Türk-İş üyesi 10 sendikanın başkanları tarafından konfederasyon yönetimine karşı bir muhalefet platformu oluşturulduğunun açıklanmasından bir hafta sonra (9 Temmuz), bu kez beş sendikada tabandan gelen muhalefeti temsil edenler bir basın toplantısı düzenleyerek açıklama yaptı. Hava-İş sendikası içindeki muhalefet olarak ortaya çıkan "Gökkuşağı hareketi" öncülüğünde İstanbul'da düzenlenen toplantıda, "demokratik, şeffaf, temiz sendika istiyoruz" dendi.
Açıklamayı okuyan Gökkuşağı sözcüsü Bahadır Altan, "10 sendika başkanı tarafından yayınlanan bildirgede yazılanlara genel olarak katılıyoruz, ama bugünkü durumdan Türk-İş yönetimi kadar onlar da sorumlu" dedi. Altan, 10 sendikanın yaptığı çıkışın Türk-İş genel kurulu öncesine geldiğine dikkat çekti ve "Sendika temsilcilerini atamalarla belirleyen insanların demokrasiden söz etmesi inandırıcı değil" dedi.
Hava-İş, Tek Gıda-İş, Deri-İş, Belediye-İş ve Selüloz-İş sendikalarından muhalefet temsilcilerinin ve işçilerin katıldığı toplantıda basın açıklaması yapıldıktan sonra işçiler söz aldı ve sendika yönetimleriyle yaşadıkları çeşitli sorunları anlattı.
"İşçi sınıfı, tarihinin en kötü döneminden geçiyor"
Basın açıklamasında, ücretlilerin bugün içinde bulunduğu şartlar şöyle özetlendi: "Türkiye ekonomisindeki büyümeyi yaratan işçi sınıfı, tarihinin en kötü döneminden geçiyor. Çalışma yaşamı, düşük ücret, uzun ve esnek çalışma ile patronların iki dudağı arasında belirleniyor. Sözleşmeli ve taşeron çalışma biçimi yaygınlaşıyor. Sendikasız, sigortasız, iş güvencesi ve iş güvenliği olmaksızın çalışan işçiler iş kazalarına kurban gidiyor. Haziran ayında iş cinayetlerinde kaybettiğimiz işçi sayısı elli iki."
Bu şartlarda en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş'in "hükümetin ve sermayenin koltuk değneği olduğu", Hak-İş'in "iktidarın sözcüsü gibi faaliyet yürüttüğü", DİSK yöneticilerinin ise "sendikacılığı milletvekili olmanın bir alt basamağı yaptığı" belirtilen açıklamada, 10 sendika başkanının çıkışıyla ilgili olarak da şöyle dendi:
"Bu genel başkanlar, Türk-İş'in bugünkü durumundan Türk-İş yönetimi gibi sorumlular. Her geçen gün işçiye sırtını daha fazla dönenlerin, 'Yüzü işçiye dönük Türk-İş' yaratmaları mümkün mü? Bu konuda samimi bir özeleştiri ile sorumluluklarını kabul edip, bundan sonra farklı bir politika izleyeceklerini de söylemiyorlar. Tabanlarındaki işçilerin isteğine rağmen, kendi iktidarlarına tehdit görerek uygulamadıkları ilke ve talepleri genel kurul öncesi ileri sürmeleri samimi değil. Bu yüzden yayınlanan bildirge inandırıcılıktan ve umut yaratmaktan çok uzak."
"Ayinesi iştir kişinin"
"Sendikal demokrasi"den söz eden bildirgenin, tabanın görüşü alınmadan, sadece genel başkanların bir araya gelerek oluşturdukları bir metin olduğu belirtilen açıklamada, "Demokrasi talep ederken bile işçilerin fikrini almıyorlar. Bildirgenin her cümlesinin ardından 'Öyleyse bunu önce kendi sendikanızda neden uygulamıyorsunuz?' diye sorulduğunda yanıtları yok. Tepeden profesyonel sendika uzmanlarına yazdırılan ilke ve hedefler açıklamak marifet değil. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!" dendi.
"Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!"
"Sendikal hareket içinde 'ehven-i şer' politikalarla, bazı 'doğrular'ı söylemekle işçi sınıfı arasında umut yaratmak mümkün değil. Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!" denen açıklamada hedef ise şöyle ifade edildi:
"Çeşitli iş kollarından sendikalı ve sendikasız işçiler olarak bu amaçla bir araya gelmiş bulunuyoruz. Temel hedefimiz, işçilerin yönettiği, demokratik, şeffaf, temiz sendikalar oluşturmak ve bağımsız işçi hareketini yükseltmek. İşçi sınıfının devletten ve sermayeden bağımsız siyasal hattını örgütlemek için Türk-İş ve diğer sendikalardaki işçiler, delegeler, şube yöneticilerini, sendikasız işyerlerinin emekçilerini, birleşmeye, yan yana gelmeye, örgütlenmeye, çürüyene değil, yeşerene destek vermeye çağırıyoruz." (ŞA)
Basın açıklamasının tam metni için tıklayın.