Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) başkanlık seçimleri öncesinde partiler kendi adaylarını belirlemek üzere ön seçimlere gidiyor. Cumhuriyetçi Parti'de John McCain'in kazanması neredeyse kesinleşirken Demokrat Parti'de Hillary Clinton ve Barack Obama ilk kadın ve ilk siyah aday olmak için çekişiyor.
Son haftalarda Obama'nın kazandığı delege sayısı küçük bir farkla Clinton'u geçti. Yorumcular, bu iki aday sayesinde, başkanlık seçimlerde Irak savaşı, ekonomi, sağlık ve eğitim politikalarının yanı sıra Amerikan toplumunun iki eski sorunun da yeniden gündeme geldiğini yazıyor: Irkçılık ve cinsiyet ayrımcılığı.
Kadınların ayaklanmıştı
Tartışmalar sürerken, ülkenin önde gelen feminist aktivist ve yazarlarından Robin Morgan, tüm kadınları Clinton'u desteklemeye çağıran bir makale yayınladı.
Ocak 1970'te Morgan'da araların bulunduğu bir grup kadın, artan biçimde üretilen kadınlara yönelik ayrımcı içeriğine karşı durarak o sırada New York'un önemli Yeni Sol, sivil haklar savunucusu ve statüko karşıtı dergilerinden olan Rat'ı ele geçirmiş ve feminist bir yayına çevirmişti.
Kadınlar, solun kadınların sömürüsüne duyarsız, erkek egemen, beyaz egemen bir hareket olamayacağını söylüyordu.
Morgan'ın dergide yayınlanan ve bundan böyle kadınları yok sayan, aşağılayan, ayrımcılığı üreten her şeye –soldan gelse bile- karşı çıkacakları söyleyen "Bütün bunlara elveda" (Goodbye to all that) başlıklı makalesi hareketin manifestosu haline geldi.
Ayrımcılığa karşı
Geçtiğimiz günlerde Morgan, 38 yıl sonra "Bütün bunlara elveda-2" başlıklı bir makale daha yazdı.
2 Şubat'ta Kadın Medya Merkezi'nin İnternet sitesinde yayınlanan yazıda Morgan, seçim kampanyası başladığından beri medyada, sokakta, politikacıların, siyasetçilerin, gazetecilerin Hillary Clinton'a yönelik ayrımcı tutumunu, dilini ortaya koyuyor.
Çifte standarda, Clinton üzerinden sergilenen "sosyapatça kadın-nefreti"ne, medyadaki misojen tavra, tüm siyahların erkek, tüm kadınların da beyaz olduğunu sanmaya, yaş ayrımcılığına "güle güle" diyen Morgan şöyle devam ediyor:
"Ben Hillary Rodham'ı destekliyorum çünkü o her iki partideki adayların en nitelikli olanı. Onu destekliyorum çünkü önerdiği ilerici siyaset, seçim sırasında gelecek inanılmaz sağcı saldırıya karşı durabilme yeteneği kadar güçlü. Onu destekliyorum çünkü bizi Irak'tan nasıl çıkaracağını biliyor. Onu destekliyorum çünkü tazeleyici bir şekilde düşünceli ve son sekiz yıldır varolan şapşal 'birlikçi'nin dışlayıcı politikalarından içim kan ağlıyor. Onunla her noktada hemfikir olmama gerek yok. Obama'yla yüzde 97'si aynı olan sözlerine katılıyorum –ayrıca Obama'dan daha solda duran sağlık politikası gibi kalan yüzde 3'lük kısmı da destekliyorum. Onu destekliyorum çünkü daha şimdiden varolan first-lady kalıbını yıkıp iyi bir senatör olarak tarihe geçti ve sadece ABD'nin ilk kadın başkanı olarak değil, mükemmel bir ABD başkanı olarak tarih yazmaya devam edecek.
Ve kadın meselesine gelirsek....
Ben oyumu Hillary'e, o kadın olduğu için değil, ben kadın olduğum için vereceğim." (EÜ)