Türkiye’de geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen genel seçim sonuçları Polonya medyasında da geniş yer buldu. AKP’nin seçim başarısının Türkiye’yi otoriterizm yolunda bir adım daha öteye taşıdığı vurgusunun öne çıktığı Polonya gazetelerinde “Her şeye muktedir I. Recep”, “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ındır” ise haber başlıklarından bazıları.
Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi, ortanın solundaki yayın çizgisiyle dikkat çeken Gazeta Wyborcza “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait” başlığıyla yer verdiği haberde, seçim sonuçları neticesinde Erdoğan’ın iktidarını bölüşmesine gerek kalmadığı görüşüne yer veriliyor.
Cumhurbaşkanı’nın erken seçim kararı alırken MHP’nin oylarına göz diktiği, bu uğurda barış sürecini baltaladığı ifade edilen Robert Stefanicki imzalı haberde Erdoğan’ın hedefine ulaştığı belirtiliyor.
“Terörizmle seçmenin üzerine korku salındı”
Seçime adil bir ortamda gidilmediği, kamu yayın kurumlarının AKP’nin yayın organı haline gelirken diğer partilere adeta hiç yer verilmediği, seçimlerden dört gün önce ise Cumhurbaşkanı’na muhalif Koza-İpek grubunun yayın organlarına el konulduğu ifade edilen haberde, Erdoğan’ın 13 yıllık iktidarı boyunca orduyu pasifize ettiği, yargıda kadrolaşmaya gittiği, demokrasiyi kendi amaçlarını gerçekleştirmede bir araç olarak kullanmaya başladığı, kendisini eleştirenlere tahammülünün gittikçe azaldığı, karikatüristlere bile dava açtığı, sokakta kendisini protesto edenlerin göz yaşartıcı gaza boğulmaları emri verdiği ifadelerine de yer veriliyor.
Böylesi bir atmosferde seçimde oyların çalınacağı korkusuyla oluşturulan toplumsal izleme heyetlerininse hükümet medyası tarafından “kılık değiştirmiş teröristler” olarak lanse edildiğine de dikkat çekilen haberde, “terörizmle insanların üzerine korku salmanın” AKP’nin seçim kampanyasının özünü oluşturduğu belirtiliyor.
Davutloğlu’nun başında bulunduğu AKP’nin tek başına iktidar olma şansını elde etmiş olmasına rağmen kartları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dağıtacağı ileri sürülen haber “Gittikçe otoriterleşen Türkiye’nin Avrupa tarafından uygulanması muhtemel yaptırımlar konusunda korkmasına gerek yok. 2 milyon Suriyeli göçmene ev sahipliği yapan Türkiye ile Alman politikacılar başta olmak üzere, Avrupalı politikacılar seçimlerden önce Ankara ile cilveleşmeye başlamışlardı bile” satırlarıyla sona eriyor.
“AKP, Kürt sorununda ateşe benzin döktü”
Aynı gazetede yer alan Michal Kokot imzalı “Tüm gözler Erdoğan’a çevrili” haberde ise Başbakan ve AKP’nin liderinin Davutoğlu olmasına rağmen iplerin Erdoğan’ın elinde olduğuna kimsenin şüphe etmediğine yer veriyor.
Seçim sonucunun, halkın Erdoğan ve Davutoğlu’nu Türkiye’de güvenliğin garantörleri olarak gördüğü şeklinde yorumlandığı haberde, Kürt sorununda ateşe yine bu hükümetin benzin döktüğüne, Türkiye sınırında İŞİD’i yine bu hükümetin besleyip yetiştirdiğine vurgu yapılıyor.
“Toplumsal kutuplaşma daha da derinleşecek”
Sağ tandanslı yayın organı Gazeta Polska Codzienna ise seçim sonuçlarını “Her şeye gücü yeten 1. Recep” başlığıyla haberleştirdi.
“İslami kanadın zaferi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoriter yönetiminin devamına sebep olacak, hali hazırda toplumda mevcut olan kutuplaşmayı daha da derinleştirecek” denilen Sabina Treffler imzalı haberde AKP’nin sayıca üstünlüğünün Erdoğan’a Türkiye üzerinde mutlak iktidar anlamına geldiği ifade ediliyor.
Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün çiğnenmekte olduğu, seçim kampanyası sürecinde diğer partilerin programlarını eşit temsil imkanı bulamadıkları, Erdoğan’ın 1000 odalı sarayı ise haberde yer verilen diğer satırlar.
“Kürtler kendi parlamentolarını ilan edebilir”
Bir diğer gazete Rzeczpospolita ise “Cumhurbaşkanı kazandı ancak doğuda halen öldürüyorlar” başlığıyla gördü seçimleri.
Seçim sonuçlarını HDP Genel Merkezi’nde izleyen gazeteci Witold Repertowicz “Kanlı seçim kampanyası ve seçimin sonucuyla hayal kırıklığına uğrayan Kürtler kendi parlamentolarını ilan edebilir” şeklinde başladığı haberini seçim akşamı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı “Suruç ve Ankara’da yitirdiğimiz arkadaşlarımıza borcumuz var, demokrasi savaşımızdan bir adım bile geri gitmeyeceğiz” açıklamasının HDP tabanında herkesçe paylaşılmadığını ileri sürüyor.
Repertowicz, seçim akşamı Batman ve Yüksekova başta olmak üzere Türkiye’nin doğusundaki çeşitli illerde sokak çatışmalarının sürdüğü saatlerde Ankara’da kimi HDP seçmenleriyle yaptığı görüşmeleri ise şöyle aktarıyor:
“Kimileri Ankara’da artık bir şey yapmanın mümkün olmadığına, Kürdistan’da faaliyet yürütülmesi gerektiğine inanıyor. Görüştüğüm HDP’li aktivistlerden biri Kürtlerin daha fazla tahammülünün kalmadığını, Diyarbakır’da kendi parlamentolarını ilan edeceklerini belirtiyor.”
Erdoğan’ın çatışmaları körükleme stratejisi
Ekonomi ve hukuk ağırlıklı yayın yapan Dziennik Gazeta Prawna ise seçimleri “Erdoğan’ın seçim zaferi tüm Türkiye’nin zaferi anlamına gelmiyor” başlığıyla veriyor.
Bartlomiej Niedzinski imzalı haberde Erdoğan’ın çatışmaların körüklenmesi stratejisinin seçimlerde kendisine beklenmeyen başarı getirdiği, Cumhurbaşkanı’nın pozisyonunu güçlendirmek için bu stratejiyi kararlı bir şekilde sürdüreceğinin de altı çiziliyor.
AKP’nin zaferinin Türkiye’yi otoritarizm yolunda bir adım daha öteye taşıdığı belirtilen haberde, Türkiye’de resmi olarak başbakanın daha geniş yetkileri olduğunu, ancak fiiliyatta tam tersi durumun hüküm sürdüğüne yer veriliyor.
Cumhurbaşkanı’nın ülkesinin çıkarından ziyade kendi hırslarını tatmin etme düşüncesinde olduğu ileri sürülen haberde buna kanıt olarak ise Erdoğan’ın 7 Haziran sonrası başkanlık sistemine veda anlamına gelecek koalisyon hükümeti kurulmasına izin vermeyip, bunun yerine açılım sürecini askıya alarak toplumsal çatışmaları körüklediği ve erken seçimlerde istediği oy oranını elde ettiği belirtiliyor.
“HDP bürolarına saldırı açıkça teşvik edildi”
Seçim kampanyasının demokratik standartlardan uzak geçtiğine, kimi kamu görevlilerinin HDP ile PKK arasında bağ olduğu açıklamalarıyla açık bir şekilde HDP bürolarına saldırıyı teşvik ettiğine, hükümete muhalif medyaya baskı uygulandığına, seçimlerden hemen önce Koza-İpek Medya Grubu’na el konulduğuna dikkat çekilen haberde yer alan diğer satırlar ise şöyle:
“Endişe verici olan ise Erdoğan toplumu kutuplaştırarak, çatışmaları körükleyerek destek elde etme stratejisinin başarıya ulaşmış olması onun bu stratejiye sık sık başvuracak olmasını gösteriyor.”
2019 yılında cumhurbaşkanlığı, parlamento ve yerel seçimlerin birlikte yapılmasının planlandığı, böylesi bir durumda Erdoğan’ın AKP ve kendi pozisyonunu güçlendirmek için her şeyi yapacağı iddialarına yer verilen haber, Erdoğan’ın -hiç olmazsa- cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümü 2023’e kadar ülkenin başında kalmayı istediği ifadesiyle son buluyor. (EO/EKN)