Daha mağdur durumda oldukları için kamuoyunda "SSK'lı hastalara devlet hastanesi kapısını açan protokol" olarak bilinen uygulama, 1 Temmuz'dan başlayarak İstanbul, Ankara, İzmir, Rize, Sivas ve Yalova'da sürüyor. Resmi verilere göre, bu illerin nüfus yoğunlukları fazla olduğu için SSK'lıların üçte biri bu uygulamayla daha kolay hizmet alabilecek.
Amaç, hastanelerin yükünü azaltmak
Uygulamada amaç, "hastanelerin yükünü azaltmak, kuyrukları ortadan kaldırmak ve hastaları, basamaklı hizmetin ilk aşamasında bulunan 'birinci basamak sağlık hizmeti' olarak bilinen sağlık ocakları ve dispanserlere yönlendirmek". Ancak, uygulamada karşılaşılan zorluklar nedeniyle, Ağustos başına kadar hastanelere başvuracak olanların sağlık ocaklarından sevk almaları gerekmeyecek.
1 Ağustos 2003'e kadar yetersiz veya eksik bilgilenmeden dolayı birinci basamak sağlık tesislerinden sevk yaptırmadan gelen hastalar geri çevrilmeden, hastane içerisindeki SSK irtibat bürolarına yönlendirilecek. İrtibat bürosu, öncelikle hastayı sevk zinciri konusunda uyararak, muayene ve tedavilerinin yapılmasını sağlayacak.
Protokol gereği olarak İstanbul'daki 32 devlet hastanesiyle 12 SSK hastanesi eşleştirilerek "kardeş hastane" ilan edildi. Buna göre; devlet hastanelerinde SSK'lılara hizmet verecek irtibat büroları oluşturuldu. Bu bürolarda görev yapmak üzere SSK'da görev yapan 84 hekimle, Sağlık Bakanlığı'na bağlı sağlık kuruluşlarında görev yapan 44 hekim karşılıklı olarak görevlendirildi.
Bu görevlendirmeyle söz konusu hekimler SSK'daki uygulamayı öğrenecekler. Bu arada, bu hekimler ve onların denetimindeki yerel sağlık kuruluşunun personeli ile irtibat büroları ve eczanelerde görev yapacak ve tüm işlerlikten ilgili SSK başhekimi sorumlu olacak, gerektiğinde eksik malzemeyi tamamlayacak.
Uygulama sırasında karşılaşılan her türlü sorun, 184 Sağlık Danışma Hattı veya devlet hastaneleri içine kurulan SSK İrtibat Büroları aracılığıyla çözülecek.
Prosedür nasıl işliyor?
Tüm sosyal güvencesi olan hastalar (Emekli Sandığı, SSK, Bağ - Kur) sağlık hizmeti için kendi sağlık karneleri veya yerine geçen belgeleriyle ilk önce sağlık ocağı, aile planlaması ve ana çocuk sağlığı merkezleri, genel ve verem savaş gibi özel dal dispanserlerine başvurabilecekler. Hastanın tanı ve tedavisi burada yapılabiliyorsa yapılacak. Hastalara yazılacak ilaçlar, en yakındaki sağlık kuruluşunda bulunan SSK eczanesinden doğrudan alınacak.
Sorunları birinci basamakta çözümlenemeyen hastalar, uzmanların görev yaptığı hastane ve polikliniklere sevk edilecek. Bu noktada SSK'lı hastalar SSK sağlık kurumlarına eskiden olduğu gibi doğrudan başvurabilecekler. Bu konuda, İstanbul'da ve bazı şehirlerde uygulamaya konulmuş bulunan önceden randevu alma uygulaması kaldırılmış oldu.
İkinci adım olarak sevk alan hastalar, hangi kuruluşa bağlı olursa olsun, istediği hastaneyi seçebilecekler. Yapılacak sevkte muayene eden doktor hastane ismi belirtmeyecek, hangi uzmanlık alanına sevk ettiğini sevk kağıdına yazacak. Ancak hastayı, tedavinin en iyi yapılabileceği hastaneler konusunda uyaracak.
Hastalar sevk kağıtlarıyla başvurdukları hastanelerde ilk önce, kurulmuş bulunan "irtibat büroları"na gidecek. İrtibat bürosu yapılan sevkin gereği verilecek hizmet, o kurumda yapılabilecekse ilgili branşa yönlendirecek. Eğer sigortalının tedavisi o devlet hastanesinde yapılamıyorsa, daha önce olduğu gibi bu kez üniversite hastaneleri gündeme gelebilecek. Sevk irtibat büroları bu konuda da devreye girecek ve yardımcı olacak.
Kanser hastalarına sevk sorunu kalkıyor
Uygulama diabet, kanser gibi devamlı tedaviyi gerektiren bir hastalığa yakalanmış olanlara da sevk zorunluluğunu kaldırıyor. Bu tür hastalığı olanlar, hastalıklarına yönelik hizmet aldıkları uzman kurum ve kuruluşlara doğrudan başvurabilecekler. Böylelikle sürekli hastalığı olanların, hastaneden daha önce hizmet alanların ve randevulu olanların doğrudan hastanelere gidebilmeleri mümkün olabilecek.
Sigortalı hasta muayene ve tetkik işlemlerini tamamladıktan sonra eğer bir tedavi planlanmışsa ilaçlarını tüm devlet hastanelerinde yeni açılan "SSK eczaneleri"nden sağlayacaklar. Reçetelerde SSK eczanelerinde bulunan ilaçlar yazılı ise, hasta ilacını hastanenin dışına çıkmadan eczaneden alacak.
Ancak bu noktada devlet hastanesi doktorları SSK'nın bir bölümü kendisi tarafından, bir bölümü de farklı adlarla özel sektör tarafından yalnız SSK için üretilen piyasada bilinen ilaçların muadilleri olan ilaçları bilemedikleri için zorluklar yaşanıyor. Ayrıca devlet hastaneleri içine açılan SSK eczanelerinde yeterli ilaç ve personel bulunmaması sebebiyle vatandaşlar ilaçlarını almakta sorun yaşıyor.
Sağlık Bakanlığı, yaşanan bu karmaşayı giderebilmek için devlet hastanesi doktorlarına SSK ilaçlarını tanıtıcı faaliyetler yapmayı planlıyor. Bu arada SSK'nın "İlaç Kullanma Talimatı"nı sadeleştirme çalışmalarına da başlayan Sağlık Bakanlığı da, önümüzdeki birkaç ay içinde yaşanabilecek ilaçlarda uyum problemini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Bu süreç içinde hastanın yatırılarak tedavi edilmesi gerekirse, usulüne uygun olarak sevk edilmiş hastalar, hastaneye yatırılarak gereken hizmeti alabilecekler. Tedavi ve gerekli girişimler uygulanabilecek, hizmetin bedeli olan ve ilgili kurumun Döner Sermayesi tarafından düzenlenen faturalar, SSK'ya gönderilecek; bilahare ilgili kurumun döner sermayesine aktarılacak.
Diğer yandan, SSK tedavi protokolünde yer almayan bazı sağlık hizmetleri kapsam dışı sayıldığından bu hizmetler de aynı SSK hastanelerinde olduğu gibi Sağlık Bakanlığı hastanelerinde de hastalara sunulamayacak. SSK'lılar bu hizmetleri ancak bedelini ödediklerinde Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluşlardan alabilecekler.
Hastalara uyarılar
Yeni başlayan uygulamayla sayıları ve olanakları kısıtlı olan devlet hastanelerindeki mevcut kuyrukları, SSK'lılar da artırmış olacaklar. Kuyruk oluşmaması için önerilen ve yapılması gereken, insanların basamaklı sisteme uyarak hizmet almalarının sağlanması. Bunun için uygulamaya başından beri hasta ve yakınlarına; "Basit hastalıklarınız sağlık ocaklarında tedavi edilebilir. Eğer ciddi bir rahatsızlığınız varsa o zaman devlet hastanelerine sevk edileceksiniz ve tedavileriniz burada yapılacak" uyarısı yapılıyor.
Böylelikle sağlık ocaklarının tekrar canlandırılmasının sağlanacağı belirtiliyor. Ancak sağlık ocaklarının asli hizmeti sağlığı koruyucu ve geliştirici hizmetler olduğundan, artan hasta yükünün onların asıl görevlerini de engelleyebileceği, koruyucu hekimliğin tümden ortadan kalkarak yalnız tedaviye yönelik sağlık hizmetleri veren bir kurum haline geleceği, dolayısıyla sağlık ocağı değil, "hastane" ya da "muayenehane-poliklinik" statüsüne dönüşeceği belirtiliyor.
Uygulamanın randevu sistemi gibi sorunu çözmeyeceğini savunan çevreler; Çalışma Bakanı Başesgioğlu'nun "Bütçe imkanları izin verirse önümüzdeki yıl SSK'lıların da özel hastanelerden yararlanabilmesi için bir çalışma yapılabileceğiz" yolundaki sözlerini aslında hizmeti tümüyle özele kaydırma, bu arada kamu sağlık kuruluşlarının da hızla özelleştirilmesini sağlama, böylelikle IMF'nin istediği gibi sağlık hizmetlerinden kamunun tümüyle çekilmesi yolundaki niyetinin bir ifadesi olarak değerlendiriyorlar.
Şikayetler
Uygulamayla ilgili şikayetler de başladı. Bu yakınmaları yerinde dinleyen Sağlık Bakanı Akdağ bile, "Hep birlikte gördük ki, hastanelerin fiziksel ortamları son derece sıkışık ve hasta kalabalığımız çok yüksek. Birinci basamaktaki hizmetleri atlayarak, doğrudan hastaneye müracaatların kesilmemesi durumunda, hastane iç hizmetlerinin daha kaliteli olmasını sağlamak zor" diyor.
Uygulamadan sorumlu iki bakanlığın temsilcileri de diğer illerde uygulama konusunda herhangi bir saptamada bulunmuyorlar. Bu da eşitsiz dağılımın söz konusu olduğu sağlık alanında ülke çapında fazla bir değişiklik yaşanmadığını ortaya koyuyor. (BB/NK)