Somali’de devrik liderin torunu olan ve hayatını Avrupa’da geçiren A.D., İngiltere ve ABD istihbarat ajanlarının isteklerini kabul etmediği için birçok kez tutuklandığını ve baskı gördüğünü anlattı.
Son olarak Türkiye’de tutuklanan, ardından sınırdışı edilmek istenen A.D.’nin maruz kaldığı hukuksuzluklara dair Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru sonuçlandı.
AYM, işkence yasağının ihlal edildiğine hükmetmekle kalmadı, sınırdışı edilmesini de durdurdu.
A.D.’ye ayrıca, 10 bin lira manevi tazminat ödenecek.
1991’den 2019’a
Hollanda vatandaşı olan Somalili A.D. Hollandaca, Arapça, İngilizce, Almanca, Somalice ve az derecede Türkçe biliyor.
Somali'yi 1969-1991 yılları arasında yöneten Siad Barre'nin torunu.
Anayasa Mahkemesi kararında, yaşadıklarına dair şu bilgiler yer aldı:
1991: Ülkede darbe olunca, henüz üç yaşındayken ailesiyle Hollanda’ya sürgün edildi.
2006: 17 yaşındayken İngiltere’ye gitti ve iki yıl boyunca uçak mühendisliği eğitimi aldı.
2008: İngiltere Gizli İstihbarat Servisinin (MI5) kendisine Somali’de ajanlık faaliyetinde bulunmasını teklif ettiğini, bu teklifi reddetmesi nedeniyle İngiltere'den ayrılması yönünde baskı gördüğünü ve bundan sonraki tüm olayların bu teklifi reddetmesiyle bağlantılı olduğunu söyledi.
2011: Evlenmek için Almanya’da bulunduğu sırada İngiltere'ye girişinin yasaklandığına dair yazılı bildirim aldı.
Eşiyle birlikte Mısır’a taşındı. Yaklaşık üç yıl boyunca eşiyle Mısır'da yaşadı ve eşinin hamile olması nedeniyle ülkesi Hollanda’ya dönmeye karar verdi.
Ağustos 2013: Hollanda'ya dönüş biletini aldıktan kısa bir süre sonra tutuklandı ve yedi ay boyunca Kahire’deki Tora Cezaevinde tutuldu. Burada işkenceye maruz kaldığını, ayrıca MI5 tarafından tehdit edildiğini anlattı.
Mart 2014: Mısır İçişleri Bakanlığınca serbest bırakıldığını ifade etti. Serbest bırakıldıktan sonra Hollanda Krallığı Kahire Büyükelçisi ve konsolosluk görevlisi kendisiyle iletişime geçerek Hollanda’ya aynı gün direkt uçuş olmadığını ve Türkiye aktarmalı olarak bilet alabileceklerini söylediğini belirtti. (Sonradan yaptığı araştırma sonucunda, o gün Kahire-Amsterdam arası direkt uçuş olduğunu öğrendi.)
23 Mart 2014: Saat 21.25’te Kahire-İstanbul uçağına bindirildi.
İstanbul Havalimanı transit bölgede Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) gönderilmek üzere Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı (INTERPOL) tarafından arandığı gerekçesiyle gözaltına alındı ve iddiasına göre zorla Türkiye'ye girişi yaptırıldı.
24 Mart 2014: Bakırköy 18. Sulh Ceza Hakimliği, “terörizm suçundan” uluslararası düzeyde Kırmızı Bülten'le arandığı gerekçesiyle ve ABD'ye iade işlemlerinin yürütülmesi için tutuklanmasına karar verildi. ABD de resmi olarak iade başvurusu yaptı.
23 Mayıs 2014: Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “…şüphelinin mensup olduğu ırk, din, sosyal mensubiyet ve siyasi görüşleri nedeniyle kötü muameleye maruz kalabileceği değerlendirilerek” iade talebini reddetti. Kararda, “sanık hakkındaki iddianın siyasi suçu aşar şekilde terör suçuna dönüştüğüne dair iadeyi gerektirir yeterli belge ve delil iade isteyen devlet makamlarınca sunulmuş olmadığı” ifadesi de yer aldı ve A.D. tahliye edildi.
Aynı gün İstanbul Göç İdaresi Müdürlüğü, “hakkında adli işlem yapılmış olması nedeniyle kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturduğu gerekçesiyle” sınırdışı etme ve idari gözetim altına alma kararları aldı.
A.D. idari gözetim altında tutulduğu sırada pasaport işlemleri için çağırıldığı Hollanda Konsolosluğunda ABD istihbarat ajanları ile görüştürüldüğünü ileri sürdü.
8 Haziran 2014: Sınırdışı edilmek üzere uçağa bindirildi. A.D. ülkesinde [Hollanda] yaşamı ve özgürlüğünün tehlikeye düşeceğini belirterek seyahat etmeyi reddetti, uçakta seyahat belgesi ve biniş kartını yırtınca uçaktan indirildi.
Rotterdam’daki avukatı da Hollanda’nın onu ABD’ye iade edebileceğine dair mahkeme kararları sunarak, Hollanda’ya gönderilmemesini istedi.
A.D. de sınırdışı kararına karşı dava açtı, hayatı boyunca ABD'ye hiç gitmediğini, iade edildiği takdirde yaşamı, maddi ve manevi bütünlüğü ile özgürlüğünün tehlikeye düşeceğini belirtti.
21 Ekim 2014: İstanbul 1. İdare Mahkemesi, davayı reddetti. Gerekçelerin hiçbirini incelemeden sadece sınırdışı kararının 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na uygun olduğunu ifade etti.
15 Aralık 2014: A.D. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. Başvurusunda hayatı boyunca ABD’ye hiç gitmediğini, işlemediği suçtan iadesinin istendiğini, Hollanda’ya sınırdışı edilmesi halinde ABD’ye iadesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, bunun gerçekleşmesi halinde de kötü muameleye maruz kalabileceğini ileri sürdü.
3 Nisan 2019: Anayasa Mahkemesi başvuruyla ilgili karar verdi.
AYM’nin gerekçeli kararında, iade ihtimali değerlendirildi ve “Kamu makamlarının sınırdışı etme kararı alırken kişinin kötü muameleye maruz kalabileceğini iddia ettiği ülkeye doğrudan veya dolaylı olarak gönderilme ihtimalini gözetmeleri gerekir” dendi.
A.D.’nin sınırdışı edilmesi halinde maddi veya manevi bütünlük bakımından ciddi bir tehlike ortaya çıkabileceğine hükmeden AYM, sınırdışının iptaline karşı açılan davanın yeniden görülmesi için dosyayı İstanbul 1. İdare Mahkemesine gönderdi.
A.D.’ye, 10 bin lira da manevi tazminat ödenecek ve dava sonuçlanan dek Türkiye’de kalabilecek. (AS)