"Hükümet yeni anayasa çalışmaları sırasında kadınları yok sayıyor çünkü,
- Yeni anayasa taslağında kadınlar özne değil, korunmaya muhtaç nesneler. Kadın örgütlerinin görüşme taleplerine karşılık yok. Anayasa sis perdesi arkasında konuşuluyor.
Hükümet hukuku yok sayıyor çünkü,
- Yeni anayasayı hazırlarken bağlayıcı uluslararası anlaşmaları görmezden geliyor. Hukuk kuralları keyfen uygulanmıyor"
200'den fazla kadın örgütünün oluşturduğu Anayasa Kadın Platformu, bugün Mecidiyeköy'de ikinci kez yeni anayasayla ilgili değerlendirme ve taleplerini açıkladı.
Toplantıda Medeni Yasa Kadın Platformu'ndan Habibe Yılmaz Kayar, TCK Kadın Platformu'ndan Pınar İlkkaracan, Anayasa Kadın Platformu adına Hülya Gülbahar, CEDAW Sivil Toplum Yürütme Kurulu'ndan Yıldız Tokman ve Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu'ndan Aysun Sayın konuştu. Toplantı, 5 Aralık kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasının 73. yıldönümüne denk geldi.
"Kazanımlar geri gidiyor"
Uzmanlar, son 10 yılda Ailenin Korunmasına Dair Yasa, Medeni Kanun, Ceza Yasası ve Anayasanın 10. maddesindeki değişiklikle ilgili reformlarla göreceli de olsa kazanımlar elde edildiğini, fakat anayasa tartışmaları sırasında hükümetin bu kazanımları geri götürmeye çalıştığını söylüyor.
Gülbahar, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) akademisyenlere hazırlattığı taslağın 9. maddesinin kadınları "aile" içinde ve "bakıma muhtaç bireylerin bakıcısı olarak" kabul ettiğini belirtti. Platform, varolan anayasadaki 10. maddenin kaldırılmasını eleştiriyor.
"Hükümet tepkiler üzerine taslağın eski haline döneceğini söyledi ama nasıl olacağı belli değil. Dönse bile bu yeterli değil. Kağıt üzerindeki eşitlik bir işe yaramıyor. Önemli olan eşitliği fiili olarak sağlamak."
"Fiili eşitlik" için "geçici özel önlemler"
Kayar da, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) fiili eşitliğin sağlanması için "geçici özel önlemler" alınması yükümlülüğünü getirdiğini söyledi. "Aradan 20 yıl geçti; hükümet sözleşmeyi yok sayıyor."
"Fiili eşitlik" vurgusu sadece CEDAW'da değil, örneğin Avrupa Birliği (AB) sözleşmelerinde de yer alıyor. İlkkaracan, Almanya anayasasının AB hukuku çerçevesinde değiştirildiğini; Güney Afrika'dan Uganda'ya birçok ülkenin anayasalarında "fiili eşitlik" sözüne yer verdiğini belirtti.
Her alanda eşitlik
Tokman, Türkiye'de tüm reformlara rağmen "sosyal, ekonomik veya toplumsal; hiçbir alanda eşitliğin sağlanamadığını" vurguladı.
73 yıl geçmesine rağmen yerel yönetimlerde yüzde 0,5, Meclis'te de sadece yüzde 9,1 oranında seçilmiş kadın olması açıklayıcı bir örnek. Benzer eşitsizlikler kadın istihdamı, eğitim, sağlığa erişim gibi alanlarda da geçerli.
Sadece eşit değil, demokatik özgürlükçü anayasa
Eşitlik ön plana çıksa da kadın örgütleri taslağın 26 maddesiyle ilgili değişiklik talep ediyor.
Kadınlar, toplumsal cinsiyetin yanı sıra din, dil, ırk, etnik köken, özellikle de cinsel yönelime dayalı ayrımcılığın da anayasada yasaklanmasını talep ediyor.
Gülbahar, "Bu hepimizi ilgilendiren bir konu. İnsan odaklı, haklara, hukukun üstünlüğüne dayalı bir anayasa istiyoruz" diyor. AKP'nin taslağını ne zaman açıklayacağı belli değil ama kadınlar taleplerini duyurup sonuçları izleyeceklerini söylüyor.(EÜ)