Halkların Demokratik Partisi Eş Eş Genel Başkan Yardımcıs ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerindeki sokağa çıkma yasaklarına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
Beştaş, bireysel başvurusunda yasakların “yaşam hakkı”nı ihlal eden, bireyin ölüm riski ile yaşamasına tekabül eden, Anayasa’nın birçok hükmüne ve AİHS’e aykırılık teşkil eden keyfi bir durum olduğunu savundu.
Beştaş, yasağa karşı idare mahkemelerine yürütme durdurma talepli başvurular yapılmış olsa da idari başvuru süresinin beklenmesi durumunda sivil ölümler tehlikesine dikkat çekti.
Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. , temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulmasını düzenleyen 15. ve yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenleyen 23 maddeleri ile ve AİHS’in özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen Ek 1. Protokolünün 5. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürdü.
AYM’den tedbir ve öncelikli değerlendirme talebinde bulundu.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, Cizre'de sokağa çıkma yasağının kaldırılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvurusu 11 Eylül'de reddedilmişti.
“7 il, 17 ilçe, 52 yasak, 63 sivil ölüm”
Beştaş’ın başvurusu Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti” bölümüyle başladı.
Beştaş 16 Ağustos’tan 11 Aralık’a dek 7 ilde, 2014 nüfus sayımına göre toplam 1 milyon 299 bin 61 kişinin yaşadığı 17 ilçede toplam 52 kez süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasakları ilan edildiği ve bunlardan en uzununun 14 gün boyunca sürdüğünü belirtti.
* Uygulanan sokağa çıkma yasakları nedeniyle 63 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir.
“Yasaklar Anayasa’ya aykırı”
Beştaş, sokağa çıkma yasakları ilanının hukuki durumuna yer verdiği başvurusunda yasakların Anayasa’ya aykırı olduğunu savundu. Hukuki açıdan dikkat çektiği noktalar özetle şöyle:
* Anayasa’ya göre kişi özgürlüğünün sınırlandırılması ve durdurulması hususunda iki istisna söz var. İstisnalardan biri olan Anayasa’nın 13 maddesine göre hak ve özgürlükler belirtilen ilkeler ve güvence çerçevesinde sınırlandırılır.
“..temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” |
* Temel hak ve özgürlüklerin durdurulması; Anayasa’nın 15. maddesinin uygulanmasıyla mümkün kılınmış. Bu madde temel hak ve özgürlüklerin durdurulmasının sıkıyönetim ilanı yahut olağanüstü hal ilanı olabileceğini gösterir.
“Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. (Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” |
“Yasak OHAL ya da sıkıyönetim ilanı gerektirir”
Beştaş, hali hazırda uygulanan sokağa çıkma yasaklarının Anayasa’ya aykırılığının yanında 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nda ve İç Güvenlik Yasası’nda da dayanaksız olduğunu savundu.
Valilikler yasakları “…artan terör olayları nedeniyle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması, bozulan huzur ve asayiş ortamının yeniden tesis edilebilmesi” şeklinde gerekçelendiriyor.
Beştaş, yasakların bu gerekçelere dayanması halinde de yasağın uygulanması için “Olağanüstü hal ya da sıkıyönetim ilanı” gerektiğine dikkat çekti.
“Ancak mevcut siyasi iktidar; bu iki yönteme başvurmaksızın Anayasa ve hukuk dışı yollarla güvenliği sağladığı iddiasında bulunur iken açıkça ‘yaşam hakkı’nı ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Sokağa çıkma yasağı uygulaması devam ettiği müddetçe her birey yaşam hakkı ihlali riski ile karşı karşıya.”
Mevzuat ne diyor?
Beştaş, mevzuatta sokağa çıkma yasağı uygulamalarında idarenin kullandığı dört kanun olduğunu belirtti. Bunlar; Sıkıyönetim Kanunu, Olağanüstü Hal Kanunu, İl İdaresi Kanunu ve Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname.
* Sokağa çıkma yasağı, sıkıyönetim ve OHAL ilanı olmadan 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’na göre idari tedbir olarak kullanılabilir.
* Ancak 5542 sayılı kanunun 11. Maddesi; mülki amirlere keyfi bir biçimde kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlama hakkı vermemekle birlikte bu maddenin uygulamada yaratacağı keyfiyet göz önünde bulundurulduğu vakit madde hükmü de Anayasa’ya aykırılık teşkil eder, 5442 sayılı Kanun temel hak ve özgürlükleri bütünüyle askıya alacak şekilde bir yetki tanımadığı gibi Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmeleri de buna cevaz vermez.
* Kişi hak ve özgürlükleri Anayasa’nın 13 ile 15 inci madde hükümleri uyarınca hiçbir biçimde sınırlandırılamaz ve durdurulamaz. Sokağa çıkma yasağı uygulaması sadece sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilanı ile söz konusu olabilir.
“Yasak AİHS’e aykırı”
Beştaş, uygulanan sokağa çıkma yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de (AİHS) aykırı olduğunu söyledi.
* Kişi özgürlüğü Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından korunan bir hak ve özgürlük. AİHS'in 5. maddesinde bu özgürlüğün sınırlanma şartları kaleme alınmış, AİHM içtihadıyla da bu özgürlük sınırlanırken sağlanması gereken kriterler belirlenmiştir. Bir ilçede veya mahallede külli ve süresiz ilan edilen sokağa çıkma yasağı, AİHS'in 5. maddesine açıkça aykırılık teşkil eder. (BK)
* Başvurunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.