İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya G.’in, kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken 29 yaşındaki Kadir İ. ile "evliliğe" zorlayarak istismara maruz bırakmasına dair davanın gerekçeli kararı açıklandı.
İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Ekim'de görülen karar duruşmasında Kadir İ.'yi "çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan" 30 yıl, baba Yusuf Ziya G.'e 20 yıl, anne Fatıma G.'e ise 16 yıl 8 hapis cezasına verdi.
DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre, gerekçede, imam nikahına şahit olan ve mahkeme tarafından da dinlenen tanıkların beyanlarında nikaha şahitlik yaptıklarını ancak katılanı nikah sırasında görmediklerini ve yaşını tam olarak bilmediklerini beyan ettikleri hatırlatıldı.
Hiranur Vakfı'ndaki istismar davasında karar çıktı: Kadir İ.'ye 30 yıl hapis
"İlk basit istimar medresede başladı"
Kararda, imam nikahından birkaç gün sonra sanık Kadir İ.'nin ilk olarak medresede, H.K.G.'ye dini eğitim verdiği yerde artık 'karı koca olduklarını' söyleyerek basit cinsel istismara başladığı belirtildi.
Kararda, sonraki süreçte yaşananlar şöyle özetlendi: “İlerleyen süreçte sanık bu şekilde basit istismar niteliğindeki cinsel eylemlerine devam etti. Hatta ses kaydı içeriklerine göre katılan istememesi nedeniyle zaman zaman sanık, katılana medresede ceza verdi. Aile içinde sanık, damat ve enişte olarak kabul edilip çağrılmaya başlandı. Yine aile içi yemeklere ve kahvaltılara geldi. İmam nikahı sonrasında sanık katılana altın kolye alıp özel gelinlik diktirerek fotoğrafçıya götürüp elinde gelin çiçeği ile fotoğrafını çektirdi. Katılan tarafından dosyaya sunulan gelinlikli fotoğraf ile yine bu dönemlere denk gelen yaşının 7-8-9 olduğu tarihlerdeki sanık ile yanak yanağa olan ve özellikle kapalı ve muhafazakar bir toplulukta yaşayan sanık ve katılan açısından bir hoca ve öğrenci ilişkisinin çok ötesinde samimiyet içeren fotoğraflar çektirdi.”
H.K.G. Davası | Mahkemeden ara karar: Duruşma kapalı görülecek
"7-8 yaşında cinsel istismara maruz bırakıldı"
Sanığın, mağdurun 7-8 yaşlarındayken annesinin İstanbul'da bulunduğu bir akşam Sapanca'daki evlerinde ilk kez nitelikli cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiği anlatılan kararda, şöyle devam edildi:
"Akabinde 14 yaşında aile içinde düğün yaparak aynı evde yaşamaya başladıkları döneme kadar katılanla, katılanın 7-8 yaşlarından 14 yaşına kadar birden çok kez nitelikli cinsel istismarda bulundu. Katılan 13 yaşına geldiğinde önce aile içinde nişan, 14 yaşında ise düğün yapıldı. Düğünden itibaren sanık ve katılanın aynı evde birlikte yaşamaya başladı. Sanık Kadir savunmasında ilk cinsel birlikteliği düğün gecesi yaşadıklarını ikrar etti. Katılanın doğum tarihine göre evlendikleri ve ilk cinsel birlikteliğin yaşandığı belirtilen tarihte 15 yaşından küçük, henüz 14 yaşında olduğu, 17 yaşında katılanın hamile kalması üzerine resmi nikahın yapıldığı, 2020 yılında katılanın evden kaçıp şikayette bulunduğu tarihe kadar cinsel istismar eylemlerinin devam ettiği...”
H.K.G. davasında sanık erkeğin avukatı davadan çekildi
"Baba göz yumdu"
Baba Yusuf Ziya G.’in suçuna ilişkin ise “sanığın suç tarihi itibariyle henüz 6 yaşında olan mağduru o tarih itibariyle 29 yaşında olan medresede hocalık yapan sanık Kadir İ. ile mağdurun gıyabında imam nikâhı ile evlendirdiği” anımsatıldı.
Sonrasında sanık Kadir İ.'nin mağdurla cinsel ilişkiye girmesi konusunda da muvafakat verdiği belirtilen kararda, "Sanıkla mağdurun evli olduğuna dair söylentiler başlaması üzerine mağdur 13 yaşındayken nişan, 14 yaşındayken de düğün yaptığı, 14 yaşından itibaren sanıkla mağdurun aynı evde yaşamasına göz yumduğu” ifade edildi.
"Babanın beyanları inandırıcı değil"
Yusuf Ziya G.'nin savunmasını inandırıcı bulmayan mahkeme kararında “kapalı ve muhafazakâr bir yapıda yaşayan sanık ile mağdurun birbirlerini görüp beğendiklerine dair savunmasının sanıkla mağdur arasındaki yaş farkı da dikkate alındığında hayatın olağan akışına uygun olmadığı” belirtildi.
Kararda, Yusuf Ziya G.’in rolü şöyle değerlendirildi: “Sanık Yusuf Gümüşel’in bizzat nikahı kıymak ve cinsel ilişkiye rıza göstermek şeklindeki suçun icrasındaki rolü ve suçun işlenişindeki katkısının arz ettiği önem ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanık Yusuf Ziya'nın, sanık Kadir'le fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmakla işlediği sübuta eren çocuğun cinsel istismarı suçundan eylemine uyan TCK'nın 37. Maddesi göndermesiyle 6545 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonrası yürürlükte bulunan ve lehe olan TCK'nın 103/2 maddesi gereğince cezalandırılmasına ve TCK'nın 43. Maddeleri gereğince verilen cezada 1/4 oranında artırım yapılmasına karar verilmiştir.
Hiranur Vakfı'ndaki istismara yeni dava
"Anne, 'itaat etmelisin' dedi"
Anne Fatıma G.'in rolüne ilişkin de ilk başta nikâha karşı çıksa da ilerleyen süreçte sanık Kadir İ.'yi "damadı" olarak görmeye başladığı ifade edildi. Anne G.'in aile içinde düzenlenen kahvaltı ve yemeklere Kadir İ.'yi çağırdığı ifade edilen kararda, akabinde "mağdur henüz 13 yaşındayken nişanını, 14 yaşındayken ise aile içinde düğününü yaparak sanık Kadir İ. ile evlendirdiği" aktarıldı.
Kararda, 14 yaşında yapılan düğün sonrasında sanık Kadir İ. ile aynı evde yaşamaya başlayan H.K.G.'nin sanıkla birlikte yaşadığı eve gitmek istemediğini annesi olan sanığa söylediği ancak sanık Fatıma'nın “o senin kocan, ona itaat etmezsen melekler sana lanet ederler” diye tepki gösterdiği ifade edildi.
"Ağlamaması için baskı yaptı"
Sanık annenin, H.K.G’nin saçını tarayarak sanığın yanına gönderdiği anlatılan kararda, yine ses kayıtlarından anlaşıldığı üzere H.K.G.'ye düğününde ağlamaması konusunda baskı yaptığı belirtildi. Kararda, sanık Kadir İ.’nin H.K.G ile henüz 8-9 yaşlarındayken "hoca öğrenci ilişkisinin" ötesinde samimiyet içeren şekilde çektirdiği fotoğrafların anne olan sanığın bilgisi dışında çekilmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
Kararda, "Anne olan sanığın diğer sanıklar Kadir İ. ve Yusuf G.'in katılana yönelik eylemlerine engel olmayıp aksine katılana kocasına itaat etmesi gerektiğine dair sözleri ve sanık Kadir'in yanına göndermek şeklindeki davranışları ile katılanın özellikle annesi olan sanık hakkında iftira atmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı da dikkate alındığında diğer sanıklar ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiği anlaşılmıştır” denildi.
(RT)