*Fotoğraf: Dilek Şen
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW), Boğaziçi Ünivresitesi'ne Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2 Ocak'ta rektör olarak atadığı Melih Bulu'ya yönelik protestolarda yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı.
HRW Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, Bulu'nun atamasıyla ilgili "Erdoğan'ın seçilmemiş bir rektörü Boğaziçi Üniversitesi'ne ataması ve bunu barışçıl bir şekilde protesto eden öğrencilerin şiddetle gözaltına alınmaları, hükümetin temel insan haklarını hiçe sayan yaklaşımının bir özeti niteliğinde" dedi.
"Seçilmemiş, cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atanmış bir rektörü üniversiteye hiç danışmadan dayatmak, Türkiye'de akademik özgürlüklere ve üniversitelerin özerkliğine saygı duyulmadığını gösteriyor" diyen Williamson, şöyle konuştu:
"Yetkililer LGBTİ+ öğrencilere saldırmak yerine, onların örgütlenme ve kendilerini ifade etme haklarını tanımalı ve korumalıdırlar. Türkiyeli yetkililer toplanma özgürlüğüne saygı göstermeli, muhalifleri polis taciziyle susturmaya çalışmaktan vazgeçmeli ve keyfi olarak tutuklanan öğrencileri derhal serbest bırakmalıdır."
HRW protestoları takip etti
HRW, aralarında polis tarafından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan dört kişinin de bulunduğu 18 öğrenci, dört avukat ve iki akademisyenle görüştü, görüntüleri ve hukuki belgeleri inceledi ve öğrencilerin düzenlediği dört protesto gösterisini takip etti. HRW'nin izlenimleri şöyle:
"Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin gösterileri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1 Ocak'ta Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atamasının hemen ardından başladı. Cumhurbaşkanı'nın AKP'ye yakın bir müttefiki olan Bulu, üniversitelerde ve savunma sanayisinde çalışmış ve iki özel üniversitenin rektörü olarak kısa süreler görev yapmış bir isim.
TIKLAYIN - "İstifayı düşünmüyorum" diyen Bulu, Soylu'ya teşekkür etti
"Üniversite kampüsündeki protesto gösterilerinin, 4 Ocak'ta polisler tarafından sert bir şekilde dağıtılmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 5 Ocak'ta sabaha karşı saat 3:00 sularında, iddialara göre İstanbul valisinin talebi üzerine, en az 28 öğrencinin gözaltına alınmasına, cep telefonlarına, bilgisayarlarına ve veri depolama aygıtlarına el konulmasına karar verdi. Sabaha karşı saat 5:30 sırlarında polis en az 17 eve baskın düzenleyerek kapıları kırdı, bir vakada duvarı yıktı ve bir gün önceki protestolara katılmış öğrencileri gözaltına aldı. Birkaç vakada polisin yanlış evlere baskın düzenlediği ortaya çıktı.
TIKLAYIN - Boğaziçi'nde öğrencilere biber gazıyla müdahale
"İlerleyen haftalarda İstanbul'un başka bölgelerinde ve Türkiye'deki 38 farklı şehirde de Boğaziçi protestolarına destek gösterileri düzenlendi. Yetkililer bu gösterilerden bazılarına aşırı polis gücü kullanarak, insanları sorgusuz sualsiz gözaltına alarak ve evlere baskınlar düzenleyerek karşılık verdi. Toplamda 560'tan fazla gösterici yetkililer tarafından gözaltına alındı, bunlardan birçoğu kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.
Erdoğan'ın suçlamaları
"Ocak ayının başlarında İstanbul'da gözaltına alınıp, sonradan serbest bırakılan protestocular İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne polislerin kendilerine çıplak arama yaptığını, bazı vakalarda sözlü tacize uğradıklarını ve tehdit edildiklerini anlattılar. Üç protestocu ev baskınları sırasında polisin kafalarına tabanca dayadığını söyledi, ikisi de polisler tarafından tokatlandıklarını ve hakarete uğradıklarını anlattılar.
"Cumhurbaşkanı ve üst düzey yetkililer tüm bu süreç boyunca polisin sert müdahalelerde bulunmasını teşvik ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan protestocu öğrenciler için önceleri 'tembel ve dar kafalı' gibi ifadeler kullanırken, daha sonra bu öğrencilerin 'terör örgütlerinin üyesi olduklarından' bahsetmeye başladı ki bu demokratik muhalefeti ve hükümet karşıtlarını kriminalize etmek amacıyla yetkililer tarafından sıkça kullanılan bir suçlama.
TIKLAYIN - Boğaziçi Dayanışması: Arkadaşlarımız serbest bırakılsın
LGBTİ+ öğrencilere yönelik baskılar
"Sürmekte olan gösterilerde lezbiyen, gey, biseksüel ve trans öğrenciler ve protestocular önemli bir rol oynuyorlar. Öğrencilerin sürmekte olan gösterilerle dayanışma amaçlı olarak Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde düzenlendikleri ve birçok başka sanat eserinin yanı sıra Müslümanların en önemli kutsal mekânı olan Kabe'yi LGBTİ+ bayraklarıyla ve yarı yılan yarı kadın mitolojik Şahmeran figürüyle birlikte resmeden bir sanat çalışmasına da yer veren bir sergiyi bahane eden yetkililer, 29 Ocak'ta LGBTİ+ öğrencileri ve protestocuları hedef alan yoğun bir baskı kampanyası başlattı. Polis serginin internet üzerinden canlı olarak yayınlanan videosunda yer alan iki öğrenci ile kampüsteki organizasyonu düzenleyen LGBTİ+ öğrencilerin arasında olduklarını varsaydığı iki kişiyi gözaltına aldı.
TIKLAYIN - Erbaş, Soylu ve Bulu hedef gösterdi, iki öğrenci tutuklandı
"Aynı gün polis LGBTİ+ öğrenci kulübünün kullandığı odayı basarak, burada bulunan bayraklara ve kitaplara el koydu. İki gün sonra yeni rektör Bulu, LGBTİ+ öğrenci kulübünü kapattı.
"İçişleri Bakanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) sözcüsü anlaşıldığı kadarıyla yukarıda anılan sanat çalışmasına gönderme yaparak çok sayıda sosyal medya platformunda öğrenciler hakkında 'sapkın' ifadesini kullandı. "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" şüphesiyle iki öğrenci hakkında tutuklama, iki öğrenci hakkında da ev hapsi kararı verildi.
TIKLAYIN - 11 üniversiteli neden tutuklu?
"Bu satırlar yazıldığı sırada mahkemeler kin ve düşmanlığı tahrik, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununu ihlal etme, polise mukavemet suçlarını işledikleri şüphesiyle en az 25 protestocu hakkında ev hapsi, 9 protestocu hakkında da tutuklama kararı vermişlerdi. Onlarca protestocu adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı."
(DŞ)