Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), bugün yaptığı açıklamada, hükümetin binlerce akademisyeni işten çıkardığını ve yüzlercesinin yargıladığını, akademisyenlerin çalışmalarına ve öğrenci eylemlerine müdahale edildiğini, bunların da ülkede otosansüre ve akademik özgürlüğün içinin boşaltılmasına yol açtığını ifade etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Türkiye hükümetinin baskıları akademisyenleri hedef alıyor ve bu da üniversitelere zarar veriyor” dedi.
“Akademisyenlerin ve öğrencilerin tartışmalı veya eleştirel görüşleri ihraç edilme veya hapsedilme korkusu yaşamadan özgürce ifade edebilmeleri, öğretebilmeleri ve araştırabilmeleri gerekir.
“Üniversitelerin en önemli işlevlerinden biri eleştirel tartışmaların yapılabileceği ve tartışmalı konuların konuşulabileceği bir forum sunmaktır. Türkiye’nin akademik özgürlüğe yönelik saldırısı sadece üniversiteleri değil, tüm toplumu olumsuz etkiler.”
“Tartışmalı konulardaki araştırmaya müdahale ediliyor”
HRW’nin açıklamasında şu noktalar öne çıktı:
“Hükümet, akademisyenlere yönelik olarak, ‘terörist faaliyetlerle’ veya 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı olduklarına ilişkin kuşkulu iddialar ileri sürüp, uygun hukuki usulleri gözetmeden, kitlesel ihraçlar uyguladı.
“Akademisyenler uyduruk suçlamalarla ceza soruşturmalarına ve yargılamalarına maruz bırakılıyor.
“Yetkili makamlar üniversite kampüslerindeki öğrenci eylemlerine de müdahale ediyor ve öğrenci aktivistler hakkında kovuşturma başlatıyorlar.
“Yetkililer, tartışmalı konularda akademik araştırma yapılmasına müdahale ediyorlar.
“Bu uygulamalar hep birlikte ele alındığında üniversite kampüslerinde bir korku ve otosansür ikliminin doğmasına yol açıyorlar ve Türkiye’nin uluslararası insan hakları hukukundan kaynaklanan akademik özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü koruma ve bu özgürlüklere saygılı olma yükümlülüklerini ihlal ediyorlar.”
“Bir şey yazmadan evvel üç, dört defa düşünüyoruz”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu açıklama öncesinde 15 akademisyen ile görüştü. Bunlardan yedisi 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edildiler. Biri Türkiye’den ayrılmış ve halen yurtdışında bir üniversitede çalışıyor.
13’ü hakkında ya bir cezai soruşturma yürütülüyor veya bu kişiler bir ceza davasıyla karşı karşıyalar; bir kişi de, hakkında verilen mahkumiyet kararını temyize götürdü.
HRW ayrıca farklı üniversitelerden, biri doktora adayı, dört öğrenciyle ve dört avukatla da görüştü. Avukatlardan üçü, haklarında ceza soruşturması bulunan üniversite öğrencilerinin vekilliğini yürütüyor. Görüşmelerin yanı sıra, soruşturma tutanakları, mahkeme kararları, iddianameler ve haberler de incelendi.
HRW’ye konuşan bir öğrenci “Çok korkuyoruz. Düşüncelerimiz, görüşlerimiz ve bedenlerimiz artık her taraftan şiddet tehdidi altında. Artık bir şey yazmadan, ya da bir şey söylemeden evvel iki değil, üç, dört defa düşünüyoruz.”
“Korku ve otosansür duman gibidir, her yere sızar”
2016’daki darbe girişiminden bu yana kamu üniversitelerinden 5 bin 800’den fazla akademisyen, KHK’larla ihraç edildi. İşten çıkarılanlar bu kararlarla ilgili işverenlerine itiraz başvurusu yapamıyor. Hükümetin, kitlesel olarak işten çıkarılan devlet memurlarının itirazlarını değerlendirmek için kurduğu komisyon çok yavaş çalışıyor. Bu süreçte, KHK’dan etkilenenlerin herhangi bir kamu görevinde çalışmaları mümkün değil ve birçoğu özel sektörde de iş bulamıyorlar.
Bazı vakalarda, insanlar sağlık sigortası haklarını kaybettiler, hükümet pasaportlarını iptal etti veya banka hesaplarını dondurdu. Ailenin diğer üyeleri de özel sektördeki işlerinden çıkarıldılar.
Kampüslerdeki protesto eylemlerine katılan öğrenciler de yargılanabiliyorlar. 19 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesinde yapılan barışçıl bir savaş karşıtı protesto eyleminin ardından, 22 Mart 2018’den bu yana 35 öğrenci gözaltına alındı. 14’ü halen tutuklu.
Adını vermek istemeyen kıdemli bir öğretim üyesi durumu şöyle anlattı: “Korku ve otosansür duman gibidir. Her yere sızar ve her geçen gün biraz daha yoğunlaşır. Artık nefes alamaz haldeyiz.” (AS)