İki günlük buluşma iletişim hukukçusu ve BİA hukuk danışmanı Fikret İlkiz'in Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Radyo Televizyon Yüksek Kurulu (RTÜK) mevzuatı ve son döneme ilişkin yargı uygulamalarına dair örnekler vererek yaptığı sunuşlar, Ceza Yasası' nın 301, 277, 288, Basın Kanunu' nun 19. maddesi ve 3984 Sayılı Kanunun yayın ilkeleri başlıklı 4. maddesi gibi pek çok düzenlemenin tartışılmasını sağladı.
Hukuk atölyesine 15 kentten 32 hukukçu katıldı
Tunceli Barosu avukatı Hüseyin Aygün de, son dönemde insan hakları savunucularının endişeyle karşıladıkları Terörle Mücadele Yasa (TMY) Tasarısı' nın savunma ve adil yargılanma hakları açısından yaratacağı sorunlara dair kısa bir sunuş yaptı.
Türkiye'nin 15 kentinden 32 hukukçunun katıldığı iki günlük programda dört grup halinde, güncel haberlerden hareketle uygulamalı atölye çalışmaları da yapıldı.
Atölyelerde, Türkiye'de güncel konulara ilişkin basından çıkan haberlerden hareketle, "TCK ışığında basın suçları", "TCK ışığında hakaret suçu" ve "TCK'da yargıyı etkileme" konuları tartışıldı.
Atölyede gruplar, bu örnek vakalar üzerinden yargıya başvuru için örnek dilekçeler üzerine çalıştı. Atölye çalışmalarının sonunda her bir grup, kendi çalışma sonuçlarını tüm katılımcılarla paylaştı.
Atölyeye, İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Van, Antalya, Tunceli, Batman, Çanakkale, Adana, Şanlıurfa, Samsun, Bursa, Muğla ve Mersin'den hukukçular katıldı.
BİA² Proje Danışmanı ve IPS İletişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nadire Mater'in yaptığı açış konuşmasının ardından Proje Koordinatörü Ertuğrul Kürkçü, katılımcılara BİA²'yi tanıttı. Konuşmaların ardından Hukukçu Meriç Eyüboğlu da iki günde ele alınacak programı aktardı.
Hukukçular TCK, RTÜK ve TMY'yi tartıştı
İletişim Hukukçusu İlkiz'in ele aldığı konuların başlıklarını, "TCK ışığında düşünceyi ifade özgürlüğü", "TCK ışığında basın suçları", "TCK ışığında hakaret", "TCK ışığında 'devlete karşı' işlenen suçlar" konusunda ve "RTÜK uygulamaları" oluşturdu.
İlkiz, "Pinokyo ve Dokuz Cüceler" başlıklı yazıdan "Şarkköy'ün Sesi" gazetesi yazarı Yakup Önal'a Şarkköy Mahkemesi'nin açtığı "hakaret" davası, Danıştay 2. Dairesi'nin türbanlı bir öğretmene ilişkin kararını eleştiren Kütahya'daki sekiz gazeteciye açılan dava, Malatya Sulh Ceza Mahkemesi'nin Çocuk Yuvası'nda şiddete dair televizyon yayınlarına getirdiği yayın yasağı, "Milliyet" gazetesinin 5 Haziran 2005 tarihli sayısında Sedat Peker ile ilgili çıkan "Reis'in hayranları" başlıklı haberi, "Mısır Çarşısı"ndaki patlama ile ilgili haberden "Birgün" gazetesinin toplatılması gibi çok sayıda güncel örneği, düzenlemeler etrafında tartışmaya açtı.
Atölyede Ceza Yasası'nın "hakaret" başlıklı 125. madde, "Haberleşmenin gizliliğini ihlâl" başlıklı 132. madde, "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" başlıklı 133. madde, "Özel hayatın gizliliğini ihlâl" başlıklı 134. madde, "Yargı görevi yapanı etkileme" başlıklı 277. madde, "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" başlıklı 288. madde ve "Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" başlıklı 301. madde ve diğer düzenlemeler bu örnekler ışığında tartışıldı.
İlkiz: Avrupa Konseyi Tavsiye Kararı önemli bir kaynak
Av. İlkiz, ceza davalarının haberleştirilmesiyle ilgili örnekleri ele alırken "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 10 Temmuz 2003 tarihli toplantısında kabul ettiği "ceza kovuşturması ile ilgili haberlerin medya aracılığıyla verilmesi" hakkındaki Tavsiye Kararın hukukçular için yaralanılabilecek önemli bir kaynak olduğunu söyledi.
30 Eylül 2005'e kadar yaşanan gelişmeleri ele alan son Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda gazeteci ve diğer kişilere 288. maddeden açılan davaların bol şekilde yer aldığını hatırlatan İlkiz, bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halleri için, son bir değişiklikle ceza artırımından geri adım atılmasının özünde bir şey değiştirmediğini açıkladı.
İlkiz, örnekleri ele alırken de Perna/İtalya Kararı, Sunday Times/ İngiltere Kararı, Weber/İsviçre Kararı, Goodwin/İngiltere Kararı gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Avrupa'nın çeşitli ülkelerdeki itilaflarla ilgili geçmişte verdiği kararlara atıf yaptı.
"Frekansta kira var, planlama yok"
RTÜK'ün tarafsızlığının kamuoyunda sürekli tartışılan bir kurum olduğunu açıklayan Av. İlkiz, üyelerinin artık iktidar ve muhalefetçe seçilen bir kurul olduğunu bildirdi. İlkiz, televizyonlara haber bültenleri ve diğer yayınlardan yapılan işlemlere örnekler verdi.
Radyo ve televizyon kuruluşlarının kullandıkları frekans karşılığında bir kira bedeli ödediklerini söyleyen İlkiz, esaslı bir frekans planlaması bulunmadığını, bu nedenle enterferans gibi sorunların yaşandığını, bunun da çok çeşitli hukuki sorunlara yol açtığını kaydetti.
Tümer: RTÜK, mahkeme kararını tanımadı
Adana'dan atölyeye karılan Av. Meriç Tümer de, bölgelerinde bir radyoya, Kürtçe yayın ve başka gerekçelerle geçmişte "kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla üç yıl yayın durdurma cezası aldığını, buna karşılık yargıya gittiklerini, bir dava dışında diğer tüm davaları kazandıklarını söyledi.
Tümer, radyonun enterferansa yol açtığı gerekçesiyle bir dava ile karşılaştığını, kovuşturmanın zor da olsa beraat ettiklerini ifade etti.
Av. Tümer, radyonun, 1 Eylül Barış Günü dolayısıyla yapılmak istenen ancak hemen öncesinde yasaklanan bir mitinge katılım çağrısı yaptığı için yetkililere hem RTÜK işlemi hem de ceza davası açıldığını, ceza davası beraatle sonuçlanmasına karşın RTÜK'ün bu yargı kararını tanımadığını ve kararını geri almadığını savundu.
Aygün: TMY Tasarısı, "adil yargılama"ya engel
TMY Tasarısı ile ilgili kısa bir sunum yapan Av. Hüseyin Aygün ise, tasarının müdafiliği sınırlandırdığını, "terör suçu" kapsamında suçlanan bir avukatın görevden, 6 ay ile 2 yıl arasında bir süreyle men edilebildiğini söyledi.
Tasarıda savunma hakkı, avukat ve aileye ulaşma hakları yönünde önemli kısıtlamalar bulunduğunu kaydeden Aygün, Ceza Muhakemeleri Kanunu' nun 250. maddesine atıfta bulunarak, terör suçları için kurulan özel mahkemeler dolayısıyla, bazen bir ifadeye katılmak için 500 km yol yaptıklarını açıkladı.
250. maddeye göre, bu nitelikteki davalar; "Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür".
BİA², İfade özgürlüğü alanında çalışan avukatlara yönelik ilk Hukukçu Atölyesini Eylül 2004'te gerçekleştirmişti.
Atölyeye katılan hukukçular
Nuray Özdoğan (Ankara Barosu), Ş. Can Atalay (İstanbul Barosu), Meriç Tümer (Adana Barosu), Zeki Tezel (Çanakkale Barosu), Fatma Tezel (Çanakkale Barosu), Meriç Eyüboğlu (İstanbul Barosu), H. Kemal Elban (İstanbul Barosu), Fatma Karakaş (İstanbul Barosu), Mehmet Ali Koç (İzmir Barosu), Bedri Kuran (Mersin Barosu), Muhammet Tokat (Muğla Barosu), Mustafa Bayram Mısır (Ankara Barosu), Sabri Çepik (Şanlıurfa Barosu), Hüseyin Aygün (Tunceli Barosu), Meryem Kavak (İstanbul Barosu), Zeynep Alar (Diyarbakır Barosu), Sadık Bülbül (Batman Barosu), Yasemin Onat (Antalya Barosu), Pınar Erol (İstanbul Barosu), Selma Özsoy (İstanbul Barosu), Devrim Avcı (İstanbul Barosu), Cengiz Analay (Diyarbakır Barosu), Murat Timur (Van Barosu), Mümin Karaoğlu (Samsun Barosu), Tora Pekin (İstanbul Barosu), Gökce Becene (Bursa Barosu), Mehmet Mustafa Güneş (Bursa Barosu), İlke Candırbay (İstanbul Barosu), Hakan Dilek (Bursa Barosu), Ali Eşki (İstanbul Barosu), Muteber Öğreten (Biz de Bilelim Projesi), Kübra Özdemir (İstanbul Barosu). (EÖ)