Yaklaşık her yıl 10 dil, her ay bir dil unutuluyor.
Bir dilin yaşayabilmesi için en az 100 bin kişinin o dili konuşması gerekiyor.
Hıfzı Topuz yazısında şu noktalara dikkat çekiyor:
"Bugün konuşulan 6 bin dilin yarısını , ancak ellişer bin kişi konuştuğu için o dillerin varoluşu tehlikede. Bu dillerle birlikte ait oldukları toplumsal kimlikler ve kültürler de yok olma riskiyle karşı karşıya."
Topuz, Sömürgeciliğin de dillerin yok olmasında önemli bir etken olduğunu vurguluyor:
"Egemen toplumlar, genellikle azınlıkların dillerini yok ediyorlar. Brezilya'da sömürgecilerin ayak bastığı 1530 yılından beri 540 dil yok oldu. Son 300 yıl içinde Avrupa'da yok olan dillerin sayısı da 10'u geçiyor."
Bazı dillerin unutulurken bazılarının da evrensellik ya da bölgesellik kazanarak güçlendiğini belirten Topuz, Evrensellik kazanan dillerin başında İngilizce nin geldiğini kaydediyor ve dünyada en çok konuşulan dilleri şöyle sıralıyor:
Çince (1.2 milyar kişi), İngilizce (478 milyon kişi), Hintçe (437 milyon kişi), İspanyolca kişi, Rusça (320 milyon kişi), Arapça (225 milyon kişi), Portekizce (200) milyon kişi), Japonca (130 milyon kişi) ve Fransızca (125 milyon ).
Yüzyılın sonuna 300 dil kalacak
Topuz, dillerin unutulmaya yüz tutmasına ilişkin şu bilgileri veriyor;
"Dil araştırmacıları yirmi birinci yüzyılın sonuna kadar, bugün konuşulan dillerin yüzde 95'inin yok olacağını belirtiyorlar. Yani 6000 dilden yalnız 300'ü bu yüzyılın sonuna kalacak.
"Ya bugün bizde çeşitli etnik toplulukların konuştukları diller: Milyonlarca insanın konuştuğu Kürtçe ve Zazaca yok olmaz, ama Tatarca , Gürcüce, Dağıstanca , Abhazca , Çeçence , Kabardayca , Çerkezce (Adizece), Lazca, Çingenece, Ladino gibi dilleri bizde konuşulan kalacak mı?"
Egemen dil İngilizce
Hıfzı Topuz Sorbonne Üniversitesi Sosyal Dilcilik profesörü Jean-Luis Calvet 'in incelemelerini şöyle aktarıyor:
"Calvet'e göre dilllerde şöyle bir hiyerarşi var: En üstte İngilizce yer alırken, onun altında Çince, İspanyolca, Fransızca, Portekizce gibi 15 dil yer alıyor. Onların altında ise sayısı 5000'i bulan çevre dilleri.
Calvet, dilleri yaşatmak için dil politikalarının uygulandığını ancak bugünkü koşullarda dilleri kurtarmanın ve yaşatmanın zor olduğunu belirtiyor."
Diller birbirine karışıyor
Topuz, bugün dillerin özgünlüğünü korumasının medya ortamında zor olduğunu şu cümlelerle anlatıyor:
"Her şeyden önce televizyon dilleri çok etkiliyor. Yabancı sözcüklerin yayılmasını kolaylaştırıyor. Sinema, basın ve çeşitli sanat gösterileri dilde yozlaşmalara yol açıyor. Internet de bütün dünyaya yeni deyimler ve sözcükler getiriyor ve diller gittikçe karma biçimler alıyor.
Başka ülkelere göç eden aileler, işçiler ve çalışanlar da gittikleri ülkede kullanılan sözcükleri ve deyimleri kendi dillerine ekliyor ve konuştukları ana dil bir takım değişikliklere uğruyor.
Örneğin, Fransa'da yaşayan Türk ailelerin dillerindeki Fransızca sözcüklerin sayısı gittikçe artıyor. Onlar Pazar yerine marche, tatil yerine vacances, çalışma kartı yerine carte de travail , taşıt yerine transport , sosyal sigortalar yerine securite sociale diyorlar. Cezayirli, Tunuslu, Portekizli işçilerin konuştukları dillere de aynı biçimde sözcükler girmiş."(YV/NU)