Fotoğraf: Twitter
İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) İstanbul Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evinde, Şehir Hastaneleri ile ilgili “Yalanlar ve Gerçekler” başlıklı sempozyum düzenledi.
Gazete Duvar'dan Sadık Güleç'in haberine göre, sempozyumda şehir hastaneleri, finansman, mimari, özelleştirmedeki yeri ve hasta memnuniyeti açısından değerlendirildi. Dün (9 Kasım) gerçekleşen sempozyumda şehir hastanelerinde çalışan doktorlar “Türkiye’de şehir hastaneleri deneyimleri” başlığı altında gerçekleşen oturumda deneyimlerini aktardılar.
"Hastaneler en fazla iki yüz yataklı olmalı"
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TBB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman şehir hastaneleri deneyiminin ilk olarak 1990’lı yıllarda İngiltere’de başladığını belirtti. Adıyaman, sistemin kamuda büyük zararla yol açması nedeniyle terk edildiğini belirterek Türkiye’de ilk ihalenin 2011 yılında yapıldığını söyledi. Adıyaman, ortalama bin üç yüz yataklı şehir hastaneleri kurulmasının planlandığını belirterek, şunları söyledi; “Dünya artık bu uygulamaları terk etti. En fazla iki yüz yataklı hastanelerin olması gerekir. Sonuç olarak biz başından beri şunu söylüyoruz. İki yüz yataklı en fazla altı yüz yataklı hastaneleri şehrin değişik yerlerine yapın daha rahat daha verimli olur. Bunu kabul ettiremedik.”
Prof. Dr. Saip: Hastaneler bölünüp parçalanıyor"
İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip ise; şehir hastanelerinin kurulduğu şehirlerde büyük hastanelerin kapatıldığını özellikle Ankara’da hastanelerin kapatılmasından sonra aynı uygulamanın İstanbul’da da gerçekleştirilmek istendiğini belirtti: “İstanbul’da Haseki, Şişli Etfal, Taksim ilk yardım gibi hastanelerin bölünmesi parçalanmasının ardında şehir hastanelerinin gerçekleşmesini alt yapısı hazırlanıyor.”
Pala: Yüzde yetmiş dolu yatak garantisi veriliyor
“Şehir Hastaneleri Özelleştirmenin Truva Atı” başlıklı sunumu yapan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Kayıhan Pala, sistemin işleyişini şu sözlerle anlattı: “Binalar yapıldıktan sonra yirmi beş yıl boyunca sağlık bakanlığı buraları kiralıyor. Bu binaları yapmak dışında sağlık bakanlığını bazı hizmetleri de sunmaya başlıyorlar. Temel olarak tıbbi destek hizmetleri ve destek hizmetleri diye ikiye ayrılıyor. Halen hizmet sunan bazı devlet hastaneleri taşınıyor. Örneğin Ankara’da 13 hastanenin kapatılıp tek bir hastanede toplanması hedefleniyor. Şirkete yüzde yetmiş dolu yatak garantisi veriliyor. Türk Tabipler Birliği bunları söylediğinde bakan ‘yok öyle bir şey” demişti. Ancak daha sonra kendisi de kabul etmek zorunda kaldı"
Güneş:İş barışı kayboldu
Hastanenin büyüklüğü nedeni ile hastalara ayırdıkları zamanın azaldığını belirten Mersin Şehir Hastanesinde çalışan Uzman Doktor Ayşe Jini Güneş “O büyük mekan içinde herkes birbirini göremeden sadece kendi alanında bir yalnızlık ve tükenmişlik yaşamaya başladı. İş barışının bu kadar kaybolduğu bir yerde Mersin Tabip Odası olarak ne yapabiliriz diye düşündük. Şiddet arttı diyoruz. Buna ilişkin verilerimiz var. Bu şiddete karşı hastane önünde bir açıklama yapmak istedik. Hastane çalışanlarına yönelik şiddet eylemine ilişkin bir protestoyu hastane kapısı önünde yapmak istediğimizde kolluk kuvvetleri tarafından buranın özel alan olduğu bunu ancak hastane bahçe kapısının dışında yapmamız gerektiği söylendi. Buranın bir kamu alanı olmadığı eylem yaptığımız taktirde müdahale edeceklerini söylediler.”
Konuşmaların ardından basın açıklamasını yapan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç Şehir hastanelerinin açılması ile birlikte daha önce dile getirdikleri birçok iddianın doğrulandığını söyledi.
Kılıç basın açıklmasında özetle şu noktalara dikkat çekti:
"Türkiye’de şehir hastanelerinin ihalelerini alan şirketlere, miktara bağlı hizmetler için hastanelerin yüzde 70 doluluk oranında çalıştırılacağı garanti edilmektedir… Sayıştay raporunda da Sağlık Bakanlığı’nın kanunla verilen yetkisini kullanarak şirketlere borç üstlenim taahhüdünde bulunduğu ortaya çıkmıştır.
"İsraf nedeniyle verimlilikten uzak"
Şehir hastanelerinde karşılaşılan sorunlar israf nedeniyle bu hastanelerin verimlilikten uzak olduğunu, coğrafi olarak makul bir yerde olmamaları yüzünden hasta ve yakınlarının erişim sorunu yaşadıklarını, hasta merkezli hizmet sunumunun söz konusu olmadığını ve hastalara yönelik risk ve zararı en aza indirgeyecek biçimde sağlık hizmeti sunumunun aksayabileceğini açık olarak ortaya koymaktadır.
"Hastane bataklığın üzerine yapıldı"
Kayseri Şehir Hastanesi bataklığın üzerine yapıldı. Elazığ Şehir Hastanesi kültürel Sit alanı ve şehitlik üzerine yapılmıştır, zemin etüdü yapılmamıştır, altyapısı zayıftır ve lağım taşmıştır. Isparta Şehir Hastanesi şehrin hava kirliliği en yoğun olan yerine yapılmıştır. Bilkent Şehir Hastanesi dere yatağına yapılmıştır ve inşaatı sürerken su baskını olmuştur, Bursa Şehir Hastanesi’nin şehir merkezine mesafesi 25 kilometredir.
"Maliyet bedeli aşılıyor"
Erzurum’da bin 200 yataklı tam donanımlı devlet hastanesi 30 milyon TL bedel aşımına karşın 213 milyon TL’ye yaptırılmıştır. Kayseri Şehir Hastanesi’nin yaklaşık üç yıllık kira bedelidir bu tutar. Sağlık Bakanlığı da maliyetin yükseldiğini kameralar kapalıyken TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul etmiştir. (RT)
Bu haber gazete Duvar'dan derlenmiştir.