Günlük güneşlik bir bahar sabahında yürüyüş konvoyuna Gower Street'ten katıldık. Bu, yürüyüşün A kolu idi, B kolu ise Embankment'tan geliyordu. Caddenin her iki yanı arkası polis korumasına alınmış demir bariyerlerle kapatılmıştı. Tek tük polisler Picadilly'ye yaklaştıkça sıklaştı, nerede ise kordon oluşturmaya başladılar.
Gösterinin düzenleyicileri Savaşı Durdurun Koalisyonu (SWC- Stop the War Coalition), Nükleer Silahsızlanma Kampanyası (CND- Campaign for Nuclear Disarmament) ve İngiltere Müslümanlar Birliği (MAB- Muslim Association of Britain) idi.
Yolun her iki yanında, bariyerlerin önünde SWC, MAB ve Sosyalist İşçi Partisi (SWP - Socialist Workers Party) nin hazırladığı tahta çıtalara geçirilmiş binlerce pankart dizilmişti.
Benim adıma değil
Kendi pankartlarını getirmeyen yürüyüşçüler bu pankartları alıyorlardı. SWC "Benim adıma değil" sloganı ile yola çıkmıştı. MAB, "Irak'a saldırma" diyordu. SWP ise "Petrol için savaşa hayır" pankartları ile donatmıştı ortalığı.
Yeşile boyadıkları saçları ile dikkati çeken Yeşiller grubu "Petrol için kan dökmeyin", "Silah değil, güneş" gibi çevreci mesajlar verirken, MAB Müslümanlara ve özellikle Filistinlilere yönelik pankartları ile dikkati çekiyordu.
Ve bireysel mesajlar... İste şurada Hitler ve Bush'un yan yana karikatürünün olduğu bir pankart "İki katil gemi azıya aldı". Ötede bir başkası "Paranoid megalomanyak Irak'la paranoid megalomanyak ABD karşı karşıya... İngiltere mi? Onun bir psikiyatrist görmesi gerekiyor" ve bir başkası: "Anne, şu silahları bir yerlere göm, artık onlara ateş etmeyi içim kaldırmıyor"
Çocuklardan savaşa dur!
Ve çocuklar... savaşın öldürdüğü çocuklar için yürüyen küçük çocuklar... İki küçük siyah çocuk, biri yedi, öteki on yaşında, ikisinin elinde de birer pankart: "Bu kanlı savaşı durdurun".
Çocuklar, yüzlerine, ellerine, karınlarına barış simgesi boyamış çocuklar. Annelerinin kucağında, babalarının omuzlarında çocuklar, pusetlerinde bebekler, hepsi çocuklar ölmesin diye orada idi.
Yol boyunca dizilmiş seyyar satıcıların sattığı borular, düdükler herkesin elinde, ağzında. Ancak kalabalık Picadilly'e ulaşıncaya kadar herhangi bir hareketlilik gözlenmedi. Picadilly'de yürüyüşün B kolu ile birleşip kalabalık artınca tempo da yükselmeye başladı.
Artık sloganlar yükselmeye, sürekli düdük ve boru sesleri duyuluyordu. On yaşında bir çocuk elinde megafonla bağırıyor; " Seni tanıyoruz George Bush, senin baban da katıldı" (George Bush we know you, Daddy was a killer too).. bir kız çocuğu elinde megafon çığlık çığlık: " Saldırma, Irak'a Saldırma" (Don't Attack, Don't Attack Iraq) diye bağırıyor.
Finolara hakaret etmeyin!
Yürüyüşün en çok ilgi çeken figürlerinden biri simsiyah kıvırcık tüyleri ile bir fino köpeği idi, boynunda kocaman bir yafta "Finolara hakaret etmeyin" (Don't insult poodles). Tony Blair'in ABD'nin yanında savaşa gireceğini açıkladığı günden beri Blair'in adı Bush'un köpeği anlamına gelen bu sözcükle anılır oldu. Finonun sahibi de köpeğime hakaret etmeyin diyor.
Hep bir ağızdan sloganlar söyleniyor, düdükler, ıslıklar, boru sesleri, davullar. Sanki insanlar bir bahar şenliğine çıkmışlar, el ele kenetlenmiş, yürüyorlar. Aynı amaç için tek yürek olmuş...
"Savaşı durduramayız belki ama en azından Blair'i alaşağı ederiz" diyor Brian ve ekliyor "Why is Bliar, suçh a liar?" (Blair sözcüğünü bilerek Bliar şeklinde söyleyerek liar sözcüğü ile kafiye yapıyor=Blair niye böyle yalancı?)
Barış yanaklarda
Sheffield'dan gelmiş iki kız arkadaş.. Sabahın altısında yola çıkmışlar on ikide burada olmak için. Kaç yaşındasınız diyorum, 16 diyor biri, 17 diye düzeltiyor öteki. Önemli bir iş yaptıklarını bilincinde olarak büyük görünmek istiyorlar.
Yanaklarına barış simgesi çizmişler. Yüzleri ışıl ışıl. Bu yürüyüşten ne umuyorsunuz diyorum. "Savaşı durduramayız belki, ama burada olmamız gerektiğini biliyoruz, onun için geldik" diyorlar tek bir ağızdan.
İki yaşlı arkadaş. Taa Kent'ten gelmişler. Saatler süren bir yolculuk. Bu yürüyüşün önceki kadar görkemli olmadığını söylüyorlar. İnsanlar savaş nasıl olsa başladı, artık bir şeyi değiştiremeyiz diyerek gelmedi diyorlar esefle. Ama onlar son ana kadar protestolarını sürdüreceklermiş. "Bu bizim insanlık görevimiz" diyorlar.
Guilford'dan Michael çok öfkeli, bağırıyor "Bu bir suç, bu ahlaksızlık, bu bir ayıp. Her gün suçlarına suç ekliyorlar. Artık bu kanlı savaşın sona ermesi gerek"
Filistin çatkılı Cezayirli Sarah
Sarah, bebeği, annesi, ve on yaşındaki kardeşi ile Leicester'dan gelmiş. Onca gürültünün içinde mışıl mışıl uyuyor bebek. Sarah'yla annesi uzun pardösüleri, başörtülerinin üzerinden alınlarına bağladıkları Filistin çatkısı ile Orta Doğulu görüntüsü veriyorlar. Cezayirli imişler.
Neden buradasınız, diyorum "Evde oturup Bush ve Blair'in yalanlarını dinleyeceğime, burada doğruyu söyleyen insanların arasında olurum" diyor güleç yüzü ile.
Yetmiş yaşında bir Komünist partili, yoldaşı ile parti flamasını taşıyorlar. İlk gösterim 1956'da idi diyor. "Süveyş kanalını protesto etmek için Londra sokaklarına dökülmüştük. O gün bugündür hayır demem gerektiğine inandığım her şey için sokaklardayım diyor ve gözleri yaşlı ekliyor: "Bu kadar genç insanların sokaklara dökülmesi çok ümit verici, çok. 13-14 yaşında çocuklar. Bu güzel çocuklar bizim ülkemizin geleceği. Bütün dünya gençleri bir arada, ne güzel."
BU Bush'un savaşı
Yürüyüşe katılanlar arasında Amerikalılar da vardı. 16 yıldır İngiltere'de yaşayan Amerikan vatandaşı Terence gösteriye katılımın bu kadar büyük olmasından çok etkilenmiş. "Amerikalı olmaktan utanç duymuyorum, çünkü bu savaş benim savaşım değil, Bush'un savaşı ve ben onu durdurmak için buradayım" diyor.
Bir başka Amerikalı, Fransa'da yaşayan Bruce Colburn, hafta sonunu geçirmek üzere İngiltere'ye gelmiş ve görmüş ki gösteri var. "Savaşa karşı bir insan olarak görevim burada olmamı gerektiriyor" diyor.
"Türklerle gurur duydum"
Amerikalı olmaktan değil, Amerikanın son on sekiz aydır sürdürdüğü dış politikasından utanç duyuyor. Türk parlamentosunun Amerikalıların topraklarını kullanmasına hayır yanıtı verdiği için çok sevinmiş: "Türklerle gurur duydum" diyor ve esefle ekliyor "Keşke bu tavırlarını sürdürebilselerdi"
Londra'dan Elsbeth de aynı görüşte, Türkiye'yi seviyor, Türklere bir itirazı yok, ama savaşta saldıranın tarafında olmasını kabul edemiyor: "Türkiye utanmalı, bu saldırıya katılan herkes utanmalı" diyor.
Hampshire'dan Roger da Türkiye'nin bu savaşa katılmasının bölge için tehlikeli olduğu görüşünde. "Türkiye Amerikalılara hayır deyince çok memnun olmuştum, işte onurlu bir yanıt diye düşünmüştüm" diyor. "Ama şimdi bölgede farklı sonuçlara yol açabilecek bir adım attılar. İşin içine İran da girerse, Müslümanlar girerse ne olacak?" diye de soruyor.
Ve ünlü isimler
Müslüman'ı, Hıristiyan'ı, inançlısı, inançsızı... Komünisti, sosyalisti, fundamentalisti, radikali, anarşisti, demokratı, liberali.. polis tahminlerine göre 200-300 bin, gösteriyi düzenleyenlere göre ise 750 bin kişi, tek bir yürek olmuş bağırıyorlardı: Bu kanlı savaşı durdurun
Yürüyüşçülerin bu çığlığına Hyde Park'taki dev sahnede konuşan savaş karşıtı ünlü isimler de katıldı.
Milletvekilleri George Galloway, Jeremy Corbyn, Tony Benn, yazarlar Tarık Ali ve Will Self İngiltere'deki Müslüman ve Kürt topluluklarının ve sendikaların temsilcileri hep bir ağızdan haykırdı: "Bu savaş bizim savaşımız değil, Bu kanlı savaşı durdurun" (EG/NM)