Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) olağanüstü halin kaldırılmasının ardından Meclis’e sunulan yasa teklifiyle ilgili yazılı açıklama yaptı.
TIKLAYIN - OHAL'i Gereksizleştiren 25 Maddelik Teklifte Ne Var?
OHAL 18 Temmuz’da resmi olarak sona erdi ancak yasa değişiklikleri, OHAL uygulamalarının en az üç yıl daha yürürlükte kalmasını öngörüyor. Meclis Adalet Komisyonu, dün yasa teklifini kabul etti, değişikliğin önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurluna gelmesi bekleniyor.
"OHAL'in sadece adı kalkıyor"
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson konuyla ilgili açıklamasında, “OHAL’in kaldırılması insan hakları açısından iyi bir işaret olarak görülmeliydi ama bu kanun tasarısından açıkça anlaşılıyor ki hükümet OHAL’in sadece adını kaldırmayı planlıyor” dedi.
“Hükümet bu kanun tasarısını rafa kaldırmalı ve Türkiye’de insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü tam olarak yeniden tesis etmeli.
“Bu tasarıda verilen yargıçları azletme, protesto gösterilerini insanların seyahat özgürlüklerini kısıtlayarak yasaklama ve insanları aynı olaydan dolayı tekrar tekrar gözetim altına alma gibi yetkiler OHAL’in adı dışında her şeyiyle devam edeceğini gösteriyor. OHAL bitmiş olmasına bitti, ama hukukun üstünlüğü de bitti.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, kanun tasarısı, OHAL yetkilerinin olağanlaştırılması yolunda bir adım daha atılması anlamına geliyor.
25 Maddelik Kanun Teklifini görüntülemek için tıklayın.
“Temel haklarla doğrudan çelişiyor”
HRW’nin açıklaması özetle şöyle:
“25 maddelik kanun tasarısının genel gerekçesinde amacı, ‘anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlükler korunmak suretiyle’ darbe girişimlerinin engellenmesi olarak ifade ediliyor. Ancak tasarıda getirilen ana düzenlemelerden bazıları temel insan haklarıyla doğrudan çelişen ve bu hakların korunmasını baltalayan nitelik taşıyor.
“Tasarı, yetkililere, seyahat özgürlüğünü kısıtlama, toplantı ve yürüyüşleri yasaklama olanağı verirken, kolluğun da bazı şüphelileri 12 güne kadar gözaltında tutmasını ve aynı olayla ilgili soruşturma kapsamında tekrar tekrar gözetim altına almasını mümkün kılacak.
“Kanun tasarısı bu yetkilerin kullanımının yargı organlarınca denetlenmesini yeterli ölçüde sağlamaktan uzak olduğu gibi, bu yetkilerin kullanımının hak ihlallerine yol açtığı durumlarda mağdurlara anlamlı bir tazmin veya telafi olanağı da sunmuyor.
“Kanunlar, hükümete, üç yıl boyunca, devlet görevlilerini, yargıçları, savcıları, askeri personeli veya kolluk mensuplarını azletme yetkisi veriyor.
“Düzenleme yargıçları ve savcıları da ilgilendirdiğinden, yargı erki üzerindeki siyasi kontrolün daha da artmasına yol açabilecek ve yürütmenin hoşuna gitmeyecek bağımsız kararlar verme ihtimali olan hakimler, sürekli olarak azledilme ve yargılanma tehdidi altında tutulabilecekler.
“Protesto gösterisi zaten yapılamıyordu”
“Tasarı muğlak kamu düzeni gerekçeleriyle seyahat ve toplantı özgürlerinin ciddi bir şekilde kısıtlanmasına da izin veriyor.
“Bunlar, aslında, ancak OHAL süresince kullanılabilen tipik yetkiler, ancak geçtiğimiz iki yıl boyunca bu yetkilerin kullanılmasına pek gerek kalmamıştı, zira pek çok insan protesto gösterisi yapmaktan korkar hale gelmişti.
“Gözaltı sürelerinin uzatılması, darbe girişiminden bu yana Türkiye’de kolluk gözetimi altında yaşanan işkence ve kötü muamele vakalarının yeniden ciddi kaygı uyandıracak bir düzeye ulaştığı gerçeği de göz önüne alındığında, özellikle endişe verici bir nitelik taşıyor.” (AS)