Cumartesi Anneleri/İnsanları 401. kez Galatasaray Meydanı'nda toplandı. 18 yıl önce kaybedilen Ender Toğcu'nun akıbetini sordular.
80'lerde kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün abisi Muzaffer Yedigöl "O dönemde kim 1. Şube'de görevliyse buradan sesleniyorum: Abimi nasıl öldürdünüz, nasıl işkence yaptınız değil abimi nereye gömdünüz?" dedi.
Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, geçtiğimiz hafta bir annenin yanına gelerek "Ben ilk defa buraya geliyorum, 'ben de kaybolduğum zaman mı gideceksin oraya?' diyen oğlum gönderdi beni. Bunu duyunca koşa koşa geldim" dediğini anlattı. 12 Eylül'de Çerkez, Kürt, Türk demeden bütün muhalefetin sorgusuzca idam edildiğini söyleyen Eren, "Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın dışarıda değil içeride olmalar, tutuklu yargılanmaları gerekir. Ülkemizde işkence ve kaybedilme devlet politikası olduğu sürece bunlar devam edecek. İçimizde gezen işkenceciler yakalansın, sorgulansın ve halk daha duyarlı hale gelsin" dedi.
1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak "Hukuksuzluğun, adaletsizliğin altında imzası olan, işkencelerden, tecavüzlerden, gözaltında kayıplardan sorumlu olanlar terfi ettiriliyorlar" diyerek bunun son örneğinin ise geçen hafta Hrant Dink'in hukuksuz bir şekilde cezalandırılmasına neden olan hakimin terfi ettirilmesi olduğunu söyledi.
"Önce sağ istedim, şimdi kemiklerine razıyım"
Oturma eyleminde 18 yıl önce kaybedilen Ender Toğcu'nun annesi Soliya Toğcu'nun gönderdiği mektup okundu:
"Değerli Cumartesi Anneleri, Diyarbakır'dan sesleniyorum sizlere. Adım Soliya Toğcu, 82 yaşındayım tam 18 yıldır devletin kaybettiği oğlum Ender Toğcu'yu arıyorum. 18 yıldır sizler gibi her gece başımı yastığa oğlumun adıyla koyuyor her sabah gözümü oğluma seslenerek açıyorum. 18 yıldır gözüm kapıda, kulağım telefonda bir mucizenin gerçekleşmesini bekliyorum.
"Oğlum kaybedildiğinde 25 yaşında sırım gibi bir delikanlıydı. Onu devletten önce sağ istedim. Sonra cenazesine, şimdi de kemiklerine razı oldum. Onu canlı bulamadım, bari bir mezarı olsun istiyorum. Oğlumun mezarına sarılmak, gömüldüğü toprağı koklamak istiyorum. 18 yıldır kocasını bekleyen gelinimin, babasını fotoğraflardan tanıyan torunumun bir mezarları olsun istiyorum.
"Oğlumu ararken çalmadığımız kapı, başvurmadığımız yer kalmadı. Çok baskı gördük. Kardeşini arayan oğullarım tehdit edildi, gözaltına alındı, işkence gördü. Ama biz ailesi olarak Ender'i aramaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Onu kaybedenler hesap verene kadar, hak yerini bulana kadar davamızın peşindeyiz."
Ender Toğcu nasıl kaybedildi?
25 yaşındaki Ender Toğcu evli, yeni doğmuş bir kız çocuğu babasıydı. Diyarbakır'da yaşıyor otel ve kıraathane işletiyordu. 29.11.1994 tarihinde Diyarbakır Merkez Postanesi önünden beyaz bir Toros'a bindirildi. Arabada Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli emniyet mensubu Zafer Aktaş da vardı. Ender Toğcu'dan sonra babası ve ağabeyi Ali de gözaltına alındı.
İşkenceli sorgu sonrasında ağabeyi ve baba serbest bırakıldı. Ali Toğcu sorguda kardeşinin işkencedeki sesini duyduğunu söyledi. Aile, yaptığı araştırma sonrası Ender Toğcu'nun JİTEM Subayı Yüzbaşı Zahit Engin'e teslim edildiğini öğrendi. Toğcu ailesi tüm mercilere başvurdu. Savcılığa suç duyurusunda bulunarak Ender'i gözaltına alan, sorgulayan görevlilerin ve olayın tanıklarının isimlerini verdi. Aile ve tanıklar yoğun tehdit ve baskıya maruz kalınca görüştükleri savcı " Ben de tehdit altındayım, yapabileceğim bir şey yok" diyerek dosyayı kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle kapattı. Ama dava 10.05.2005 tarihinde AİHM'de mahkumiyetle sonuçlandı.
"Yetkililer yargılanmalı"
Ender Toğcu'nun akıbeti sorularak, kaybedilişinden sorumlu olan askeri-sivil tüm yetkililerin yargılanmasının talep edildiği basın açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Başak Can okudu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli emniyet amirlerinden Zafer Aktaş, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Ramazan Sürücü, Diyarbakır Emniyet Müdürü Rıdvan Güler, Başta Binbaşı Zahit Engin olmak üzere JİTEM'in ölüm timlerinde görev yapanlar, yerelden ulusala tüm askeri-sivil yetkililer yargılansın istiyoruz.
"Gerçek ortadayken kovuşturmaya yer yoktur diyerek dosyayı kapatan savcı Mehmet İşbitiren'in yargılanmasını istiyoruz. Kayıp yakınlarının 'Bugün bizim için bayram' diyeceği güne kadar yalnız kayıplarımızın değil faillerinin de peşinde olacağız." (GE/ÇT)