Bir masada örgü örülüyor, bir masada hangi tür eylemler yapılacağı konuşuluyor, diğerinde medyanın ilgisini nasıl çekeriz tartışması yürüyor. İçeride oturmaktan sıkılanlarsa dışarıda halay çekiyor.
Hey Tekstil'in üç aylık maaşlarını ve kıdem tazminatını ödemeden işten çıkardığı çoğu kadın 420 işçi, bir aydır fabrikanın karşısında direniyor.
İşçilerin hiçbiri sendikalı değil ama "kapıya konunca, birbirimize kenetlendik" diyip hemen kendi aralarında direniş kararı aldılar.
Seslerini duyurmak için Valiliğe, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) il binasına, işverenin evinin önüne hatta en son Meclis'e bile gittiler. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) destek aldılar ama AKP vekilleri ile görüşemediler.
HM, Mango, Bershka gibi dünyaca ünlü markalara üretim yapan ve dört şehirde fabrikası olan Hey Tekstil'in sahibi Süreyya ve Aynur Bektaş. Kadın istihdamını desteledikleri için devlet bedava yer tahsis etti; işçilerin sigorta primi ödendi, vergi muafiyeti sağlandı.
Hatta, Aynur Bektaş'a istihdam yarattığı için 2010 Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Üstün Hizmet Ödülü verildi.
Dün Bektaş, işçilerle ancak avukatları olmadan görüşebileceğini söyledi; işçiler kabul etmedi.
"Bektaş'la fotoğrafımızı çektiler"
12 yıllık işçi Necla Doğan, Aynur Bektaş'ı iki kez görmüş.
"Bir kere başım örtülü şekilde idari kata çıktığım için beni azarladı. İkincisinde de fabrikaya gazeteciler gelmişti; kadınları nasıl istihdam ettiğini anlatıyordu. Birlikte fotoğraframızı çektiler."
Eşi Süreyya Bektaş'ı ise "idare edin arkadaşlar" sözleriyle hatırlıyor.
"2008'den beri maaşlarımız bölük pörçük yatıyor. Cuma günleri biz ne zaman 'açız diyip, işi durdursak', Bektaş gelir; 'Arkadaşlar dayanın bir dahaki cumaya yatacak. Kredi çekin, başka bakkala borç yazdırın. Kiracılara adımı verin, idare etsinler' diyordu."
"Oysa daha burası atölye iken, gece gündüz demeden çalıştık, o servetine servet kattı. Biz açıkta kaldık. Öyle koşullar vardı ki; tuvalette fazla kaldığımızda, güvenlik görevlisine kapıları tekmeletirlerdi. Mesailerde sabahlayınca tuvaletlerde duş alırdık."
"Onlar büyüdü, biz küçüldük"
İşçilerin çoğu Hey Tekstil henüz küçük bir atölye iken işe başlamış.
50 yaşındaki Nazmiye Erdoğan, "Gözümü burada açtım, 15 yıl çalıştım. O zamanlar, sabahlara kadar mesai yapardık; eve geldiğimde çatalı ağzıma götüremez yanağıma sıçratırdım" diyor.
"Bu yaştan sonra iş bulmam zor" diyen Erdoğan'ın, tek umudu emeğinin karşılığı tazminatını alabilmek.
"Patronlar bizle beraber büyüdü, biz küçüldük. Paydosta ışık kapanırdı. Soğukta havalandırma açmazlardı. Son üç yıldır çok ızdırap çektik. Dişimizi sıktık, ne yapalım; içeride kalan maaşlarımız, tazminatlarımız var."
Gece çalışıp, gündüz eylemdeler
Hepsinin paraya ihtiyacı var; o yüzden bir kısmı gece taşeron olarak çalışıp sabah eylem alanına geliyor. Ama yaşı ilerleyen kadınlar, "gücümüz ikisine birden yetmiyor" diyor.
15 yıl boyunca aynı fabrikada çalışmalarına rağmen birbirinin ismini bilmeyenler varmış; çünkü sürekli çalıştıkları bölümler değiştirilmiş; bunu da "Bir araya gelmemizi, isyan etmemizi engellemek için yaptılar" diye açıklıyorlar.
"Bektaş'ı öven medya, şimdi nerede"
Medyaya sesleniyorlar, "Başarılı iş kadını, kadın istihdamını destekliyor diye Aynur Bektaş ile ilgili bir sürü röportaj, haber yaptınız. Şimdi gelin bizim durumuzu da haber yapın."
Hatta onlarla ilgilenmeyen medyaya seslerini duyurmak için Doğan Medya Center ve Star binasına da gittiler. Bir televizyon kanalı ise röportajlarını yaptı ama akşama arayıp yayınlayamayacaklarını söyledi.
AKP'ye oy verseler de öfkeliler
İçlerinde yarısı AKP'ye oy vermiş; "Tüm siyasi görüşlere eşit mesafede duruyoruz ama AKP'ye öfkeliyiz; çünkü sorunu çözecek olan onlar."
Şu an Hey Tekstil'de üretim taşeron işçilerle devam ediyor. Direnişteki işçiler yol parası dahi bulamazken, tazminat davası için 500 TL ödemek zorunda ama direnişlerine hukuki ve sokak mücadelesiyle devam etmekte kararlılar.
Her an ünlü bir mağazanın önünde yüzlerce Hey Tekstil işçisi ile karşılaşabilirsiniz. (NV)