"Bu öfkeden yorulduk, yorulmadınız mı? Sıkıldık, sıkılmadınız mı?
"İlk ötekimiz kimdir? İlk öteki annemizdir. Memeden koptuğumuz anda tek başına insan olduğumuzu idrak etmeyiz ama bütünlüğümüzün bozulduğunu ve bir yerden kopmuş olduğumuzu kelimelerle değil ama hisle biliriz."
"İlk öteki anne olunca 'ben kimim?', 'nereye atıldım?', ' ne olacağım?' sorularının beşiğinde büyür insanoğlu. İşte plasentadan toplumsal kimliğe yolculuk budur."
Şair, yazar Murathan Mungan "Hrant için 6. Yıl. Buradayız, Ahparid" etkinliklerinin sonuncusunun konuğuydu; Cuma akşamı Tütün Deposu'ndaki programda Mungan ''ötekileştirme'' üzerine konuştu.
İktidar aygıtı olarak "ötekileştirmek"
"Şu yerli yersiz kullanılan insan doğası kavramına değinmek istiyorum. Bu kavram eteğimize ve ayağımıza dolanıyor. Tehlikeli bir kavram insan doğası. Bu kadar bilmediğimiz bir şey hakkında nasıl bu kadar kesin konuşabiliyoruz? Bilemediğimiz, kavrayamadığımız soruların cevaplarını insan doğasına bağlayan 'doğacılık', 'özcülük' dediğimiz mesele daha sonra başımıza iş açıyor. Mutlak bir kavram, mutlak bir kategori ve doğru kavramını getirdiğiniz zaman insan doğası dediğiniz şeyin içerisine her türlü ırkçılığı ve milliyetçiliği yerleştirebiliyorsunuz."
"Ötekilik dediğimiz şey nasıl oluşuyor? Dil, din, etnisite, farklılık, istisnailik olarak ortaya çıkıyor. Bazen ontolojik olarak ötekisinizdir. Yani beyazlar arasında siyahsınızdır, Sünniler arasında Alevi, erkeklerin dünyasında kadınsınızdır. Bazen de seçimleriniz ya da içerisinde bulunduğunuz sıra dışı durum nedeniyle ötekileştirilirsiniz. Ötekilik bir haldir, bir olgudur bir durumdur. Herkes bir diğerinin ötekisidir. Lakin ötekileştirme bir politikadır, bir seçimdir bir iktidar aygıtının işleyişidir.''
Yeşilçam'ın mozaiklenen isimleri
" 'Hrant Dink Ermeni olduğu için öldürüldü' diye yazmıştım. Sonra gazeteci olduğu için, sonra bu ülkenin yurttaşı olduğu için. Ama Hrant Dink aynı zamanda göründüğü için de öldürüldü. Siyah beyaz filmlere bakacak olursanız jenerikte şu isimleri çok görürsünüz: Krito, Maresi, Yorgo..
''Oyunculara gelince o isimler değişir: Vahi Öz, Kenan Pars, Sami Hazinses, Figen Say olur. Çünkü görünmeye başlarsınız. Aslında ötekiliğin en önemli meselelerinden biri görünmektir. Hrant Dink jenerikteki ismiyle peliküldeki resmini özdeşleştirdi. "
"Yeşilçam'ın bir takım gizli kuralları vardı. Vahi Öz, Kenan Pars, Sami Hazinses, Figen Say gibi birçok Ermeni sanatçı gerçek adlarını mozaiklemek pahasına Türkçe takma adlarla seyirci karşısına çıkmışlardı. Öte yandan görüntü yönetmeni ya da ses teknisyeni olarak Rum, Ermeni sinema emekçilerinin jenerikte isimlerinin akması sorun yaratmıyordu. Çünkü onlar görünmüyorlardı. Çünkü Osmanlıdan beri ekalliyetten* olan kişilerin teknisyen olması alışıldık bir şeydi. Anlaşılan 'görünmekti' sorun olan.' Ermeni ya da Rum olarak görünmek'."
"Kusura bakmayın,varım. Ama..."
"Görünürlüğün bedeli biraz da kurban olmaktır. 'Ermeniler öldüklerini Kürtler yaşadıklarını ispat etmeye çalışıyorlar" diyorlar. Bu sözde cisimleşen görünmek kavramı ötekiliğin aslında çekirdeğini oluşturuyor. Öteki olmak anlamında görünürlüğün bir diğer bedeli var: Varlığını, özür diler gibi yaşamak. 'Kusura bakmayın, varım. Ama şöyle marifetlerim var belki affedersiniz'."
"Fazla görünmek aynı zamanda tepki arttıran bir şey. Eğer bu kadar açık gey olarak geziyorsanız, homofobinin yükselmesi kaçınılmazdır(!) Kenarda durmayı bileceksin, istisnai olacaksın, ayrıksı olacaksın, azınlık-çoğunluk parametresini tehdit etmeyecek varlığın (!)Ama çoğalırsan çok kızarım(!)"
"İstisnai olanın görünür olmasın bir mahsur yoktur, çünkü anonim olanı tehdit etmez. Zeki Müren bir taneyken mesele yoktu. Birkaç Arap 'komiktir', 'Arap bacıdır', 'harem ağasıdır' bizi güldürür. Ama mahalle olmaya başlarlarsa, Beyoğlu'na inerlerse sorun olur. Sayı artınca ötekilik durumu sorunsallaşıyor."
"Yıllarca Yeşilçam'da kötü kadınlar sarışındı. Sarışınlık kötü kadın olmanın, kötü yola düşmüş kadın olmanın vurgusuydu. Hiç unutmuyorum, on yaşındayken 'Çalınan Aşk' filminde Türkan Şoray ikizleri oynuyordu. Kötü olan sarışındı. Tabi sen yıllarca kötü kadın diye sarışın kadın imajı çizersen Türkiye tarihindeki ilk kadın başbakanımız sarışın olur. Ben de isterdim şöyle Rosa Luxemburg gibi bir başbakanımız olsun ama talihimize Tansu Çiller düştü. Siyaseten tüm fiiliyatına, icraatına muhalefet ettiğimiz Tansu Çiller'e yöneltilen eleştirilerin sırf kadın olması üzerinden kurgulanmasına itiraz etmek de ne yazık ki bize düşüyor. Kadın olduğu için değil o olduğu için noktasında durmayı kaç kişi becerdi? Bunlar hep görünür olmakla, yani kenarda durduğun zaman değil görünür olduğun zamanla meydana gelmesi ve bunların bir cinsiyetçi politika olması ne yazık ki yeterince sorgulanmadı."
"Efendim biz Osmanlı imparatorluğunda çok müthiştik değil mi? Hanı yıllarca bizim yanımızda kaldılar, ekalliyetlere şöyle sahip çıktık diyorlar ya. O beraber yaşadığımız şahane yıllarda Müslüman olmayan ekalliyetten kişiler hamamda nalın ya da takunya giyemezler çıplak ayakla basmak zorundadırlar. Müslümanlar ile Yahudiler, Hristiyanlar aynı yerde soyunup giyinemezler. Dönemin şeyhülislamın birçok fetvası var 'Müslüman kadınlara zahmet vermesinler. Müslüman olmayan kadınlar başka yerde oturup dökündükleri suyu Müslüman kadınların üstüne sıçratmasınlar'. Yetmiyor, kesmiyor, Musevilerin sünnet olması sebebiyle 'karıştırılabilirler' korkusuyla Musevi erkekler hamamda peştamallarına çıngırak bağlamak zorunda. Nereye giderseniz 'Çı çın'! Çı çın!'"
Hrant Dink şöhretli olduğu için öldürüldü
"Nietzsche'nin çok sevdiğim bir sözü vardır: 'Şöhret, bir adın etrafına toplanmış yanlış anlamalardır'. Hrant Dink şöhretli olduğu için de öldürüldü. Tanındığımız anda, projektörler üstümüze döndüğü anda sizi hikayelerle doldurmak istiyorlar. Demediğini dedirtmek, yaşatmadığını yaşatmak, söylemediğini söyletmek... Sessiz linçler, o bir adım öne çıkanlarla geride duranların linçi bitmiyor. Eskiden hela duvarlarında, şimdi sosyal medyada. Yeter ki elinizde tebeşir olsun." (EA)
*Ekalliyet: Azınlık.bkz.