8-17 Nisan 2011 tarihleri arasındaki, 44. Uluslararası Houston Film Festivali'nde, Emine Dursun, yaşadığı dönemde dünyaca meşhur bir güreşçi olan Koca Yusuf'un hayat hikâyesinden kurgulayarak hazırladığı, ilk uzun metraj senaryosu ile REMI ödülü kazandı.
Ödül kazanan senaryo, Koca Yusuf- The Terrible Turk'te, 1800'lü yılların sonunda, Koca Yusuf'un Amerika'da, güreşte kazandığı başarılar, güreş maçlarının aslında doğu kültürü ve batı kültürü arasındaki çekişmesi bir metafor kurularak anlatılıyor. Yusuf'un Atlantik Okyanusu'nda yaşanan bir gemi kazasında ölümü, Yusuf'un temsil ettiği değerlerin ve doğu kültürünün o yıllarda sona ermeye başlamasını temsil ediyor.
Emine Dursun ile kazandığı ödül ve gelecek planları üzerine konuştuk.
Neden Koca Yusuf?
Çok tesadüfî bir şekilde hayat hikâyesini okudum. Etkilendim çünkü "dünyanın en güçlü adamı" idi. Hiç yenilgisi olmadığı gibi tek bir beraberliği var, o da polis zoru ile maçın bölünmesi ile. Onun da ötesinde, Yusuf inançları ve erdemleri ile beslenen, bunun ışığında güreşen bir adam. Onun için bu bir spor değil, show değil, bir yiğitlik göstergesi... Onuru için yaşamış; parada pulda gözü olmayan, zevk-i sefada kendini kaybetmemiş bir adam. Gerçek olamayacak kadar güçlü bir karakter ve gerçek!
Ölümü ise bir o kadar trajik. Gemi kazası, hayatını kurtarıp filikaya doldurduğu insanların kürek darbeleri ve sonunda çekiç ile elinin kesilmesi ile Atlantik okyanusunda ölümü... Kendinden önce başkalarının hayatını kurtarıyor ve kurtardığı insanlarca öldürülüyor. Yusuf'un hayatı boyunca mücadele ettiği zihniyetin ölümüne sebebiyet vermesi... Bunlar beni derinden etkiledi.
Çalışman ne kadar sürdü, hangi kaynaklardan yararlandın?
Proje 2009 yazında zihnimde belirmeye başlamıştı. Ekimde Los Angeles'da, "gerçek hikayeden sinema hikayesi yaratma" dersi aldım. Erik Bork'dan. Erik Bork, iki Emmy, iki de Golden Globe ödülü olan, Universal, Worner Bros, 20th Century-Fox, Sony Pictures gibi büyük yapımcılarla çalışmış bir senarist...
Döndükten sonra da hikâyeye başladım. Yusuf'un hayatının belli başlı noktalarını alıp gerisini sinema filmi olacak şekilde kurguladım.
Hayat hikâyesinde hep tek bir cümle ile geçilen bir nokta vardı. "Amerikalı milyoner bir kadın Yusuf'a âşık olur ve ondan çocuk sahibi olmak ister. Yusuf buna çok sinirlenir, ben damızlık değilim diyerek şiddetle reddeder. Bunu çok günahkâr bulur."
Buradan yola çıkarak bu kadına bir karakter yarattım. Zenginse İtalyan kökenlidir dedim, Yusuf' u nerden bilir? Bahisçidir dedim. Aşk hikâyesi tabanını oluşturdum. Yusuf'un trajik ölümünden 50 yıl sonrasına, o kadının hayatına geçişler yaparak hikâyeyi bir de ona yorumlattım. Kadının âşık olması, reddedilmesi, içsel gel-gitleri, kıskançlıkları, ona asla sahip olamaması üzerinden gittim. Senaryomun yüzde 40'ı gerçek, yüzde 60'ı veya fazlası gerçeğe yakın kurgu.
Yusuf'un karşı mücadelesini yaptığı batı kültürünün de tipik örneği oldu o kadın. Yusuf'un kültür yapısı ile de bu aşk iyice imkânsızlaştı. Yusuf'un henüz 40 yaşında iken trajik ölümü ile de kadının aşkı kendi içinde travmatikleşti.
Kaynak olarak interneti çok kullandım, hakkında bir kaç roman vardı, onları da okudum. Ama asıl kaynak, hayat hikâyesi, internet üzerinden. Çünkü romanlar yazarın yorumu katılarak oluşuyor. Güreşle ilgili ansiklopediler, kütüphanelerden bulduğum güreş dergileri... Oralardan aşağı yukarı nasıl bir hayat yaşadığını öğrenip kalanı da kurgulayarak oluşturdum.
1-1,5 yıl kadar sürdü tamamlamak. Aslında hala da geliştiriyorum. Çünkü ilk yaptığım hali ile "first draft" hali ile ödül aldı... Bir kaç kez daha üzerinden geçmek istiyorum, başka festivallere de yollamayı düşünüyorum.
Bu festivalde ilk ödülünü kazanmış pek çok isim var. Kimler, hatırlatır mısın?
Bir çok isim var, Steven Spielberg, George Lucas, Ang Lee, John Lee Hancock, Randall Kleiser, Ridley Scott, Robert Rodriguez, Robert Townsend, The Coen Brothers, Brian de Palma, Spike Lee, Oliver Stone ve David Lynch bu festivalden ilk ödüllerini almışlar.
Başvuru yaptığın başka festivaller var mı?
Houston Film Festivali, başvurduğum ilk festivaldi. Mayıs ayı içinde başka başvurular planlıyorum. Aslında Houston'a biraz gecikmeli başvurdum. Katılım süresi geçmişti. E-posta gönderip başvurmak istediğimi söyledim, kabul ettiler.
Bundan sonrası için planların neler? Ne tür projelerde yer almak istersin?
Sinema filmi yazmayı sürdürmek istiyorum. İlk senaryomun ödül alması motive edici, bu yolun doğru olduğuna inanıyorum.
En beğendiğin yönetmenler ve en beğendiğin filmler hangileri?
Sade işlenmiş filmler çok hoşuma gidiyor. İlk aklıma gelen, King's Speech- Zoraki Kral. Basit bir konu, zarif, oya gibi işlenmiş bir senaryo... Daha çok Avrupa sinemasına yakın hissediyorum kendimi.
Festivalde hangi filmleri izledin?
Festivale ortasında, başladıktan beş gün sonra gidebildim. "Time Expired" ilk izlediğim filmdi. "Re-Evolution" İngiltere yapımı, senaryosunu onlarca lise öğrencisinin yazdığı değişik bir filmdi. Gerçek bir hikâyeye dayalı, dönem filmi "Fort-McCoy" da izleyebildiğim filmlerdendi.
Birçok ülkeden bağımsız film yapımcısı ve yönetmenle tanıştım. Grease ve Blue Lagoon filmlerinin yapımcısı ve yönetmeni Randal Kleiser'in workshop una katıldım, sinemadaki detaylar ve yönetmenlik üzerine. Sinema eleştirmenlerinin seminerine katıldım. Bunun dışında festivalin organize ettiği Nasa turu, regatta ve Texas barbekü partileri oldu.
Bu süreçte seni en etkileyen en unutmadığın şey neydi?
Başkonsolos Akil Öktem ve eşi Chicago Ateşesi Fevziye Öktem'in destek vermek için ödül törenine gelmesi çok hoşuma gitti, ertesi gün de evlerinde çay daveti vermeleri güzel bir dostluk oluşturdu. Ayrıca, senaryomun kahramanı Yusuf'un Amerika'da çektiği sıkıntıların ve onların kültüne karşı yaptığı mücadelenin, aradan yıllar geçtikten sonra bu şekilde itibar görmesi etkileyici.
Koca Yusuf Kimdir?
1856'da Şumnu, Bulgaristan'da doğdu. Dünyaca ünlü Deliormanlı güreşçi. Güreşin efsanevi isimlerinden olan Yusuf, 120 okkalık (144 kg) gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile "Koca" lakabını aldı. Ona "Koca" lakabı Filozof Rıza Tevfik tarafından sonradan verildi.
Koca Yusuf dönemin ünlü pehlivanlarından Nasçıköylü Kel İsmail Pehlivan/ın çırağı olarak çok ufak yaşta güreşe başladı. Uzun süre Kırkpınar başpehlivanlığını elinde bulunduran Kel Aliço ile güreşti. Adalı Halil'i iki kez ardarda yendi. Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan II.Abdülhamit döneminde pek çok güreş yaptı.
1897′de Avrupa'ya gitti ve Paris'te minder güreşinin kurallarını öğrendi. Bu dönemde güreştiği ve döneminin önemli sporcuları olan Olsen, Pons, Fournier ve Sebes gibi isimlerin tamamını yendi. Avrupa'da büyük ün kazanınca Amerika Birleşik Devletleri'nden davet aldı ve oraya gitti. Orada da yaptığı bütün güreşleri kazandı. Yendiği güreşciler arasında ünlü Jenkins ve Amerika Şampiyonu unvanını taşıyan Robert de vardır.
Türkiye'ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898′de Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz sabahı New York'un kuzeydoğusundaki Sable Adası'nın 60 mil açıklarında İrlanda bandıralı Crmartyshire şilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak ölmüştür. Cesedi Atlantik Okyanusu'nda kayboldu. (AT/BB)
Not: http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=4218 den alınmıştır.