İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch / HRW), Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Önerilen anayasa değişiklikleriyle yetkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’da toplanıyor ve yürütmenin üzerindeki, zaten zayıf olan denge ve denetleme sistemleri daha da güçsüzleştiriliyor. Meclis hukukun üstünlüğü ilkesinin içini boşaltacak ve ülke demokrasisinin altını oyacak bu anayasa değişikliklerini reddetmelidir” dedi.
“OHAL yetkileri kalıcı olacak”
HRW’den yapılan açıklamada, anayasa değişikliklerinin cumhurbaşkanına bakanları atama, kararnameler yoluyla yasa koyma, Meclis’i feshetme ve yeniden kurma ve yargıdaki atamaları kontrol etme yetkileri verdiğine dikkat çekildi.
Mevcut durumda kamuoyunda anayasa değişikliklerine ilişkin açık ve özgür bir tartışmanın yürütülmesi ihtimalinin çok sınırlı olduğu da vurgulandı.
“Başbakanlık makamının kalkıyor ve gensoru oylamalarının kaldırılması ve milletvekillerine cumhurbaşkanına soru sorma imkanının tanınmaması gibi düzenlemelerle, Meclisin yürütme üzerindeki denetim yetkileri zayıflatılıyor.
“Gündemdeki anayasa değişikliklerinin yapılması halinde, cumhurbaşkanının olağanüstü hâl döneminde üstlendiği yetkiler fiilen kalıcı hale gelecek.
“Türkiye hükümeti değişiklik önerilerine model olarak Amerika Birleşik Devletleri başkanlık sistemine atıfta bulunuyor. Ancak, ABD anayasasında başkanın yetkileri, devletin yasama ve yargı yetkilerini haiz organlarıyla sınırlandırılmıştır ki Türkiye anayasasındaki değişiklik önerileri için bu durum söz konusu değildir.”
TBMM, 18 maddelik anayasa değişiklik paketini 9 Ocak 2017’de oylamaya başladı, 15 Ocak’ta birinci tur oylama tamamlandı ve tüm maddeler kabul edildi.
İkinci tur bugün başladı. Maddelerin kabulü halinde geçen değişiklikler referanduma götürülecek.
TIKLAYIN - AKP ANAYASA'DA HANGİ MADDELERİ NASIL DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR?
Sorunlu noktalar
HRW anayasa değişiklik teklifinin en sorunlu unsurlarını şöyle sıraladı.
Cumhurbaşkanının yetkileri
* Cumhurbaşkanı, yeni oluşturulan bir makam olan Cumhurbaşkanı yardımcılarının yanı sıra tüm bakanları ve üst düzey kamu yöneticilerini atama ve görevlerine son verme yetkisine sahip olacak. Ayrıca bu atamaların nasıl yapılacağını ve teşkilat yapılarını düzenleyen kararnameler çıkarabilecek. Başbakanlık makamı kaldırılıyor.
* Cumhurbaşkanı, “Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yürütme yetkisine ilişkin konular” da dahil olmak üzere, kararnameler yoluyla yasa koyabilecek. Ayrıca “milli güvenlik politikalarını belirleme ve gerekli tedbirleri alma” ve “ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verme” yetkisine de sahip olacak.
Her ne kadar temel haklar Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemese de, Cumhurbaşkanına tanınan yetkilerin kapsamının genişliği ve muğlaklığı ile Meclis ve Yargı denetiminin zayıflatılması bu teminatı ciddi oranda zayıflatacaktır.
* Cumhurbaşkanı altı ayı geçmemek kaydıyla olağanüstü hâl ilan edebilecek, Meclisi feshedebilecek ve seçimleri yenileyebilecek. Cumhurbaşkanı ayrıca Meclisin gönderdiği kanunlar üzerinde daha geniş veto yetkisine de sahip olacak.
Meclisin zayıflaması
* Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıksa da, Meclis Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlardan oluşan yürütme üzerindeki denetim yetkisini kaybedecek. Meclis hükümet ve başbakan hakkında gensoru önergesi verme hakkını kaybedeceği gibi, milletvekilleri sadece cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı soru önergesi verebilecek; cumhurbaşkanına yazılı soru önergesi verilemeyecek.
* Meclis kanun yapma yetkisini haiz olmayı sürdürecek, ancak cumhurbaşkanının meclis tarafından yapılan kanunlar üzerindeki veto yetkisi artacak.
* Meclis Cumhurbaşkanı tarafından sunulan bütçe teklifini onaylamasa dahi, önceki yılın bütçesi değerleme oranına göre artırılarak cumhurbaşkanının yine de bütçesiz kalmaması sağlanacak.
Cumhurbaşkanı ve siyasi partiler
* Halen yürürlükte olan Cumhurbaşkanı'nın üye olduğu siyasi partiyle ilişkisini kesmesi şartı kaldırılarak, Cumhurbaşkanının Meclisteki çoğunluk partisinin başkanı olmasının yolu açılacak. Cumhurbaşkanının Mecliste grubu bulunan bir partinin kontrolünü biçimsel olarak elinde bulundurmasına imkan vermek, yürütme ve yasama erkleri arasındaki ayrılığı zayıflatacaktır.
* Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılmasını düzenleyen madde, Cumhurbaşkanı adaylarının bir partiyle güçlü bir ittifak yapmasına yol açacak ve erkler ayrılığı ilkesini daha da zayıflatacaktır.
Yürütmenin yargıdaki atamalarda denetimi
* Cumhurbaşkanının meclisteki parti politikasında rol sahibi olması yürütmenin yargıdaki atamalar üzerindeki kontrolünü artırarak yargının bağımsızlığını ve yürütme üzerindeki denetim rolünü daha da zayıflatacaktır. Avrupa Konseyi’nin anayasa konularındaki en önemli danışma grubu olan Venedik Komisyonu yargının yürütme üzerindeki denetimini hukukun üstünlüğünün temel kriteri olarak tanımlar.
* Cumhurbaşkanının hem Cumhurbaşkanı sıfatıyla, hem de Meclisteki parti politikalarında baskın bir güç olarak sahip olacağı ikili rol, ona yargıdaki atamaları hem Cumhurbaşkanlık makamından hem de Meclisten kontrol etme imkanı verecek. Üye sayısı 22’den 13’e düşürülen Hakim ve Savcılar Kurulu’nun üyelerinin yarısını doğrudan Cumhurbaşkanı atarken, diğer yarısı da Meclis tarafından atanacak.
Cumhurbaşkanının Meclisteki konumu göz önüne alındığında, yargıdaki tüm atamalarda temel rol oynayan bu kurulun bütün üyelerinin seçilmesinin kontrolünün Cumhurbaşkanında olacağı anlaşılıyor.
Aynı şekilde, Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanmasıyla ilgili olarak da, cumhurbaşkanı dört üyeyi doğrudan atama yetkisine sahip olacak. Üst mahkemeler, Yükseköğretim Kurulu ve Meclis üzerindeki gücü sayesinde de, mahkemenin diğer 11 üyesinin seçilmesinde dolaylı yetkisi olacak.
*Böyle bir bağlamda, yargının bağımsız olabileceği ve yürütme üzerinde etkin bir denetleme aracı olabilmesi veya olmak istemesi ihtimali çok düşük. Örneğin, cumhurbaşkanı tarafından kontrol edilen bir Anayasa Mahkemesinin, Cumhurbaşkanı kararnamelerini anayasaya aykırı bulması veya genel olarak yürütmeden hesap sorması pek ihtimal dahilinde olmayacaktır. (YY)