O kadar yoruluyordum ki, eve geldiğimde bir içki içmeden kendime gelemiyordum, bir cin, bir daha, derken bunların sayısı üçe, dörde çıktı, sonra şişeleri saklamaya başladım kendimden, ama işe yaramadı. Günde bir şişe içki içer oldum. Karım beni terk edeceğini söyledi. Böyle devam edemeyeceğimi biliyordum. İntihar etmeye karar verdim diyor adının açıklanmasını istemeyen bir doktor, Independent gazetesine verdiği mülakatta.
Şükürler olsun, her şey bitti diyerek yatağın kenarına oturup, ölmeyi beklerken, onu kurtaran da yatmak yerine yatağın kenarında oturuyor olması olmuş. Bilincini kaybettiğinde yere düşmüş yalnızca bir kalp krizi geçirmiş ve yaşama geri dönmüş.
Önce de, sonra da yoğun bakım
Öyle öfkeliydim ki, yapabilecek başka bir şey düşünemiyordum. Kendimi öldürmeye karar verdiğimde yoğun bakım ünitesinde çalışıyordum. İşe bakın ki, intihara kalkıştıktan sonra da beni aynı yere geri verdiler. Düşünebiliyor musunuz, siz iş yükünü kaldıramadığınız için intihara kalkışıyorsunuz, onlar sizi yine aynı yere geri gönderiyorlar. Yedinci kattaydı çalıştığım yer. Bu kez de, kendimi oradan aşağı atmaya kalktım.
Ardından onu psikiyatri bölümüne sevk etmişler, bir hafta orada kalmış. 14 meslektaşının hepsi de, işe dönmeye ehil olmadığına karar verip onun işten çıkarılmasını istemişler ama, patronu gönüllü olarak Alkolikler Derneğinin toplantılarına katıldığı için onda umut olduğuna karar vermiş. Şimdi yarım zamanlı çalışıyormuş. Altı aydır da içmiyormuş.
Sid Watkins Southampton Hastanesinde çalışan bir diğer meslektaşı ise, Independent gazetesine demeç veren bu doktor kadar şanslı değildi. Evliydi, sekiz ve dört yaşında iki kızı vardı. Eşi Camille üçüncü çocuklarına hamileydi. Ama onlara hiç zaman ayıramıyordu Çok uzun saatler çalışıyordu. Haftada 80 saat 100 saat çalıştığı oluyordu.
Aylardan Marttı. Öldüğü günden önceki gece nöbetçiydi. Sabah nöbeti bittiğinde Almanyaya gitti. Savunma Bakanlığından özel görevli olarak, bir subayın hasta kızının Edinburgha getirildiği sırada uçakta bakımını sağlamak üzere çağrılmıştı. Döndü, yarım saat geçmeden hastanede yeni bir gece nöbetine başladı.
İntihar değil, uyarıcı
Bir süre sonra tuvalete gitti ve kendine öldürücü etkisi olan bir ilaç şırınga etti. Ölümünden sonraki tıbbi muayeneyi yapan Dr. Keith Wiseman onun intihar etmediği, ölümünün kaza sonucu olduğu kararına vardı. Watkinsin kullandığı ilaç bir tür afyon görevini gören, insanı canlandıran, ayakta tutan bir ilaçtı. Watkins büyük olasılıkla yorgunluğu ile başa çıkabilmek için bu ilacı enjekte etmişti ama dozu biraz fazla kaçırmıştı.
Watkinsin eşi bu kadar uzun saatler çalışan bir insanın sağlıklı düşünemeyeceği, bu tür riskli işlerde çalışmalarının son derece sakıncalı olduğunu, hastalarına da yararlı olamayacaklarını söyleyerek sistemi suçluyor.
Geride herhangi bir not bırakmadığına göre Watkinsin ölümünün bir kaza mı yoksa intihar mı olduğu belki de hiçbir zaman açıklığa kavuşmayacak. Ne var ki, doktorların aşırı is yükünden dolayı stres altında oldukları ve stresle başa çıkmakta zorlandıkları.belli.
İngiliz Tıp Birliği (BMA - British Medical Association) tarafından İngilteredeki 11.000 doktor arasında yapılan bir araştırmaya göre doktorların yüzde 77si haftada 50 saatin, yüzde 46sı ise 60 üzerinde çalışıyor.
Doktora 48 saat çalışmak yetmiyor
İngilterede yasayla belirlenmiş haftalık çalışma saati 40. Önümüzdeki yıl İngilterede de uygulanmaya başlayacak olan Avrupa çalışma saatleri ise 48. Doktorlar ise bu 48 saatle sınırlandırılmak istemiyorlar. Çocuk doktoru Venkat Reddy Doktorlar bu saatlerle sınırlanırlarsa işlerini yapamazlar. Bekleyen o kadar çok hasta var ki, diyerek zorlu çalışma koşullarını bir kez daha vurguluyor.
Hükümetin bekleyen hasta listelerini kısaltmak için direktifler vermesi doktorları aşırı baskı altında tutuyor. İngiliz Tıp Dergisi BMJde (British Medical Journal) Mart ayında yayınlanan Doktorların kaçı hasta? başlıklı bir rapora göre gitgide daha çok doktor psikiyatrik nedenlerle erken emekliliğini istiyor.
Bunların arasında en çok görülenleri depresyon, anksiyete ve alkolizm. İş yükünün getirdiği baskının yarattığı duygusal sorunlarla başa çıkabilmek için madde kullanımına yöneliyorlar. Rapora göre her 15 doktordan biri bağımlılık yaratıcı madde kullanıyor. Bu alkol ya da ilaç şeklinde olabiliyor.
İmkansızı başarmak
Raporun yazarı Dr Judith Stanton doktorların imkansızı başarmak için aşırı derecede çabaladıklarını söylüyor: Hastayım diye size gelen insanlara evde kal, dinlen diyorsunuz, ama kendiniz belki de onlardan daha fazla hastasınız. Kendinize evde kal, dinlen diyemiyorsunuz. Çünkü hastalarınızın size ihtiyacı var. Tabi bu tür bir anlayış sizi müthiş baskı altında tutuyor. Daha az çalışmak, eve gidip dinlenmek bir tür zayıflık belirtisi olarak görülüyor. İşinde yetersizlik olarak kabul ediliyor. Ve kendini kötü hissetseler bile bunu kabul etmiyor, göstermemek için direniyorlar.
Öte yandan hükümet vakıf hastaneleri adını verdiği devlet denetiminden kısmen bağımsız özel hastaneler kurma kararını çıkardı bile. Projeye göre bu hastaneler normal hastanelerden daha çok avantaja sahip olacak.
Hükümetin denetiminden büyük ölçüde özgürlük olarak tanımlanan projeye göre hastaneler kendi bütçelerini saptayabilecek, firmalardan kredi alabilecekler.
Yönetimleri hastalar ve yerel yönetimler tarafından seçilecek olan bu hastaneler hasta ücretlerini, çalışanlarına, doktor ve hemşirelere verecekleri ücretleri ve çalışma koşullarını da kendileri saptayacaklar.
İki kademeli hizmete eleştiri
Ancak hastanelerin bir kısmının özelleştirilerek, diğerlerinin olduğu gibi bırakılması sağlık hizmetlerinde iki kademeli bir hizmetin oluşmasına yol açacağı için eleştiri topluyor.
Sağlık hizmetlerinin herkese eşit koşullarda sunulması, ayrıcalık yapılmaması görüşünü savunan Galler Başbakanı Rhodri Morgan, Gallerde hiçbir şekilde bu tür seçkincilik yapılmayacağını, vakıf hastanelerine karşı olduklarını söyledi.
Bazı hastanelere daha çok para vermek yerine bu parayı ülke genelindeki bütün hastanelere eşit bir şekilde dağıtmak gerek, diyen Morgan doktor ve hemşirelerin yüksek ücret ödeyen hastanelere üşüşeceğini, diğer hastanelerin bundan zarar göreceğini, sonuçta da hastaların zararlı çıkacağını vurguladı.
Yine de yalnızca üç yıldızlı hastanelerin baş vurabileceği projeye Mart ayında 32 hastane başvurdu. Bunlardan 29unun vakıf hastanesi olabileceğine karar verildi. Seçkin hastanelerinin ülke genelindeki sağlık hizmetlerini ne şekilde etkileyeceği, hükümetin iddia ettiği gibi geliştirip geliştirmeyeceğini ise zaman gösterecek. (EG/NM)