Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW), bugün yaptığı açıklamada Türkiyeli yetkililerin yeni gelen Suriyeli mültecileri, İstanbul’da ve Suriye sınırındaki ya da yakınındaki dokuz ilde, az sayıdaki bir kaç istisna dışında, kayıt altına almayı durdurduğunu belirtti.
HRW’den yapılan açıklamaya göre bu duraklama, hukuksuz sınır dışı etme, Suriye’ye zorla geri döndürme ve sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlandırmama gibi sonuçlar doğuruyor.
Açıklamada Avrupa Komisyonu’nun 2016 Martında imzalanan Türkiye’deki mültecilerin desteklenmesini de içeren göç anlaşması kapsamında yapılacak ikinci 3 Milyar Euroluk yardım dilimine 29 Haziran’da onay verdiğinin altı çizildi.
Simpson: "AB görmezden geliyor"
Avrupa Komisyonu açıklamalarında sık sık Türkiye’nin sığınmacı sisteminin övüyor ve Türkiye’nin mültecilere yönelik kötü muamele uygulamalarıyla ilgili kamuoyu önünde sessiz kalıyor. HRW bu yaklaşımı “göçmenlerin ve sığınmacıların Türkiye’den AB’ye gelmelerinin engellenmesi”ne yönelik bir tavır olarak yorumluyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci Hakları Programı Direktör Yardımcısı Gerry Simpson bu konuda şunları söylüyor:
“AB Türkiye’nin sığınmacıları Avrupa’ya ulaşmaktan caydırmasına destek verirken, Suriye’den kaçan insanları engellemek ve onları bundan vazgeçirmek için Türkiye’nin attığı son adımları görmezden geliyor. Oysa sınır muhafızlarını atlatarak Türkiye’ye girmeyi bir şekilde başarmış Suriyelileri hukuki bir arafta yaşamak zorunda bırakmak, onları yeraltına, oradan da AB’ye doğru yola devam etmeye sürükleme riskini doğurmaktan başka bir işe yaramaz.”
HRW kayıt işlemlerinin duraklatılmasını “Türkiye’nin yeni sığınmacıları korumadan yararlandırmamak için giriştiği çabaların son örneği olarak yorumluyor.
“Türkiye geçtiğimiz üç yıl içinde Suriye’yle olan sınırını kapatırken Türkiyeli sınır muhafızları sınırı geçmeye çalışan Suriyelileri sorgusuz sualsiz, kitlesel olarak geri itmeyi, öldürmeyi ve yaralamayı sürdürüyorlar.”
"Türkiye'nin cömertliği onu yardım görevinden muaf tutmaz"
HRW rakamlarına göre Türkiye, 2011 başlarından 2018 Mayıs ayı sonlarına dek 3,6 milyon Suriyeliyi kayıt altına alarak, dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke haline geldi.
HRW “bu cömertlik ne Türkiye’yi, ne de onun uluslararası ortaklarını yeni gelen sığınmacılara yardım etme görevinden kurtarıyor” yorumunu yapıyor.
Geçici koruma kimlik belgesiHRW, Hatay, Antep ve İstanbul illerinde geçici koruma için kayıt yaptırmayı denemiş 32 Suriyeli ile 2018 yılının Mayıs ayı ortalarında, Hatay ilinde görüştü. Söz konusu geçici koruma kimlik belgesi Suriyelileri gözaltına alınmak ve sınır dışı edilmekten koruyor. Bu belge, aynı zamanda, onlara sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma, çalışma ve en korunmasız durumdaki Suriyeliler için AB tarafından fonlanan Acil Sosyal Güvenlik Ağı gibi sosyal yardım kuruluşlarına başvurma hakkı veriyor. Suriyeliler, geçici koruma kimlik belgeleri olmadığı için Türkiye polisinin kendilerini 20 kişilik gruplar halinde sınır dışı ettiğini ve hastanelerin ve okulların da kimlik belgesi olmadan kabul etmediklerini anlattılar. Bazıları Suriye’ye kendilerinin veya yakınlarının ihtiyaç duyduğu acil tıbbi yardımı alabilmek için geri döndüklerini söyledi. Başkaları da aile üyelerinden sadece bir kısmı kayıt olabildiği için Suriye’ye geri dönmeye karar verdiklerini aktardı. Hepsi de sürekli olarak gözaltına alınma ve sınır dışı edilme korkusuyla yaşadıklarını ve polise yakalanmamak için hareketlerini çok kısıtladıklarını söylüyor. “Geri göndermeme hukuku”HRW, Türkiye’nin uluslararası teamül hukukunun geri göndermeme (nonrefoulment) kuralına uymakla yükümlü olduğunu hatırlatıyor. Bu kural insanların gerçek bir zulüm, işkence veya kötü muamele görme riskiyle veya hayatına yönelik bir tehditle karşı karşıya kalacakları yerlere, her ne şekilde olursa olsun, geri gönderilmesini yasaklıyor. İltica taleplerinin adil bir süreç içerisinde karara bağlanmasına ve zarar görmekten korktukları yerlere sorgusuz sualsiz geri gönderilmemeye hakkı olan sığınmacılar da bu kuralın kapsamında yer alıyor. HRW, Türkiye’nin insanlara hukuki statü vermeyerek ya da temel hizmetlere erişimlerini engelleyerek, onları zarar görme riskleri bulunan yerlere geri dönmeye zorlayamayacağını belirtiyor. |
HRW’nin kayıt durdurmaya yönelik edindiği bilgiler* Hatay Valiliği, 30 Ekim 2017 tarihinde, kaçakçıları Türkiye’ye Hatay’dan girmek isteyen Suriyelilere yardımcı olmaktan caydırmak amacıyla, yeni gelen Suriyelilerin geçici koruma için kayıtlarının artık Hatay ilinde yapılmayacağını açıkladı. * İçişleri Bakanlığı ise, 2018 Şubat’ının başında Suriyelilerin artık İstanbul ilinde de kaydedilmeyeceğini açıkladı. * Bir Avrupa Komisyonu görevlisi ve daha önce göç meseleleriyle ilgili konularda çalışmış Türkiyeli bir devlet görevlisinin yanı sıra, Suriyeli mültecilerle yakından çalışan üç yardım ajansından alınan bilgilere göre, Suriye sınırındaki veya yakınındaki sekiz ilde de yeni gelen Suriyelilerin kayıt işlemleri 2017 sonu veya 2018 başından itibaren duraklatılmış durumda. Bu iller Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Mardin, Mersin, Osmaniye ve Şanlıurfa. * 2015 Ağustosunun sonlarından beri, sadece kaydedilmiş ve özel bir yol izni belgesi almış olan Suriyelilerin Türkiye içinde seyahat etmesine izin veriliyor. Pratikte, Suriyeli sığınmacıların büyük bir çoğunluğu Türkiye’ye Hatay vilayetindeki sınır duvarında kalmış son bir kaç boşluktan geçerek, kural dışı yollardan giriyor. Bu sığınmacıların Hatay’da kayıt yaptırmaları engellendiğinde, Hatay’dan kanuni yollarla ayrılıp, kayıta işlemlerinin duraklatılmadığı diğer illere gitmeleri mümkün olmuyor. Bu da onları ya Hatay ilinde kanunsuz olarak yaşamaya ya da gözaltına alınma ve sınır dışı edilme riskini alarak, Türkiye’nin diğer bölgelerine ulaşmak için insan kaçakçılarını kullanmaya zorluyor. * Üç gizli kaynaktan alınmış bilgilere göre, Hatay’a ve daha az sayıda da olsa, diğer sınır illerine ulaşan Suriyelilerin, Türkiye’nin nispeten daha az sayıda Suriyelinin yaşadığı diğer kısımlarında kayıt altına alınmasını öngören yeni bir sistem oluşturulmasına ilişkin öneriler Türkiye tarafından reddedildi. * Mültecilerle çalışan yardım kuruluşları Türkiye’nin uluslararası ve yerel yardım kuruluşları üzerinde tesis ettiği sıkı kontrolün, kayıt dışı Suriyelileri bulmalarını ve onlara yardım ulaştırmalarını engellediğini anlatıyor. Yardım kuruluşlarının izleme kabiliyetlerinin olmaması, kayıt altına alınmayan, sınır dışı edilen veya acil ihtiyaç duyulan temel hizmetlerden yararlandırılmayan Suriyeli sayısı konusunda istatistiklerin veya tahminlerin bulunmaması anlamına geliyor. * Ankara’daki göç idaresi yetkilileri, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bulgularını sunan 13 Haziran tarihli bir mektuba verdikleri yanıtta, Hatay ve İstanbul da dahil olmak üzere ülkenin 81 vilayetinden herhangi birinde Suriyelilerin kayıt altına alınması işlemlerinin duraklatılmış olduğunu inkar etti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne, Mayıs ayı ortası itibarı ile yetkililerin kendilerine Suriyelilerin kayıt işlemlerinin, Hatay ve İstanbul da dahil olmak üzere devam ettiği konusunda teminat verdiğini belirtti. Mültecilere yardım eden diğer kuruluşlar ise, söz konusu on ildeki yetkililerin kayıt işlemlerinin durdurulduğu dönemde sadece ön kayıt yaptırmış Suriyelilerin işlemlerine devam ettiklerini ve Suriye’den sevkedilen acil tıbbi vakalar ile kayıtlı Suriyelilerin Türkiye’de doğan bebeklerinin kayıtlarını yaptıklarını anlatıyor. İki yardım kuruluşu da bazı vakalarda Hatay ve Osmaniye’deki yetkilileri özellikle korunmasız durumdaki kayıtsız Suriyelileri kayıt altına almaları konusunda ikna edebildiklerini söylüyor. * 2018 başlarında Hatay’daki yetkililer Antakya’da yeni bir kayıt merkezi açtı. Üç yardım kuruluşu temsilcisi ve Antakya’da çalışan iki güvenlik personeli, söz konusu merkezin münhasıran Suriye’ye geri dönmek konusunda yardım isteyen kayıtsız Suriyeliler için olduğunu, geri dönmek isteyen kayıtlı Suriyelilerin göç idaresi tarafından yönetilen diğer merkezlerden yardım talebinde bulunabildiklerini anlattı. * Türkiye, Suriye’ye dönmek için isim yazdıran kayıtsız Suriyelilerin geri dönme kararını gönüllü olarak mı aldıklarını, yoksa buna fiilen zorlandıklarını mı tespit edebilecek bağımsız bir izlemeye izin vermiyor. Buna karşın Türkiye kayıtlı bazı Suriyelilerin Suriye’ye geri dönme kararlarının izlenmesine izin veriyor. |
Türkiye’de sığınmacı kaydı nasıl yapılıyor?
Türkiye’ye kaçan ilk Suriyeli mülteciler 2011 başlarında geldiler. Sonraki üç buçuk sene boyunca, Türkiye mültecilerin kayıt altına alınması konusunda, onlara net bir hukuki statü ve bu statüyle ilişkili hakları tanımayan, doğaçlama bir yaklaşım benimsedi.
Türkiye 1951 Mülteci Anlaşmasını ve onun 1967 Protokolünü onaylamış olsa da, coğrafi bir kısıtlama uyguluyor ve ilk çıkış noktası bir Avrupa Ülkesi olmayan insanların mülteci statülerini tam olarak tanımıyor. Bu da, Türkiye’nin Suriye’deki veya Avrupa’da olmayan başka herhangi bir ülkedeki şiddet veya baskıdan kaçan insanlara tam iltica hakkı tanımadığı anlamına geliyor.
Türkiye 2013 yılında sığınmacıların ve mültecilerin korunmasına yönelik kendi yasal çerçevesini oluşturdu.
2014 Ekiminde ise Suriyelilere geçici koruma sunan bir yönetmelik yayımladı.
Türkiye 28 Haziran 2018 itibariyle, bu yönetmelik kapsamında 3 milyon 562 bin 523 kişiyi kayıt altına aldığını açıkladı.
Kayıtlı Suriyelilerin yardım alma hakları var. Yönetmelikte kayıt yaptırmayan Suriyelilerin Suriye’ye sınır dışı edilmeyeceği, sadece bir “idari para cezasına” çarptırılacakları söylense de, İnsan Hakları İzleme Örgütü kayıtsız Suriyelilerin geçici koruma kimlikleri olmadığı için sınır dışı edildiğini tespit etti.
28 Haziran itibariyle kayıt işlemlerini duraklatan illerden yedisi, Adana, Antep, Hatay, İstanbul, Kilis, Mersin ve Urfa, en çok sayıda Suriyeliye ev sahipliği yapan ilk on il arasında. Bu illerde toplam 2 milyon 422 bin 804 kayıtlı Suriyeli bulunuyor ki, bu sayı Türkiye’de bulunan tüm Suriyeli mültecilerin yüzde 68’ine tekabül ediyor. Diğer üç ilde ise (Maraş, Mardin ve Osmaniye) toplam 235 bin 549 Suriyeli bulunuyor ve bu da Türkiye’deki toplam mülteci sayısının yüzde 7’sinin biraz altında. (HK)