Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Ağustos'ta aldığı kararda, "gıyapta hakaret en az üç kişinin huzurunda yapılması gerekir. 'TSK nezdinde imajın bozuk' sözünün hakaret niteliği yok. Telefonda tehdit sözleri soyut, başka da delil yok" dedi.
Tehditle suçlanan Komutan Dursun'un Hukukçu Aygün hakkındaki şikayetlerine bir yeni eklendi : Malatya Cumhuriyet Savcısı Muhittin Özdemir, "İHD Tunceli İli İnsan Hakları İnceleme Raporu-Ocak 2005" başlıklı raporu haber olarak yayımlayan gazeteye, yine Komutan Dursun'un şikayetiyle soruşturma açmıştı. Aygün, bugün (perşembe) Tunceli Cumhuriyet Savcılığı'nca talimatla ifade verdi.
Savcılık : Kovuşturmaya gerek yok
Hukukçunun tehdit iddiasıyla Komutan Dursun için yaptığı suç duyurusu ise sonuç vermedi. Tunceli Valiliği, komutanın yargılanması için izni istenmesine, "İddia konusu olay, memuriyetle ilgili değil. Doğrudan soruşturma açabilirsiniz" yanıtı üzerine savcılık kararı temyiz ederek dosyayı Malatya Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Bu mahkemenin de itirazı reddetmesi üzerine Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, sonuç olarak, genel hükümlere göre takipsizlik kararı verdi.
Tehdit iddiasına dair sözlerin "gıyapta hakaret ve sövme" kapsamında kaldığını açıklayan Savcılık, kararında, "Bu sözlerin söylendiğinin kabulü halinde dahi gıyapta hakaretin unsurları oluşmamıştır. Üç kişinin huzurunda sarf edilmesi gerekir. Oysa, bir şube müdürü ve şikayetçinin kız kardeşi olan banka personelinin huzurunda söylendiği iddia ediliyor" deniyor.
Savcılık, "TSK nezdinde imajın bozuk" sözünü de bir TSK mensubu olan Alay Komutanı ile bir avukatın arasında geçen, diyalog ortamının gereği söylenen ve tanık Astsubay Ali Güllü'nün beyanında geçmeyen sözler olarak değerlendirdi.
Hukukçunun, komutanın telefonda "Sana öyle bir dava açacağım ki elimde belgeler var. Bu iki yıllık bir çalışma. Seni bitireceğim. Her şey hazır ama bu dosyayı Savcıya verip vermeme hususunda tereddüt içindeyim. Buraya gel özel görüşelim. Senin güdümünde baro benimle uğraşırsa ben de seninle uğraşırım" diye sarf ettiğini savunduğu sözlerle ilgili ise savcılık, "İddia konusu sözlerin, telefon görüşmesi ile sadece iki kişi arasında geçtiği, sözlerle ilgili şikayetçinin soyut iddiası dışında başkaca hiçbir delil elde edilemediği, sözler gerçekten söylemiş olsa dahi, sözlerin şantaj olabilmesi için sözlerin içerisinde tehdit ifadelerinde 'haksız sözler' olması gerekir..." dedi.
Savcılık, komutanın hukukçuya dava açacağının tehdit olarak algılanamayacağını savunarak, bunu "Vergisini ödemeyen şirketi kamuoyuna açıklamak" ile bir tuttu.
Hukukçuya davalar pürüzsüz ilerliyor
Akrabaları aracılığıyla ve makamında da hukukçuyu mesleğinden dolayı tehdit etmekle suçlanan Tunceli İl Jandarma Komutanı Namık Dursun, hukukçu Aygün'e Tokat'ta tazminat davası açtı.
Tehdit edildiğini Tunceli milletvekillerinin katıldıkları bir toplantıda açıklayan hukukçu ve gazeteci Aygün, Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yargılanıyor. Aygün'e komutanın Tunceli ve Elazığ'da açılan iki ayrı ceza davası, Elazığ'da birleştirildi.
13 Şubat'ta İHD Elazığ Şubesi'nde bir basın açıklaması yapan, avukat ve "Munzur Haber" gazetesi eski sahibi Aygün, Jandarma Komutanı Dursun'un kendisini mesleğinden dolayı tehdit ettiğini açıklamıştı.
Baskıların 3 Şubat'ta Alay Komutanının, bir yakınına kendisi ve mesleki çalışmaları hakkında ağır hakaret ve iftira etmesiyle başladığını iddia eden Aygün, bu sözler üzerine komutanın randevu alarak 7 Şubat'ta kendisiyle görüştüğünü, tehdidin yüz yüze de yaşandığını savunmuştu. İddiaları haberleştiren "Ülkede Özgür Gündem" gazetesi de bu iddiaları ertesi gün ele almıştı.(EÖ)