Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yaptığı yazılı açıklamada, Ankara’da, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) meselelerine odaklanan kamuoyuna açık kitlesel etkinliklere getirilen yasağın kaldırılması gerektiğini vurguladı.
HRW açıklamasında, LGBTİ’lere karşı ayırımcılık yaptığını ve temel haklarını ihlal ettiğini, derhal kaldırılması gerektiğini de belirtti.
HRW'nin konuya dair hazırladığı video da şöyle
Yasak ilk olarak Kasım 2017'de Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında, süresiz olarak ilan edildi. OHAL Temmuz 2018'desona erdi ancak Ankara Valiliği yasağı sonlandırmadı.
“Keyfi yasaklar LGBTİ’leri damgalıyor”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, LGBTİ’lere yönelik yasaklamalara ilişkin şunları söyledi:
“LGBTİ gruplarının haklarını korumak Ankara’daki yetkililerin görevidir. Bu şekilde keyfi yasaklar getirmek LGBTİ’leri daha da fazla damgalamaya ve marjinalize etmeye yönelik pervasız ve ölçüsüz bir çabadır.”
"Yasağın başka bir örneği yok"
HRW’nin açıklamasından öne çıkan detaylar şöyle:
* Türkiye OHAL süresince kamuoyuna açık kitlesel gösterilere çok sayıda yasak getirmişti ancak, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, bu tür topyekün ve anlaşıldığı kadarıyla süresiz bir yasağın başka bir örneği daha yok.
* İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün konuştuğu LGBTİ örgütleri, Ankara Valiliği’nin söz konusu yasağı, Almanya Büyükelçiliği ile trans hakları grubu Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği (Pembe Hayat) tarafından organize edilen bir film gösterimi etkinliğine yönelik Twitter’dan yürütülen LGBTİ karşıtı bir sosyal medya kampanyasının ardından getirdiğini anlattılar.
* Bundan bir hafta kadar önce de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’ni, bir belediyede LGBTİ adaylara yönelik kota açtığı için eleştirmiş ve bu uygulamayı gayri ahlaki, ölçüsüz ve milli değerlere karşı açılmış bir savaş olarak nitelemişti.
* LGBTİ örgütlerinin İnsan Hakları İzleme Örgütü’yle konuşan temsilcileri söz konusu yasağın LGBTİ’lere yönelik zaten var olan damgalama ve marjinalleştirme süreçlerine katkı yaparak, onları saldırılar karşısında daha da korunmasız kıldığını söylediler.
Ankara Valiliği yasağın gerekçesini açıklayamadı
* Ankara’da uygulanan yasak Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan kanun önünde eşitlik hakkına saygı gösterme ve bu hakkı koruma yükümlülüğünün ihlali anlamına geliyor. Bu hak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın da koruması altında. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin taraflarından olan Türkiye, barışçıl toplantıların yapılabilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü.
* Yasak, birçok başka yükümlülük gibi, bu yükümlülüğü de ihlal ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, onlarca davada, LGBTİ yürüyüşlerinin, ahlak, sağlık, güvenlik gibi gerekçelerle de olsa yasaklanmasının, sözleşmenin ihlali olduğuna karar verdi. Mahkeme, LGBTİ meselelerinin kamuoyu önünde tartışılmasını engellemeye çalışan yasalar ile ilgili olarak “yetkililer bu tür yasaları benimseyerek, her şeyden önce önyargıları ve damgalamayı cesaretlendirmiş ve homofobiyi teşvik etmiş oluyorlar ki, homofobi demokratik bir topluma içkin olan eşitlik, çoğulculuk ve hoşgörü gibi kavramlarla taban tabana zıttır,” demişti.
HRW açıklamasında yasağa dair süreci şöyle anlattı: Ankara Valiliği ilk olarak 18 Kasım 2017 günü, LGBTT (Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve transvesti) ve LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender ve interseks) adı verilen örgütlerin düzenlediği "Birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinlikleri" süresiz olarak yasakladı. Ankara Valiliği söz konusu yasak için "toplumsal hassasiyetler," "suç işlenmesinin önlenmesi" için yasağı zorunlu kıldığı iddia edilen "kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike" ve "genel sağlığın ve ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması" gibi sözde gerekçeler ileri sürüyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu tür iddiaları temelsiz gördüğünden tümüyle reddediyor. Bu iddialar LGBTİ düşmanı bir önyargı barındırıyorlar ve uluslararası hukukun bu tür yasaklamalar için şart koştuğu meşru bir amacın veya ihtiyacın varlığını temellendirmekten uzaklar. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 21 Ocak 2019 tarihinde Ankara Valiliği'nin süregelen yasağa ilişkin yorumlarını soran bir mektup yazdı ancak bu raporun yazıldığı sırada mektuba halen bir yanıt almadı. |
(EMK)