Hukukçular Eren Keskin'in görüşlerine katılınmasa da kendisine kanıt olmaksızın "suç" isnat etmenin de ihbar ya da hedef göstermenin de hukukçu kimliğiyle bağdaşmadığında birleşiyor.
Bu tavrı sorunlu bulan hukukçular "İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu" imzasının böyle bir açıklamanın altına konulabilmesi için "Baronun onayı" gerektiğinde de birleşiyorlar.
Avukat Ayten Ağırdemir gazetelere verilen "İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu" imzalı ilanının bir avukat olarak kendisini de ilgilendirdiğini söylüyor: "Bu ilandaki ifadelerle ilgili olarak barosunun harekete geçip geçmediğini merak ediyorum."
"Komisyon" başkanı Avukat Nazan Moroğlu ise "izin konusu"na ilişkin sorulara "bu konuda konuşmak istemiyorum" diyerek yanıt veriyor.
"Arın: İhbar etmek doğru değil"
İstanbul Barosu avukatlarından ve "Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Başkanı" Canan Arın, "Türk ordusunun toptan suçlanmasını doğru bulmadığı"nı söylüyor. Ancak Arın'a göre "Eren Keskin'i yaptığı bir konuşmadan ötürü ihbar etmek de doğru değil".
Bir mahkeme kararıyla ilgili reaksiyonların da "hukukçu ağırlığı çerçevesinde" olması gerektiğini düşünüyor, Arın.
Kadın hakları savunucusu hukukçu, Keskin'in suçlanmasına neden olan "ordu içinde veya poliste, kadına yönelik cinsel şiddet uygulandığı" iddialarına ilişkin olarak ise "Ordu eleştirilemez, değildir" diyor.
"Hele hele kadına tecavüz söz konusuysa ilgilisinin ciddi bir biçimde cezalandırılması gerekir. Asker, polis diye kimse korunamaz. Ancak, bunun sistematik olduğunun söylenmesi de doğru değil."
Gülbahar: Yalnız Keskin değil kampanyadaki herkes hedef
TCK Kadın Platformu'ndan Avukat Hülya Gülbahar, gazete ilanındaki ifadelerin açıkça bir hedef gösterme olduğu kanısında: "Yalnızca Eren Keskin'i değil o kampanyaya destek veren herkesi hedef gösteriyor"
Gülbahar, bir çok kadın kuruluşunun "Eren Keskin'le Dayanışma Kampanyası"na destek verdiğini ve Keskin'in gözaltında taciz ve tecavüze karşı hukuki yardım projesinin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştığı için yargılanmasına tepki gösterdiğini söylüyor.
"Düşüncelerinden ötürü şiddete davetiye çıkarmayan insanların yargılanmasına artık bir son verilmelidir. İnsanların fikirlerine ambargo koymak düşünce özgürlüğü ve demokrasiyle hiçbir biçimde bağdaşmaz. Kadına yönelik şiddet söz konusu olduğunda bu şiddeti uygulayan ve savunan hiçbir kişi ve kurum eleştiriden muaf olamaz."
"Keskin'in fikirlerini ifade hakkını herkes savunabilmeli"
Gülbahar, "Çok önemli bir duyuru" adı altında kamuoyuna açıklamalar yapan, gazetelere ilanlar veren kadın kuruluşlarının böylece "düşünce özgürlüğü ve demokrasi anlayışlarını" da ortaya koyduklarını düşünüyor.
"Eren Keskin'in fikirlerine katılmayabiliriz ama, onun fikirlerini ifade hakkını sonuna kadar savunmak zorundayız" diyor Gülbahar.
Hülya Gülbahar, Keskin'in ödenmediği takdirde hapis cezasına dönüşecek olan para cezasına çarptırılmasına gerekçe gösterilen sözlerinin de "açık ve çıplak gerçekler" olduğu kanısında.
"Askerlerin banka kurarak ekonomide de söz sahibi olduğu bir gerçek değil mi?" Gözaltında sadece kadınlara değil erkeklere de cinsel işkence yapıldığı ve bunların bazılarının mahkeme kararıyla sabit olduğu da açık değil mi? Evli kadınlara bile bekâret testi yapılmadı mı?" diye soruyor Gülbahar.
Linç gruplarına hedef!
Gülbahar'ın verdiği bilgiye göre Keskin'e dayanışma kampanyasına 7 bin 769 kişi imza verdi. Bunların arasındaysa sadece 21 kadın ve erkek adları ayrı ayrı belirtilerek kamuoyuna, yargı sistemine, işverenlerine ve organize linç gruplarına hedef gösterildi.
Gülbahar "Bu insanların bir saldırıya karılası halinde insanî sorumluluğu kim taşıyacak?" diye soruyor gazete ilanıyla Keskin'i "teşhir" edenlere.
Gülbahar kadın kuruluşlarının çok küçük bir bölümünü temsil ettiğini düşündüğü Keskin karşıtı ilanın sahiplerinin "insan hakları dernekleri 'yandaşlarından' imza toplanmıştır", diyerek insan hakları kavramı ve mücadelesini de küçümsemiş olduklarına dikkat çekiyor.
"İnsan hakları ve kadının insan haklarını savunmak zorunda olan herhangi bir kadın örgütünün bu kavramı kullanması insan haklarına dayalı hukuk devleti fikrinden bu kuruluşların ne kadar uzak olduğunu, gösteriyor."
Moroğlu: "İlanda sorun yok!"
Eren Keskin'i Hürriyet ve Milliyet Gazetelerine verdikleri ilanla "şiddetle" protesto eden kadın kuruluşlarından İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu'ndan Nazan Moroğlu ise Keskin'in "yurt içinde ve yurt dışında katıldığı her toplantıda PKK'nin yaydığı gerçek dışı karalamaları dile getirdiğini, barış ortamını bozmak ve Türk Silahlı Kuvvetlerine duyulan saygıyı azaltmak için olağanüstü çaba gösterdiği" ifadesinin onu hedef göstermek anlamına gelmediği görüşünde.
Moroğlu, Keskin hakkında "PKK'nin görüşlerini savunmakla ilgili" bir hüküm ya da süren bir dava olmadığı halde "böyle suçlanması ne kadar doğru?" sorusuna da "İlanda böyle bir suçlama yok" diyerek karşılık veriyor.
"Eren Keskin'i bizden sanmasınlar diye!"
Nazan Moroğlu, Eren Keskin'le ilgili dayanışma kampanyasından, kendi kuruluşlarına gelen "Keskin'e nasıl destek olabiliriz" yollu telefonlar dolayısıyla haberdar olduklarını belirtiyor.
Bu nedenle "cumhuriyetçi ve laik hukuku savunan kadın kuruluşlarıyla bir toplantı yaparak, "Hayır kampanya bizim değil" demek, ihtiyacını duyduklarını söylüyor Moroğlu.
"İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu" başkanı gazete ilanlarıyla ilgili olarak İstanbul Barosu'ndan izin alınıp alınmadığı konusundaki soruyaysa "bu konuda konuşmak istemiyorum" diyerek yanıt veriyor. (AD/EK)