Agos gazetesi, kurucusu ve yayın yönetmeni Hrant Dink'in öldürülüşüyle ilgili davanın 10. duruşmasından önce, hâlâ yanıt bekleyen soruları sıraladı.
Devlet neden korumadı: "Türklüğe hakaret ettiği" gerekçesiyle verilen mahkumiyet kararı nedeniyle hedef haline getirilmesinin ardından aldığı tehditler ve hakkında yapılan suikast planları devletin tüm istihbarat birimlerince bilinmesine rağmen, devlet Dink'i neden korumadı?
Tehdit edildiği görüşmede hangi yetkililer vardı: 2004 yılı Şubat ayı içerisinde, Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğuna yönelik haberlerin gündemde olduğu bir dönemde, Hrant Dink'in İstanbul Valiliği'ne çağırılarak tehdit edildiği görüşmeye katılan resmi görevliler kimlerdi? Bu görüşmeye hangi sıfat ve maksatla dahil olmuşlardı?
Valilik nasıl çağırdı: İstanbul Valiliği, Dink'in valiliğe, Agos'ta yer alan Sabiha Gökçen haberinin dayanaklarını oluşturan evrakları incelemek üzere çağırmıştı. Valiliğin böyle bir hakkı ve/veya görevi var mıydı? İstanbul Valiliği bu uygulamayı başka olaylarda da sergiledi mi?
Cinayet nasıl işlenebildi: Emniyet ve Jandarma'nın önceden haberdar olduğu cinayet, İstanbul'un en işlek caddelerinden birinde, gündüz vakti nasıl işlenebildi?
MİT'in istihbaratı neden ortaya çıkmadı: Trabzon Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Trabzon Jandarma Komutanlığı'nın bilgi sahibi olduğu Dink cinayetinden, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) haberdar olmaması mümkün müydü? MİT, sahip olduğu istihbaratı neden kullanmadı? MİT'in cinayete ilişkin istihbarat bilgileri neden hiç ortaya çıkmadı? Bugüne dek MİT hakkında cinayet ile ilgili neden hiçbir inceleme yapılmadı?
Başbakanlık raporundaki yetkililerle ilgili ne yapıldı: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2 Aralık 2008 tarihinde "olur" verdiği Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda Dink cinayetinden ötürü sorumlulukları tespit edilen, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi (Azınlıklardan sorumlu şube) Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Merkez Haberalma Daire Başkan Yardımcıları hakkında, o tarihten bu yana hangi işlemler yapıldı?
Sadece görevi ihmal olabilir mi: 2006 yılında Dink'in öldürüleceğine dair istihbarat bilgisi aldığı sabit olan, bu konuda cinayetten sonra tetikçi Ogün Samast henüz yakalanmadan, cinayetin "Ardeşen el yapımı silah"la işlendiğini ifade eden bir sahte belge düzenleyen Albay Ali Öz ve diğer görevlilerin yaptıkları sadece "görevi ihmal"le açıklanabilir mi?
Polisler için neden yargılama izni verilmedi: Çeşitli idari inceleme ve soruşturmalarda cinayete ilişkin sorumlulukları tespit edilen Emniyet görevlileri hakkında neden hiç yargılama izni verilmedi?
"Oyalamayın artık"
Agos, 3 Temmuz tarihli sayısındaki yazısında, 2 Temmuz 2007'de başlayan ve iki yılını dolduran davada hiçbir devlet görevlisinin yargılanmamasına da dikkat çekti.
Bugüne dek, Başkanlık Teftiş Kurulu'nun ve Mülkiye müfettişlerinin raporlarında ihmal ve sorumlulukları görülen hiçbir devlet görevlisi hakkında dava açılmadı.
Ramazan Akyürek: Suikastın hazırlık planlarının yapıldığı dönemde Trabzon Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek İstihbarat Daire Başkanlığı görevine terfi ettirildi. Akyürek'in cinayetle ilgili her iki görevi sürecinde de sorumluluğu varken hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Muhittin Zenit: Suikasttan yarım saat sonra Erhan Tuncel'le yaptığı telefon görüşmesinde cinayetin tüm ayrıntılarına vakıf olduğu görülen polis Muhittin Zenit, Akyürek'in altında bir göreve terfi ettirildi.
Ali Öz: Cinayetten ancak 18 ay sonra ifadesi alınabilen Albay Ali Öz pek çok şeyi hatırlamadığını ifade etti.
Celalettin Cerrah: Mülkiye müfettişlerinin raporuna göre "en alt kademeden en üst kademeye kadar cinayette sorumlulukları bulunan" İstanbul Emniyeti görevlilerinin başındaki Celalettin Cerrah Osmaniye'ye vali olarak atandı.
Ahmet İlhan Güler: Yine mülkiye müfettişlerince hakkında soruşturma izni verilen, ancak daha sonra yapılan itirazlarla soruşturmadan kurtulan İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler'in görev yeri değiştirildi.
Ali Fuat Yılmazer: Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda, hakkında ön inceleme istenen İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne getirildi.
Ö.Y.: Dink'i İstanbul Valiliği'nde tehdit eden kişiler arasında olduğu iddia edilen MİT görevlisi Ö.Y. İzmir'e atanarak terfi ettirildi. Avukatların bu kişilerle ilgili talepleri her defasında mahkemede tarafından geri çevrildi ya da yetkililerin meseleyi örtme yönündeki çabaları nedeniyle sonuçsuz kaldı.
Dava uzadıkça uzuyor, oysa şu an davada sanık sandalyesinde oturan Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ahmet İskender, Ersin Yolcu ve arkadaşlarının arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması için gerekenler yapılmadıkça, esasen dava hiç başlamamış olacak. Bu durum, duruşmalar boyunca sanıkların ve avukatlarının ırkçı saldırılarına maruz kalan Dink ailesinin ve bizlerin yaşadığı eziyetin sürdürülmesi anlamına gelecek. Vicdanların bu şekilde esir alınması, bu şekilde oyalanmak, bize ağır geliyor. Yüreğimiz dayanmıyor. Yeter, bizi oyalamayın artık! (TK)