Niye evleneyim?
Nonnisa Dağlı (50), İşportacı: Gündüz 2'de yere boncukları, kolyeleri seriyorum, hava kararınca topluyorum. 10 sene önce kocam ölünce Doğu Türkistan'dan buraya, kız kardeşimin yanına geldim.
Burada bir adamla evlendim ve Konya'ya gittim. Kocam sürekli Almanya'ya gidiyor, para kazanıyorum sana ev yaptıracağım, diyordu. Ben de onun 4 çocuğuna bakıyor, ev işlerini yapıyordum. 3 senenin sonunda Almanya'dan bir kadınla geldi, "bu benim karım" dedi. Ben de boşanıp İstanbul'a geldim. Erkekler için, bekarlık sultanlık derler, aslında kadınlar için sultanlık. Yalnız yaşıyorum, kendi paramı kazanıyorum, derdim yok. Etraftan, "evlen, hasta olursan ne yaparsın" diyorlar, niye evleneyim, aynı şeyler başıma gelsin diye mi?
Hamallık bile yaparım ama...
Mihriban Yılmaz (46), ev kadını: Evde günlerim hep aynı geçiyor, ev işi çocuklar. Sabahları yürüyüşe çıkıyorum, tek eğlencem bu. İlkokul 4'e kadar okudum, tabii ki erkek kardeşlerim okuyabildi. Benim ve kız kardeşimin okumasını istemiyorlardı, şimdi öğretmen oldular, neyse ki kendi kızlarını okutuyorlar. Çalışmayı çok seviyorum. Gönüllü de olsa bir iş yapmak isterim, hamallık bile yaparım ama ev işleri, etraftakiler, nasıl çalışayım.
Doğum hayatımdan 2,5 yıl götürdü
Yardımcı Doçent Dr. Ebru Özgen (31): Akademisyen olduktan sonra doğum yapmak,hayatımdan 2,5 seneyi götürdü. Eşimin bana her konuda yardımcı olmasına karşın doğum süreci hayatımı çok etkiledi. Doğumdan sonra işe alışma süreci çok zor oluyor.
Şu an eşimden ayrı çocuğumla beraber yaşıyorum. Eşler bu durumda ne kadar destek olduklarını söyleseler de çocuğun tüm sorumluluğu benim. Akşam eve gelince kitap okumak yerine çocuğumla ilgileniyorum. Öğretim üyesi olarak maaşlarımız çok az, bakıcı ve kreşler çok pahalı, ama işimi sürdürmek için bu parayı verip, çocuğumu yuvaya yolluyorum. Aslında üniversitenin kreşinden yararlanmamız gerekiyor. Ama sadece Göztepe'de olan kreşe iki yıl önceden başvurmak gerekiyor, çocuğunuzu alacakları da kesin değil.
Boş zaman arttı deniyor
Yardımcı Doçent Dr. Filiz Aydoğan (30): Kadınların günümüzde özgürleştiği ve boş zamanlarının arttığı söyleniyor. Ama sürekli kadına yüklenen ev işleri, modern tasarımlı ev aletleriyle aynı sürelerde yapılıyor. Türkiye'de kadının medyadaki konumu üzerine araştırmalar yeterli değil. Kadınlar bile kadın ve medya ilişkisini merak etmiyor. Akademik çalışmalar kadınların sorunlarını dikkate alır gibi görünseler de kadınlarla beraber olmadan, kadın örgütleriyle ilişki kurmadan bir çalışma yapmak mümkün değil.
Avukatların çaresizliği
Canan Arın (50), Avukat: Hem avukat hem de kadın olmak, eğer kadın olduğunuzun farkındaysanız zor. Ne yazık ki, hukuk sistemimiz kadınların aleyhine ve avukat olarak çoğu zaman çaresiz kaldığımız durumlar oluyor. Mesleki tatmin yaşayamıyorsunuz. Ticaret hukuku avukatı olan kadınların çoğu kendilerinin ve kadınların sorunlarından haberdar değil. Görüşmeler yemek masalarında yapılıyor.
Erkekler öne çıkar
Özlem Çiçek (20), öğrenci: Erkekler çoğu eylemde toplantılarda öne çıkıyorlar. Ama kadınlar kendileri isterse ön plana çıkabilirler. Önce kendimizin bilinçlenmesi önemli. Erkekler 1. ve 2. sınıfta feodal tarzda düşünüyorlar kadınları aşağı görüyorlar, daha sonra bu düşüncelerin değiştiğini düşünüyorum.
Eşitsizlik ve taciz
Ayşe Yeşim Kahveci (34), endüstri mühendisi: Mesleğimde fırsat eşitsizliğiyle ve tacizle karşılaşıyorum. Her konuda kadın olmanın ön plana çıkarılması kadınları aşağılamak için yapılıyor.
Kadın tuvaleti yok
Özlem Odabaş (25), makine mühendisi: Erkekler fabrikalarda, şantiyelerde kadın mühendis istemiyor. Fabrikalarda kadın tuvaleti yok. Mesleğin kendiliğinden gelen, ağır iş olmasından kaynaklanan zorluklarını kırmak çok zor. Kadınların bunun için konularında uzmanlaşması gerekiyor. (ÖG/ÖK/NM)