Diyarbakır Barosu, Kürdistan Topluluklar Meclisi (KCK) operasyonlarında aralarında 47 avukatın da bulunduğu 100'ü aşkın kişinin gözaltına alınmasını kınayan bir açıklama yaptı. Avukatlar, Adliye Binası önünde oturma eylemi de yaptı.
Bugün (23 Kasım) yapılan basın açıklamasını okuyan Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "KCK davalarının hem savcısı hem de yargıcı olduğunu" söyledi ve "Gözaltına alınan avukatlar hakkında dosyada gizlilik kararı olduğu için ayrıntılı bilgi sahibi olamıyoruz. Ancak yine kanıksanmış şekilde bazı medya organları, şimdiden kararlarını vermiş ve darağacı sehpalarını kurmuşlardır" dedi.
Yaşananların sıkıyönetim ve olağanüstü halin yaşandığı döneme denk geldiğini belirten Aktar, "Bu baskıcı dönemleri aratmayan bir yargı ve idari pratik ile karşı karşıyayız. 'İleri demokrasi' hedefi ile yola çıkan hükümet, sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulamalarına nispet yaparcasına, toplumun tüm muhalif kesimlerine karşı adeta bir cadı avı başlatmıştır" diye konuştu.
"Gözaltılarla tekçi ve totaliter bir rejime doğru gidildiğini" ifade eden Aktar, "Her ne kadar başbakan ve hükümet yetkilileri bu cadı avının yargının işi olduğunu belirtmişlerse de, başbakanın hemen her gün adeta bir yargıç edasıyla, bu devam eden dava ve soruşturmalar hakkında verdiği demeçler de göstermektedir ki artık mızrak çuvala sığmamaktadır" dedi. Aktar, şöyle devam etti:
* Operasyonlar hükümet yetkilileri tarafından onaylanıyor ve birçok basın organında yalan, yanlış ve ırkçılık kokan destekleyici açıklamalar yer alıyor. Başbakan yakın geçmişte başka bir davanın avukatı olmakla suçladığı siyasi rakiplerini aratırcasına, KCK davasının hem savcısı hem de yargıcı olmuştur.
* Hükümet ve yargının büyük bir ahenkle yürüttüğü bu tutuklama kampanyasına karşı görüş belirten birkaç yazar da Başbakan'ın gazabına uğramaktan kurtulamamıştır. Binlerce kişinin tutuklu yargılandığı ve henüz devam eden bu davalar hakkında her gün demeçler vermenin en basit anlamda 'adil yargılamayı etkileme suçunu oluşturduğunu' çalışkan savcılarımıza hatırlatıyoruz.
* Türkiye'de yaşananlara bakıldığında hukukun üstünlüğü ilkesinin bir anlamı kalmadı. Tüm muhalif kesimler açık bir tehdit altında. Bu şartlar altında yapılacak yeni Anayasa'nın hükümetin kendi Anayasası olacağını söyledi.
Başbakan "Destekliyorum" dedi
Başbakan Erdoğan, bugünkü konuşmasında da "KCK operasyonlarını bugüne kadar aynen destekledim ve destekliyorum. Zira milli birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz için yapılan operasyonda işte bakın birçok şeyler dökülüyorlar etrafa. Adam kendisinin yapması gereken hukuk mücadelesini yürütmüyor, örgüt elemanı olarak bu ülkenin beraberliğini bozmanın gayreti içinde olmuşlar" dedi.
"Emniyetin köstebeği kim?"
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Batman Milletvekili Ayla Akat Ata da bugün, KCK soruşturmasının yürütüldüğü Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne giderek İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen ile görüştü.
Görüşmenin ardından adliye önünde operasyonları protesto eden avukatlara katılan Kaplan, operasyonda avukatların gözaltına alınmış olmasının, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi.
Kaplan, " Avukat kimliği olan ve Adalet Bakanlığı genelgesine göre ifadesi alınamayacak konumda olan avukatlara kısıtlılık verilir, avukatların avukatları dahi onlarla görüşemezken, delilleri, delil gibi şeyleri basına kim servis ediyor? Emniyetin, savcının köstebeği kim?" diye sordu. (AS)