hakları örgütleriyle yürüttüğü diyaloğun monologtan öteye geçmediğini belirtti.
Görüşlerinin dikkate alınmadığını ifade eden Türkdoğan "İnsan haklarıyla ilgili yapılan çalışmalarda, insan hakları savunucularının görüşleri dikkate alınmalı" diye konuştu.
"Tasarı bu haliyle kadüktür"
Örgütler adına basın açıklamasını okuyan Metin Bakkalcı ise 2004 yılından bu yana hazırlanış süreci devam eden tasarının bu haliyle kadük kaldığını ve üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan meclise gönderilmesi karşısında şaşkınlık duyduklarını belirtti.
Bakkalcı tasarıya ilişkin tespitlerini şu şekilde sıraladı:
* Tasarı Uluslararası kriterlere aykırı olarak katılımcılık, kapsayıcılık ve şeffaflık ilkeleri dikkate alınmaksızın hazırlanmıştır.
* Tasarıda birey/yurttaş merkezli olarak değil, devlet merkezli bir yaklaşım egemendir.
* Kanun tasarısı ile öngörülen TİHK, var olan diğer insan hakları kurumları gibi bir hükümet kurumu olarak tasarlanmıştır.
* TİHK, diğer önceki tüm insan hakları kurumları gibi bir başkanlık mekanizması olarak tasarlanmıştır. Başkanın istememesi durumunda kurumun çalışma imkânı neredeyse yoktur.
* Üyelerin atanması her hangi bir nitelik aranmaksızın Hükümetin inisiyatifindedir.
* Tasarıda kurum üyelerinin tarafsızlık ve bağımsızlığı, bilhassa da kurumun mali bağımsızlığı yeterince güvence altına alınmamaktadır.
* Kurumunun bağımsızlığını koruyabilmesi için kendi bütçesini kendisinin oluşturması, bütçenin önemli bir kısmının Meclis onayıyla genel bütçeden ayrılması gereklidir.
* Tasarıda personel yapı ve sayısının 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanuna tabi kılınmasının Kurumun bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyecektir.
* Kurul üyelerinin çoğulculuğu ve katılımcılığı güvence altına alınmamıştır.
Bakkalcı, insan hakları kurumlarının devlet kuruluşlarından ve siyasal iktidardan özerk olması gerektiğini ve bunun da Paris ilkelerinin ruhunu ve özünü oluşturduğunu sözlerine ekledi. (SK/HK)