Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Naif Bulğa’nın evine sabah saatlerinde baskın düzenlendi.
MA’nın geçtiği habere göre, evinde bulunmayan Bulğa, ifade vermek için gittiği Mersin İl Emniyeti’nde gözaltına alındı. Bir soruşturmadan dolayı hakkında gözaltı kararı olduğunu öğrenen Bulğa’nın yarın adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. (EMK)
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı’ndan basın açıklaması: “Vezir Mohammad Nourtani İçin Adalet!”
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, öldürülen mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani için “cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisiyiz” dedi.
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı bugün saat 13:00’te İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde 9 Kasım 2023’te Zonguldak’ta kaçak kömür madeninde çalışırken öldürülen Afganistanlı mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani cinayetine ilişkin davanın dördüncü duruşması öncesi bir basın açıklaması düzenledi.
Zonguldak'ta cesedi yakılmış halde bulunan, ruhsatsız maden ocağı çalışanı Afganistanlı Vezir Mohammad Nourtani'nin ölümüne ilişkin açılan davanın dördüncü duruşması 20 Aralık Cuma günü Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İlk duruşması 29 Mayıs’ta görülen davada 3’ü tutuklu 6 sanık “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Duruşma öncesinde Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, Beyoğlu’ndaki İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde Nourtani cinayeti davası ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı’nın basın açıklamasının tam metni:
Dünya genelinde ve özellikle Ortadoğu’da emperyalist savaşlar, yoksulluk ve baskılarla yaşamları tehdit edilen insanlar göç yollarına düşerken, savaşı kışkırtan aynı devletler göçmenler yönünden sığınma hakkını boşa düşürecek şekilde “iltica ve kabul” aşamasından “geri gönderme” aşamasına geçti ve vahşi geri itme politikasıyla sistematik ölümlere yol açıyorlar. Türkiye’nin ise AB ile yaptığı geri kabul anlaşmaları ve kirli pazarlıklarla, göçmenleri insanlık dışı koşullarda, emek sömürüsü ve temel haklardan yoksun biçimde ve geri gönderme tehdidiyle, ülke sınırlarında tuttuğu koşullardayız.
Göçmenler patronların gözünde “harcanabilir işçi”
Göçmenler ırkçı saldırıların hedefi olarak, sömürüye ve şiddete açık halde göç ettikleri yerlerde sınır dışı edilme tehdidi altında yaşamaya çalışırken, patronlar tarafından “harcanabilir işçi” olarak görülmenin ağır sonuçlarını yaşıyor. Bu durumun en acı örneklerinden biri de, Zonguldak’ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin, 9 Kasım 2023’te kaçak maden ocağı sahipleri tarafından öldürülmesi ve bedeninin yakılarak yok edilmek istenmesidir.
Ailenin uluslararası geçici koruma başvurusu reddedilmiştir
Nourtani’nin öldürülmesinin ardından açılan Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağının sahipleri Hakan K., Enver G. ve Hakan K.’nın kuzeni Ahmet A. tutuklu yargılanırken, ocak çalışanları Sercan K., Eray D. ve kömür ticareti yapan Alaattin Ç. ise tutuksuz yargılanmaktadır. Dava sürerken, Vezir Muhammed Nourtani ile mesai arkadaşı olan göçmen işçiler sınır dışı edilmiş, Nourtani’nin ailesi ise sınır dışı tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Ailenin Zonguldak İdare Mahkemesi’ne yaptığı uluslararası geçici koruma başvurusu da bu süreçte reddedilmiştir.
Hiçbir resmiyeti ve iş güvenliği olmayan kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan kimliksiz göçmen durumundaki çoğu Afganistanlı işçi, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun, emek-yoğun ve insanlık dışı koşullarda madenlerde çalıştırılmakta, bunun sonucu olarak da iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmektedir.
Göçmen işçilerle yerli işçileri kaderi ortak
Göçmen işçilerle yerli işçilerin kaderinin ortak olduğunu biliyoruz. Kaçak ocakların bulunduğu bölgelerdeki halk tarafından; ocakta ölen işçilerin hastane önüne bırakılıp kaçılması, elektrik çarptı süsü vermek için yıkandıktan sonra elektrik direği dibine bırakılması, trafik kazası süsü vermek için ölen işçilerin ıssız dağlarda yol kenarlarına bırakılması, ölen işçilerin kaçak şekilde gömülmesi gibi birçok olay bilinmektedir.
Ölen işçilerin aileleri ocak sahibi olarak gösteriliyor
Kaçak madenlerde ölen işçilerin ailelerine bir miktar para verilerek, ocak sahibi olarak gösterilip patronların sorumluluktan kurtarılmasının değişmeyen bir Zonguldak gerçeği olduğu ifade edilmektedir. Bazı kaçak ocak patronlarının işçilere maaş vermediği, hakkını isteyenleri tehdit edip şiddet uyguladığı, Vezir Muhammed Nourtani’yi öldüren Hakan K. örneğinde olduğu gibi üye ya da yöneticisi olduğu iktidar partilerinin gücünü kullanarak yetkililere siyasi baskı uyguladığı gündeme gelmiştir. Vezir Muhammed Nourtani’nin kaçak madenlerde çalıştırılan ve yaşamına kastedilen binlerce göçmenden biri olduğunu, patronların gözünde işçilerinin yaşamının kaçak madenlere kesilen para cezasından daha ucuz olduğunu biliyoruz.
Nourtani’nin katillerinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması 20 Aralık 2024 günü Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Göçmen ve Mülteci Dayanışma Ağı olarak cinayetten sorumlu tüm faillerin en ağır cezaları alması için, göçmen işçiler için adalet talebiyle davanın takipçisiyiz. Tüm kamuoyunu, ölüme mahkûm bir yaşam dayatılan ve katledilen göçmen işçiler için davanın takipçisi olmaya çağırıyoruz.
Ne olmuştu?
Zonguldak’ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı mülteci işçi Vezir Mohammad Nourtani 9 Kasım 2023’te kaçak maden ocağı sahipleri tarafından öldürülmüş ve cenazesi yakılmış halde ormanda bulunmuştu.
Bunun üzerine jandarma, soruşturma sonrası Nourtani’nin çalıştığı maden ocağının sahibi Enver G. ile birlikte ona yardım ettiği iddia edilen beş kişiyi gözaltına almıştı.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı cinayete ilişkin hazırladığı iddianamede Adli Tıp Kurumu’nun otopsi raporuna da yer vermişti. Otopsi raporunda Nortani’nin iç organlarının yanmış olduğu ve sol böbreğinin olmadığı tespit edilmişti.
Engelli kadınlardan feminist harekete çağrı: Eylemlerde bize yer var mı?
Elif Gamze Bozo, “Engelli kadınların kesişimsel kimliklerinden kaynaklanan toplumsal baskılara karşı, feminist hareketin daha görünür bir temsiliyeti savunması ve mücadelede yan yana durması şart. Bizim için alınan kararlarda, bizsiz asla” diyor.
Giresun’da zihinsel engelli Havva K.’ye “nitelikli cinsel saldırı”dan yargılanan Mehmet Ç. ve Okan Y.’nin beraatine karar verildi. Havva K.’nin avukatı Selin Nakıpoğlu, davayı istinaf mahkemesine taşıdı. Tarih Ocak 2020 idi. Ancak, yüksek mahkemeden de Havva için adalet çıkmadı. Havva, aslında Türkiye’de yalnız değil.
bianet erkek şiddeti çetelesine göre, erkeklerin tecavüz ettiği kadınlar ve istismar ettiği çocuklar arasında zihinsel engellilerin sayısı maalesef oldukça yüksek.
Üstelik, şiddet başta olmak üzere engellilere yönelik kapsamlı veriler bulunmuyor. İki milyon engelli kartı için başvuru yapıldığı biliniyor, ancak bu sayı bazılarına göre iki milyon, bazılarına göre altı milyon, bazılarına göre ise on milyon.
Bu durum dahi engelli yurttaşlara yönelik yaklaşımın ne kadar belirsiz olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, genel olarak kadına yönelik erkek şiddeti sorunları arasında, zihinsel engellilere yönelik cinsel saldırı ve istismarlar ayrı olarak ele alınması gerekirken, maalesef bu konu yakıcı gündemler arasında görünür olamıyor.
Çok açık ki, hem hukuksal süreçlerde hem de ekonomik ve sosyal alanlarda, engelli kadınlar katmerlenmiş bir eşitsizliğe hapsediliyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, DEM Parti Engelli Hakları Komisyonu’nun öncülüğünde Diyarbakır’da iki gün süren bir çalıştaya imza attı.
Çalıştay’da Türkiye’nin birçok ilinden gelen engelli yurttaşlar sorunlarını anlattı, çözüm önerilerini sıraladı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise çalıştayın ertesi günü, yeni kurdukları Engelli Dairesi’ne dair detayları paylaştı.
Engelli Hakları Komisyonu’ndan Hatice Betül Çelebi başta olmak üzere, tüm ekibe detaylıca düşünülmüş bu özel çalıştay için teşekkür ederim.
14-15 Aralık'ta iki gün süren çalıştayın, sahada mücadele eden sorun sahiplerine, öznelerine alan açması kadar, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Doğan Hatun, Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, Cizre Belediyesi Eş Başkanları Güler Yerbasan ve Abdurrahman Durmuş’un da tüm çalışmalara katılması, dikkat çeken bir ayrıntıydı.
Hatta bu satırların yazıldığı saatlerde toplantı hâlâ devam ediyordu. Bu sırada engelli kadınlarla konuşma fırsatı yakaladım. Hemen hepsi, şiddet, cinsel saldırı gibi kadın olmaktan kaynaklanan mağduriyetlere dair feminist hareketin engelli kadınlarla daha çok dayanışma içinde olması gerektiğini belirtti.
Daha önce kadın haberciliği alanında yaptığımız bir buluşmada, Körüz Biz Derneği'nin kurucu üyelerinden ve felsefe öğretmeni Meral Sözen, pankartların ve eylemlerin görme engelliler ve tüm engelli kadınlar için daha erişilebilir planlanması gerektiğini söylemişti.
bianet’in haberlerde yaptığı görsel betimlemelere değinen Sözen, “Ancak tüm medya kurumları böyle çalışmalar yaparsa, biz de eylemlerdeki pankartları okuyabilir, sloganları duyabiliriz” dedi. Ve şu soruyu sordu:
“Benzer bir çalışmayı neden feministler de eylemlerinde yapmıyor? Merak ediyorum, eylemlerde bize yer var mı?”
Engelli kadınların ve feministlerin bir araya geleceği ortak bir forum veya çalıştay düzenlemek, mücadelenin ortaklaşması ve güçlenmesi adına çok önemli bir adım olabilir. Kim bilir, belki DEM Parti ve CHP’li belediyeler bunun için inisiyatif alır.
“Kadınların Gündemi”ni genelde cumartesi günleri yazıyordum. Fakat Çalıştay iki gün devam ettiği için bu akşama sarktı. Yazıyı yetiştirmek için otel lobisinde çalışırken yanıma gazeteci Elif Gamze Bozo geldi. Kendisine hemen çalıştayı nasıl bulduğunu sordum.
Bozo, “Belediye eş başkanlarının ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan’ın da çalıştayda olması, bizi dinlemeleri, programın yoğunluğunu buna göre ayarlamaları ve tüm engelli yurttaşları tek tek dinlemeleri; kibirden uzak, makamdan uzak, halka yakın, insana yakın duruşları ile çok kıymetli bir çalışma olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Elbette Bozo’ya, “Feministlere bir mesajın var mı?” diye sormadan geçmedim. Şöyle diyor: “Engelli kadınların daha fazla görünür ve temsiliyet aldığı bir feminist hareketin ısrarcı olması gerektiğini düşünüyorum. En önemlisi de hem engelli hem kadın olmaktan kaynaklanan, kesişimsel kimliklerimizin üzerimizde yarattığı toplumsal baskının olmadığı bir gelecek için yan yana durarak mücadele etmek zorundayız. Bizim için alınan kararlarda, bizim için bizsiz asla.”
Hukukçu ve gazeteci Elif Gamze Bozo, Meclis’te olsa eminim binlerce kadını ve engelliyi temsil eder. Kendisine bunu da sordum:
“Erkeklerden ve sağlamcılardan fırsat kalırsa neden yol arkadaşlarımı Meclis’te de temsil etmeyeyim?”
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden. İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Ekim 2018’den bu yana bianet’te çalışıyor.