Feminist araştırmacı Leyla Pervizat'ın bu tespitini Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Proje Koordinatörü Meltem Ağduk tamamlıyor:
"Namus cinayeti bütün dünyada farklı şekilde de olsa gerçekleştiriliyor. Belli bir bölgeye, belli bir gruba mal etmek meseleyi ötekileştirmektir, 'biz değil onlar yapıyor' demektir. Topyekün mücadele şart."
Türkiye'de Namus/Töre cinayetleri olarak adlandırılan kadın katli tartışması Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün "O ırkçı Benim" başlıklı yazısıyla yeniden gündeme geldi.
Özkök, bir süre önce "Namus/töre" cinayetleriyle ilgili "Asıl Kürt Sorunu bu" başlıklı yazısında sorunun esasen Kürtlerin sorunu olduğunu yazınca da tartışma çıkmış ve bu yaklaşım "ırkçı" bulunmuştu.
Yazar, bugün ise, "Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) bütün örgütlerine "töre cinayetleri" konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapma talimatı verdiği" haberinin yaklaşımını doğruladığını söylüyor ve Münih Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Aydın Fındıkçı'nın araştırmasını kaynak gösteriyor.
"Töre cinayeti, esas itibarıyla Kürtlerin sorunudur."
Ağduk: Genelleme yapmak doğru değil
Ağduk, "Namus cinayetleri bütün dünyada gerçekleşiyor," diyor ve Türkiye'de işlenen "namus cinayetleri"nin Müslüman Arap ülkeleriyle benzerlik taşıdığını hatırlatıyor.
Bu konuda hem gerekçelendirme ve adlandırma hem de sayısal olarak verilere ulaşmak o kadar kolay değil.
"Namus cinayetlerini saymak mümkün değil. Çünkü genel olarak aile içinde gizleniyor, üstünde konuşulmuyor ya da ölümden sonrası hatırlanmak istenmiyor."
Etnik köken bağlantılı yorumlarla ilgili olarak Ağduk Kasım 2005'te sonuçları açıklanan "Türkiye'de Namus cinayetlerinin dinamikleri ve müdahale olasılıkları" araştırmasını kaynak gösteriyor.
"'Töre cinayetleri'nin güney doğu veya doğuya ait bir gerçek olduğu ya da Kürt kökenli vatandaşlarla ilintilendirildiğini görüyoruz. Ancak bu şekilde genelleme yapmak doğru değil."
"Karadeniz'de de var ama gözümüz doğuyu görüyor"
Ağduk'un UNFPA araştırması çerçevesinde göç alan İstanbul, Şanlıurfa, Adana ve Batman illerinde yaptıkları görüşmelerden verdiği örnekten hareketle yaptığı değerlendirme çarpıcı.
"Göç alan bölgelerde göç eden kişilerin nereden geldiğine baktığımızda güneydoğu ya da doğulu olduklarını söyleyebiliriz ama bu sorun bir bölge problemi olmaktan çıkmış durumda.
"Gözümüz doğuda olduğu için batıyı cinayet dinamikleri değiştiği için görmezden gelebiliyoruz. İstanbul'a göçen Karadenizli bir görüşmeci 'Bizde de namus cinayeti var ama biz hem 'adamı' hem de kadını öldürürüz' demişti. Karadeniz'de de adet olan bir kültür var ama bir araştırma olmaksızın mesele ile belli bir grup arasında aidiyet kurmak doğru değil."
Ağduk, Özkök'ün yazısında referans verdiği Fındıkçı'nın araştırmasını nasıl yaptığına dair bilgi vermemesini eksiklik olarak nitelendiriyor.
"Özkök bu söylemiyle 'Bu Kürtlerin meselesi, onları eğitirsek altından kalkarız" mesajı veriyor, ki bu mesaj meselenin çözümüne yönelik değil."
Ağduk "Bu sorun Türkiye'nin sorunudur ve topyekün mücadele etmek şart" diyor.
Pervizat: Töre değil namus cinayeti
Doktora konusu olan "namus cinayetleri" üzerine 11 yıldır çalışan Pervizat Özkök'ün tespitlerine karşı çıkıyor ve onun kullandığı tanım gereği bile erkek egemen kültürü simgelediğini düşünüyor.
"Her şeyden önce 'töre cinayeti' demek bile ırkçılıktır. Töre cinayeti feodal sistemde iki insanın anlaşmazlığı sonucu işlenmiştir.
"Örneğin töre cinayeti feodal istemde iki kişinin aralarında sahip oldukları öküz yüzünden anlaşmazlığa düşmeleriyle işledikleri bir cinayet için kullanılabilir.Ancak namus cinayetlerinde kadın kadın olduğu için öldürülüyor."
"İhtiras, tutku, şehvet, töre, namus... sonuç değişmiyor, kadın öldürülüyor"
"Töre cinayetleri" Kürtlerin sorunu mudur? Pervizat, önce cinayetlerin adlandırılmasını değerlendiriyor.
"Adı değişse de, gerekçelendirmesi değişse de kadın öldürülüyor. Böyle bir kavram var: Kadını öldürmek! "
"Brezilya'da şehvet adına öldürülüyor. Türkiye'nin Ege'sinde 'namus' adına öldürülüyor. Mesela, Mardin'de aynı caddede işlenen iki ayrı cinayetin faktörleri bile başkalık gösterebiliyor."
Pervizat, "Norveç'te yılda elli kadın öldürülüyor," diyor ve Norveç'in nüfusunun sadece 4 buçuk milyon olduğunu hatırlatarak verdiği rakamın vahametine dikkat çekiyor.
"Özkök'ün yaptığı gibi meseleyi Kürtlere indirgemek çok kolay. Çünkü 'zaten sosyo-ekonomik seviyeleri düşük, eğitimsizler' gibi basit bir açıklamaya dayandırılıyor"
"Ne Mardin işi, ne Kürt işi ne de Türk işi"
Pervizat 2003'de bianet'e yazdığı "Ne Mardin İşi, Ne Kürt İşi, Ne de Türk İşi!" başlıklı yazısında "Brezilya'da olan "namus cinayetleri" ile, Arjantin'de ortaya çıkan "ihtiras cinayetleri", ve Fas'ta işlenen "namus cinayetleri"nin arasında oluş şekillerinde ve çerçevelerinde bazı farklılıklar olsa da sorun sonuçta aklın erkek öznesinin yani erilliğin bir sorunudur" demişti.
Dünyada yılda beş bin kadın 'namus' için öldürülüyor
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 2000 rakamlarına göre, dünyada yılda 5 bin kadın namus bahanesiyle öldürülüyor. Aynı rapora göre, Bangladeş, Brezilya, Ecvador, Mısır, Hindistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Fas, Pakistan, İsveç, Türkiye, Uganda ve Britanya'da "namus cinayeti" işleniyor. (EZÖ)