Suriye’de bir yıl önce bugün, Esad ailesinin 53 yıllık hâkimiyeti ve Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarı sona erdi.
Almanya, Köln merkezli Suriye İnsan Hakları Topluluğu (AHRS), Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ) öncülüğündeki Askeri Operasyon İdaresi’nin iktidarı ele geçirmesinin birinci yıldönümünde “Suriye’deki HTŞ rejiminin bir yılı: Etnik ve dini temizlik” başlıklı yazılı bir açıklama yayımladı.
Suriye’nin 2011’den itibaren 14 yıl boyunca iç savaş ve insanlık dışı ihlallerle sarsıldığını belirten topluluk, 8 Aralık’ı ‘dönüm noktası’ olarak niteleyerek, “Buna rağmen azınlıklara, özellikle Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik son şiddet, kötüden en kötüsüne bir dönüm noktası oluşturuyor” dedi.

Suriye’de 53 yıllık Esad dönemi sona erdi, Şam HTŞ'nin eline geçti
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“HTŞ rejiminin Suriye’deki Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik devam eden şiddeti bir iç savaşın sonucu değil – yüzyıllardır beslenen nefret ideolojisinin yeniden yükselişini yansıtıyor. Bu ideolojinin temeli, 14. yüzyılın başlarında Alevileri ve Dürzileri öldürülmesi ve mülksüzleştirilmesi caiz ilan eden Sünni Şeyh el-İslam İbn Teymiye’nin fetvalarına dayanır.
“Bu tarihsel fetvalar HTŞ ve selefleri tarafından yeniden yorumlanarak Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik katliamların ideolojik temelini oluşturdu. Suriye’de savunmasız ve düzensiz bırakılan Alevi topluluğu aynı zamanda ‘rejimden kalan suçlular’ olarak damgalanıyor ve kitlesel infazlar için hedef alınıyor.”

SURİYE İNSAN HAKLARI GÖZLEMEVİ RAPORU
Suriye’de sekiz ayda yaklaşık 10 bin kişi öldürüldü
Alevi ve Dürzilere yönelik etnik-dini temizlik saldırıları
Topluluk, Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın (Ebu Muhammed el-Culani) liderliğindeki HTŞ ve bu örgütün selefi, El-Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla “terör örgütü” olarak tanındığını ve geçmişte sivillere yönelik saldırılarını hatırlattı.

HTŞ hakkında neler biliyoruz?
HTŞ’nin, Suriye’de iktidara geldikten sonra da Alevi ve Dürzî topluluklarına karşı etnik-dini temizlik kampanyası yürüttüğünü belirten topluluk, şunları kaydetti:
“Rejim tarafından doğrudan, müttefiki terör grupları aracılığıyla da dolaylı olarak işlenen ihlaller arasında özet infazlar, kasıtlı mülk yok etme, kaçırma, kitlesel gözaltımlar ve kimliklere dayalı yaygın hedef alınma yer alıyordu. Bu suçlar, sırasıyla Mart 2025 ve Temmuz 2025 aylarında Alevilere ve Dürzilere karşı soykırım niyetiyle işlenmiştir.”
Açıklamada, azınlıklara yönelik ihlallerin Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye İnsan Hakları Ağı ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi gibi kuruluşlar tarafından da belgelendiği belirtildi.

ALEVİ KATLİAMINI SORUŞTURAN KOMİTEDEN TARTIŞMALI RAPOR
"Suriye halkının çocuklarını kimin öldürdüğünü öğrenme hakkı yok mu?"
BMGK ve üye devletlere çağrı
Suriye İnsan Hakları Topluluğu, BM Genel Kurulu’na, üye devletlere ve BMGK’ye çağrıda bulunarak şu talepleri sıraladı:
- Rejimin ve ittifak kurduğu silahlı grupların işledikleri suçlardan sorumlu tutulmalarını sağlama kararlılığı ilan edilmelidir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün belirttiği gibi, adaletle ilgili varılan netlik eksikliği, Suriye’de devam eden şiddetin başlıca nedenlerinden biridir.
- Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar ve Kürtler dâhil olmak üzere, tehdit altındaki tüm azınlıkları korumaya istekli ve sorumluluk sahibi olduklarını ilan etmelidirler.
- Uluslararası insani yardım kuruluşlarıyla birlikte güvenilir, uluslararası destekli insani yardım hatları kurulmalıdır.
- Uluslararası, Tarafsız ve Bağımsız Mekanizma (IIIM) ve Suriye Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu (COI) gibi BM kurumlarını ve Suriye içinde ve dışında insan haklarını savunan kuruluşları içeren bir kriz komitesi kurulmalıdır.
- HTŞ rejimine tarafsız hesap verebilirlik ve yargı bağımsızlığı sağlanması için baskı uygulanmalıdır; savaş suçlarını, insanlığa karşı suçları, soykırımı veya diğer uluslararası suçları suç saymayan anayasa ve ceza kanununun değiştirilmesi sağlanmalıdır.
- İnsan hakları örgütlerinin gelecekteki iç ve uluslararası hesap verebilirlik süreçleri için hayati öneme sahip olabilecek kanıtların belgelenmesi, korunması ve analiz edilmesi yönündeki çabaları desteklenmelidir.
- HTŞ rejiminin etnik-dini temizliği ve ondan önceki Esad rejiminin insan hakları ihlallerini bir araya getiren söyleme derhal son verilmelidir. Bu söylem, HTŞ rejimin ve terörist müttefiklerinin vahşetlerini Esad rejiminin kalıntılarıyla bir çatışma olarak meşrulaştırmasını sağlamaktadır.

BM, Suriye'deki Alevi katliamı raporunu açıkladı: Savaş suçu işlendi
(VC)









