Gazeteci, araştırmacı, belgeselci.
2001 yılında Fas’a taşındıktan sonra göçmen topluluklarla yakın ilişki kurdu. Bu temas, yaşamının yönünü belirledi. İspanya ile Fas arasındaki, her geçen gün daha tehlikeli hale gelen göç rotalarında, insan hayatının hiçe sayıldığı koşulları belgeledi, iz sürdü, yardım çağrılarına karşılık verdi.
Gazetecilik ve araştırma kariyeri boyunca, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa arasındaki ölümcül sınır geçişlerini belgeledi. 2002 yılında Caminando Fronteras (Yürüyen Sınırlar) adlı sivil toplum örgütünü kurdu. Kuruluşun oluşturduğu “ölüm raporları”, Avrupa-Afrika batı sınırı göç rotasını izleyerek Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken hayatını kaybeden göçmenlerin izini sürerek aileleriyle iletişime geçmeyi, kayıpları belgelemeyi ve devletleri sorumlu tutmayı amaçlıyor.
Aynı zamanda İspanya ve Fas hükümetlerinin göç politikaları çerçevesinde işbirliğiyle yürütülen yasa dışı geri itmeleri ve şiddetli sınır müdahalelerini ifşa ediyor.
2017 yılında, Fas yargısı tarafından kaçakçılık ile yasa dışı göçe aracılık etmekle suçlandı. Bu suçlamalar, ömür boyu hapis cezasına neden olabilecek nitelikteydi. Suçlamalar, 2012 yılında yargı denetimi olmaksızın başlatılan ve temel haklarını ihlal eden bir soruşturmanın parçasıydı.
Bu suçlama uluslararası çapta büyük tepki çekti. Çok sayıda insan hakları örgütünün dayanışma çağrısı sonucu dava 2019 yılında düştü, ancak 2021’de Fas’tan sınır dışı edildi. Fas’ta göçmen kadın ve çocuklara destek olurken suikast girişimine maruz kaldı. Ölüm tehdidi aldı. 37 ayrı saldırı, tehdit, takip, telefon dinlemesi ve evine yapılan baskınlar, tek bir yılda, 2020-2021 arasında mâruz kaldığı sistematik baskının boyutlarını gözler önüne serdi. Bu saldırılar, onun ve kızının hayatını tehlikeye attı.
Avrupa Birliği’nin göç politikalarının şeffaflık ve insan hakları temelinde dönüşmesi için çalışan küresel kampanyalara yön verdi. Yürüttüğü çalışmalarla 20’den fazla ödüle layık görüldü.
Hayatını, sınırların görünmeyen şiddetini görünür kılmaya ve göçmenlerin yaşam hakkını savunmaya adadı. Kurduğu dayanışma ağları sayesinde göçmenleri yalnızlık ve görünmezlikten çıkararak, hak öznesi olarak tanınmalarını ve savunulmalarını hedefleyen kolektif bir zemin inşa etti.
(EMK)

