"Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik öngören tasarının ebeveynlik ve özlük haklarına ilişkin getirdiği olumlu düzenlemelerle gündeme gelmesi büyük bir kandırmaca. Tasarı, kamu personelinin esnek, performansa dayalı ve güvencesiz çalıştırılmasının önünü açıyor."
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) hukuk danışmanı Oya Aydın, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin hazırladığı 23 maddelik tasarıyı, bu sözlerle eleştiriyor.
Ebeveynlik ve özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) hükümlerine göre zaten "zorunlu" olduğunu da vurgulayan Aydın'ın tasarıya ilişkin görüş ve uyarıları şöyle:
AKP tasarıyı kamuoyundan gizledi: Çünkü tasarıya, sendikaların muhalefeti nedeniyle uzun süredir çıkaramadığı Kamu Personel Rejimi Yasası'nın maddelerinden birçoğunu ekledi. Bu yasa, Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu'nun önerileri doğrultusunda hazırlanmıştı.
Esnek istihdamın yolunu açıyor: Çalışma saatlerine ilişkin maddelerden birinde memurun dışarıda, mesai saatlerine bağlı kalmadan çalışabileceği belirtiliyor.
Kamu siyasallaşıyor: Üst düzey yöneticilerin özel sektörden transferi ile kariyer ve liyakat ilkelerinden uzak, siyasi iktidarın yakını kimselerin kamuyu yönetmesi öngörülüyor.
Güvencesiz istihdam getiriyor: Disiplin cezalarına ilişkin düzenlemeyle kınama ve uyarı ile cezalandırılan fiiller, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına aktarılıyor. Görevden çıkarmaya ilişkin hüküm de bu maddeye eklenip "İki kez kademe ilerlemesi durdurulan memur görevden çıkarılır" deniyor.
Kanuna değil amire itaat: "Amire itaatsizlik", "uyarı" yerine "kademe ilerlemesinin durdurulması" ile cezalandırılıyor. İki kez amirine itaat etmeyen memurun görevden çıkarılabilmesine imkân tanınıyor. Kamu görevlilerinin kanuna aykırı hükümlere itiraz hakkı fiilen ortadan kaldırılıyor.
Sicil yerine performans sistemi: Kamu personelinin görevi kanunla belirlendiği halde düzenleme, amirin, özel görevlendirmelerle istediği kişinin performansını yükseltmesine ya da görevlendirme yapmayıp başarısız göstermesine imkân verecek. Bu, siyasi kayırmacılığın yolunu açar.
Anayasada toplu sözleşme hakkı, yasada grev yasağı: Tasarı ile önemli bir gelişme gibi sunulsa da sözleşmeli çalışanlar sendikaya üye olma hakkına 4688 sayılı yasa ile zaten kavuşmuştu. Düzenleme asıl olarak, grev yasağına ilişkin çok ayrıntılı bir tanımlama getiriyor. Anayasa taslağına toplu sözleşme hakkı konurken yasa ile grev yasağının getirilmesi büyük bir çelişki.
Toplu sözleşme ödeneği kandırmaca: Tasarıda "Sendikalara üye olanlara toplu görüşme ödeneği ödenecektir" deniyor. Oysa Bütçe Yasası'na böyle bir hüküm konulmuş, ana muhalefet partisinin girişimi ile Anayasa Mahkemesi'ne gitmiş ve iptal edilmişti.
Uyarı ve kınama cezalarına yargı yolu açılmadı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) uyarı ve kınama cezalarına yargı yolunun kapalı tutulmasını insan hakları ihlali olarak gördüğü kararına rağmen düzenleme, bu hakkı tanımıyor. (BB/TK)