Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 660. oturmalarında 1980’de kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini sordu.
Eylemde Hayrettin Eren’in kardeşleri İkbal, Faruk ve Cemile Eren söz alarak adalet arayışlarını dile getirdi.
İkbal Eren: Yargılanması gerekenler sadece cuntacılar değildi
Aileden ilk sözü İkbal Eren aldı:
“Biz her hafta sözün bittiği yerdeyiz. Aynı bugünkü gibi 80’lerde de hak aramak imkansızdı. Hak, hukuk askıya alınmıştı.
“37 yıldır abim olmadan nefes alıyorum aldığımız her nefeste sebebimiz abimin ve bütün kayıpların kemiklerini bulmak ve kayıplarını ortaya çıkarmak oldu.
“37 yılda birçok hükümet değişti. Hepsine abimin dosyası ulaştırıldı. İktidara gelmek için 12 Eylül cuntacıların yargılanacağını söylediler sözde bir yargılama yapıp ölmelerini beklediler ve dava düştü. Bu dava AKP’nin kandırmacası olarak tarihe geçti. Yargılanması gerekenler sadece cuntacılar değildi.”
Cemile Eren: Bedenler ölse de fikirler ölmez
Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren, kendileriyle beraber adalet mücadelesi veren tutuklu azetecileri andı:
“1995’ten beri buradayız. İnsan hakları savunucuları kayıp yakınları gazeteciler vardı. Ahmet Şık vardı mesela bizimle beraber dayak yedik. İsminaz arkadaşımız vardı her hafta burada olan…”
Abla Cemile Eren, babasının Hayrettin Eren’i hapse girecek diye yurtdışına göndermek istediğini ve Eren’in tepkisini anlattı:
“Hayrettin ‘Ben gitmem halkım için mücadele ediyorum’ dedi. Dilenci gördüğüm zaman para vermek bahanesiyle yüzüne bakıyordum acaba Hayrettin mi diye. Hayrettin de buradaki hiçbir fotoğrafın öldüğüne inanmıyorum çünkü bedenler ölse de fikirler ölmez”
Hayrettin Eren nasıl kaybedildi?
Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yazıcı’nın okuduğu açıklamada Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hayrettin Eren 21 Kasım 1980 tarihinde Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü.
“Karagümrük Karakolu'na giden ailesi gözaltı kayıt defterinde Hayrettin’in adını gördü. Karakoldakiler, Hayrettin’i Gayrettepe’deki Siyasi Şube'ye gönderdiklerini söyledi.
“Bunun üzerine Gayrettepe’ye giden anne Elmas Eren, Hayrettin’in gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobili Siyasi Şube’nin bahçesinde gördü. Ama oğlunu soran Elmas Eren’e ‘gözaltında böyle biri yok’ cevabı verildi.
“Oysa Hayrettin Eren, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaralar'ın olduğu işkence timine ifade vermeyi reddediyor, sorulan soruları cevaplamıyordu.
“Onunla aynı operasyonda yakalanan 8 kişi mahkemeye çıkarıldıklarında, ‘Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı’ diyerek suç duyurusunda bulundu. ‘Hayrettin Eren'in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm’ diye savcıya ifade verdi. Savcı aileye, ‘Size inanıyorum ama bu davayı açarsam meslek hayatım biter’ dedi.
“Eren Ailesi Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurdu. ‘Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor’ cevabı hiç değişmedi
“Devlet etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Dosya takipsizlik, zaman aşımı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde kapatılmak istendi. Tüm hukuki yollar tükenince dosya 2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.” (TP)