Şiirlere, şarkılara efsanelere konu olan Diyarbakır'ın eski mekanlarından Hevsel Bahçeleri, kentin aynı zamanda sebze depolarıdır. Eski zamanlardaki Diyarbekir kırıklarının alem mekanı da olan Hevsel Bahçeleri'ne gitmek, her babayiğidin harcı değildi. Yılanı vardı, çıyanı vardı, belalı delikanlısı vardı... Ongözlü köprüden, üniversite sırtlarına doğru uzanan Hevsel'i ancak yaşayanlar bilir. Yüzlerce dönümlük araziyi, şimdiye kadar Diyarbakırlılar ve kentte yaşayanlar bilirdi; 10 gün öncesine kadar.
İki yıl sonra ine silahlar patladı
Hevsel'in milyonlarca kişi tarafından tanınmasına neden olaylar zinciri, 28 Temmuz akşamı saatler gece yarısına doğru ilerlerken başladı. Bir grup PKK/KONGRA-GEL mensubu saldırgan, Hevsel Bahçeleri'nin hemen girişindeki Mardinkapı polis noktasına saldırdı. Mahalle bekçisi Abbas Yoldaş'ın şehit olmasıyla sonuçlanan saldırının ardından zanlıların kaçtığı sanılan Hevsel Bahçeleri ablukaya alındı.
Son alarak Hizbullah örgütünün hücre evine yapılan baskında yoğun silah sesleri duyan Diyarbakırlılar, yine çatışmalara tanıklık ediyordu. Saldırının ertesi günü, civar illerden gelen özel harekat timlerinin katılmasıyla, bölge ablukaya alındı. 5442 sayılı iller idaresi kanunu uyarınca özel güvenlikli bölge ilan edilen Mardinkapı, giriş çıkışlara da kapatıldı.
Ve çatışmalar
Diyarbakırlıların yıllardır marullarını yediği, domateslerinden yemek yaptığı Hevsel Bahçeleri savaş alanını andırıyordu. Bölgede yaşayan vatandaşlar da, olanları kaygılı gözlerle izliyordu. Yoksa Diyarbakır yine eskiye mi dönüyordu?
Ama eskiye dönüş yoktu. Sadece kentin bir bölgesi savaşıyor, diğer yerlerde hayat devam ediyordu. Ofis semti cıvıl cıvıl, sıcaktan kaçanların kendini attığı Dicle kenarındaki parklarda, hemen yanıbaşlarında süren çatışmaların sesleri bile umursanmıyordu. Çatışmaların en şiddetlisi geçen Pazar yaşandı.
Helikopterlerin de katıldığı çatışma, Filistin'dekilere benzer görüntülere sahne oldu.
Operasyon süresince, Hevsel Bahçeleri'nin hemen yanında bulunan Hatunkastalı sokakta yaşayanlar evlerine ve tarlalarına kontrollü olarak gidip gelebiliyordu. Operasyonun ilk günlerinde 2 örgüt mensubu ve örgüte yardım ve yataklık yapan 3 kişi sağ yakalandı.
Sinirler geriliyor
Operasyon uzadıkça sinirler de geriliyordu. İlk günden bu yana operasyonu bizzat yöneten Emniyet Müdür Orhan Okur, kentin yöneticileriyle karşı karşıya geldi.
Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun da bulunduğu bir heyet, operasyonun yapıldığı bölgedeki insanları ziyaret etmek istedi. Ama bu girişim, Okur'un sert tepkisine neden oldu. Heyeti Mardinkapı'da durduran Okur ile heyet arasında şu diyaloglar geçti:
Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu: Bu operasyon vatandaşın evden çıkmasına izin verilmemesini haklı göstermez.
Emniyet Müdürü Orhan Okur: Burada yasal olarak yürütülen bir operasyon var. Arama kararı var. Güvenlik çemberinin içine giremezsiniz. Elimizde bu konuda valilik kararı var. Bu vatandaşlarımızın hiçbiri sizin söylediğiniz gibi tecrit altında değil. Evlerine girip çıkıyorlar. Bu vatandaşlarımızın hepsi bahçelerine belli saatlerde polis kontrolünde inmek suretiyle işlerini görüyor, ürünlerini topluyor, hayvanlarını otlatıyor."
Baro Başkanı: Peki bunları görmemizde ne engel var?
Emniyet Müdürü: Sizin şu an oraya gitmeniz güvenli değil. Orada teröristler var ve polislere ateş ediyorlar. Siz orada ölürseniz bunun sorumlusu kim olur?
Baro Başkanı: Siz de güvenliğimizi sağlayın.
Emniyet Müdürü: Ben nasıl sağlayayım sizin güvenliğinizi! Bu kentin ortasına terörist gelmiş. Bu kentin ortasında teröristler var.
Baro Başkanı: Bağırmadan konuşun.
Emniyet Müdürü: Bu terör örgütü mensupları Diyarbakır'ın göbeğine gelmiş ve saldırıyor. Siz burda bizi meşgul ederek görevimize engel oluyorsunuz. Şu hareketlerinizle bizi psikolojik olarak etkiliyorsunuz. Biz burada görev yaparken, bu davranışınız polisi baskı altına almaktır.
Devlet olarak vatandaşımızın her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Vatandaştan bir tek şikayet yoktur. Hepsinin görüntüsü vardır. Vatandaşın bir zararı varsa devlet kuruşuna kadar ödeyecektir. Burada bir tek insan hakkı ihlali yoktur. Terörle mücadele vardır.
Baro Başkanı: Bu hareketiniz bile insan hakkı ihlalidir.
Emniyet Müdürü: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı vardır. AİHM diyor ki, "Terörle mücadele sırasında uygun karşılanmayan davranışlar terörle mücadele sayılır. İnsan hakkı ihlali sayılmaz. Bizim burada yaptığımız terörle mücadeledir. Bize destek olmanız lazım. Bize destek olacağınıza buraya gelerek kafa karıştırmaya çalışıyorsunuz. Lütfen buradan ayrılın. Burayı terk edin.
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir: Biz buraya inceleme yapmaya geldik. Dün valiyle görüştük biz 8 kişiyiz. Buraya geleceğimizi bildirdik.
Emniyet Müdürü: Siz bu olaya çatışma diyorsunuz. Bu olay polis ve devlete saldırıdır. Bazı kişiler diyor ki, çatışma olmuştur. Burada çatışma olmadı. Devlete polise saldırıldı. Bazı insanlar buradaki olayı çarpıtıyorlar.
Ve uzayıp giden tartışmalar...
Ve son
Operasyonunu 9'uncu gününde yerleri tespit edilen 2 kişi, "teslim ol" çağrılarına ateşle karşılık verince, bir kez daha silahlar konuştu. Yaklaşık 15 dakika süren çatışmada 2 örgüt üyesi öldürüldü. 2 kişinin öldürülmesiyle ilk günkü yoğunluğunu kaybeden operasyonda, bu kez arazi aramasına sıra geldi.
Silahlar
Özel timlerin büyük bölümü çekildikten sonra, kalanları da arazide arama yaptı. Aramalarda, 2 Kalaşnikof tüfek, 1 roketatar ve mühimmat bulundu. Emniyet Müdürü Okur, silahlarla birlikte basının karşısına çıkarak, operasyonun uzun sürmesinin gerekçelerini anlattı:
"Bütün amacımız teröristleri canlı yakalamaktı. İnsan haklarına ve yaşam hakkına sonuna kadar saygılıyız. Bu sebeple operasyonu sabırla, temkinli bir şekilde yürüttük. Her gün megafonla teslim olmaları için çağrı yaptık. Son gün ateşle karşılık verdiler" dedi.
Okur'un bu açıklamasından kısa sure sonra bahçelerden bir haber daha geldi. Yeni bir sığınak bulunmuştu. Okur hemen sığınağın bulunduğu yere koştu. Sazlıkların arasında yapılan sığınakta ise, 2 Kalaşnkiof tüfek, 5 el bombası ve mühimmatlar, diş macunu ve fırçası, su gibi günlük ihtiyaç malzemeleri bulundu .
Hayat devam ediyor
Operasyon süresince girişlere kapalı tutulan Hatun Kastalı Sokak'ta silah seslerinin susmasıyla, hayat normale döndü. Önce valilik, ardından da, belediye gıda yardımı dağıttı. Son yılların en büyük operasyonu 10'uncu gününde sona erdi. Hevsel Bahçeleri yine sessizliğe büründü. Gazi Köşkü'nden, 10 gün sonra yeniden yükselen Hevsel'li türkülerdi sessizliği bozan.
Ama Hevsel artık eski Hevsel değil.(MB/YS)