Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) araştırmacıları Damla Özdemir ile Dr. Zeynep Esra Tanyıldız'ın hazırladığı ''Türkiye'de Bilim Kadını Olmak; Kadınların Bilimsel İşgücüne Katılımı'' başlıklı değerlendirme notu yayımlandı.
Değerlendirme notuna göre, Türkiye'de bilim iş gücünün bir parçası olan kadınlar için "cam tavan etkisi" önemli bir engel. Son on yılda daha alt akademik pozisyonlarda çalışan kadın ve erkek sayılarındaki eşitsizlikte bir düzelme olsa da bu düzelme üst pozisyonlara yansımadı. Kadınlar akademik işgücünde yeni nesillerce de yeterince temsil edilemiyor. Özel sektör, çoğunlukla erkek araştırmacıları tercih ediyor.
Özdemir ve Tanyıldız, değerlendirme notunun sonuç bölümünde, kadınların kariyer seyirlerini yönlendirmek için kurumlarda "koçluk" sistemi kurulmasını önerdi; "Bilimsel aktivitelerin kamu ve üniversitelerden özel sektöre kaymasıyla yeni erkek egemen alanlar oluşması tehlikesine karşı" uyarıda bulundu.
"Kadınların katılımını artırmak, nicel hedeflere ulaşmak için de gerekli"
Özdemir ve Tanyıldız, değerlendirme notunda, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) 16 Mayıs 2008'de gerçekleştirdiği 17. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında 2013 yılına kadar tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısına kadar 150 bine çıkarma hedefi koyduğunu hatırlattı:
"Son beş yıldaki birleşik artışın devam etmesi halinde ulaşılan sayının 40 binin altında kalacağı göz önünde bulundurulursa, kadınların bilimsel işgücüne katılımını artırmak, demokratikleşme ve eşitliğin sağlanması gibi ana nedenlerin yanı sıra, nicel hedeflere ulaşmak için de aciliyet göstermektedir."
Cam tavan etkisi
İş dünyasında hiyerarşik bir yapıda çalışanlardan bir grubun, cinsiyet, etnik köken, din gibi çeşitli ayrımcı faktörler nedeniyle belli bir pozisyonun üstüne terfi edememesi durumu olarak "cam tavan etkisi"nin bilim iş gücünde çalışan kadınlar için önemli bir engel oluşturduğuna da dikkat çeken çalışmadan, satır başları şöyle:
* Son on yılda daha alt akademik pozisyonlarda çalışan kadın ve erkek sayılarındaki eşitsizlikte bir düzelme oldu, fakat bu düzelme üst pozisyonlara yansımadı.
* Üniversitelerde, üst akademik mevkilerde kadın ve erkek yüzdeleri dikkat çekici bir şekilde ıraksıyor. 2010'da öğretim görevlilerinin yüzde 47'si kadın, yüzde 53'ü erkek iken, profesör statüsünde çalışanların yüzde 28'i kadın, yüzde 72'si erkekti.
* Kadın akademisyenler için cam tavan, yardımcı doçent ve üstü statülerde çalışmalarının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Bu engel terfi mekanizmalarının doğrudan etkisiyle meydana gelebileceği gibi "öğrenilmiş çaresizlik" denilen, kadınların üst mevkilere yükselemeyeceklerini kabullenmeleri ve bu yönde çaba harcamamalarından da kaynaklanabilir.
* Kadınlar, akademik işgücünde yeni nesillerce de yeterince temsil edilemiyor. 35-44 yaş grubundaki kadın araştırmacıların erkek araştırmacılara oranının 45-54 yaş grubuna kıyasla daha az olması, yeni nesil araştırmacılarda da erkek egemen yapının varlığına işaret ediyor.
Özel sektör erkek araştırmacı tercih ediyor
* Bilimde kadının iş gücüne katılımı probleminin, doğrudan bir yaklaşımla özellikle bilim ve teknoloji alanlarında kadınların eğitim almaya teşvik edilmesiyle çözülebileceği düşünülse de eşitsizlik daha çok eğitim tamamlandıktan sonra, işgücüne katılım ve kariyerde ilerleme süreçlerinde ortaya çıkıyor.
* Doktora seviyesindeki kadınlar erkeklerle kıyaslanabilir oranlardayken, işgücüne katılım ve yükselme aşamalarında bu denge korunamıyor. Özellikle kazancın yüksek olduğu özel sektörde, kamu ve üniversitelere kıyasla erkek araştırmacı oranı çok daha fazla. Hatta üniversitelerde ve kamu sektöründe kadın araştırmacı sayısındaki artışın, özel sektörde Ar-Ge faaliyetlerinin artış göstermesinden ve erkek araştırmacıların kamu ve özel üniversitelerden özel sektöre yönelmesinden kaynaklandığı düşünülüyor.
Sonuç bölümünden
* Kadınların bilimsel alanlara katılımının artışı, bilimsel işgücü kapasitesinin de artan bir hızla büyümesini sağlar. Bunun için öncelikli olarak cam tavanın caydırıcı etkisi azalmalı.
* Üst pozisyonlardaki kadın oranının artışı, yeni yetişecek kadın araştırmacıların artışında da etkili olur.
Bu aşamada, kadınların kariyer seyirlerini yönlendirmek açısından kurumlarda "koçluk" sisteminin kurulması faydalı olur.
* Bilimsel aktivitelerin kamu ve üniversitelerden özel sektöre kaymasıyla yeni erkek egemen alanlar oluşması tehlikesi göz önünde bulundurulup sektörler arası dengenin de söz konusu olduğu bir eşitlik hedeflenmelidir. (BB)