Halkların Demokratik Partisi (HDP), Hakkari’nin Tale (Oğul) Köyü’nde İnsansız Hava Aracı’ndan (İHA) atılan bombalarla sivillerin vurulmasına dair raporunu açıkladı.
HDP Parti Meclisi Üyesi Zahide Besi, Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan ve Van Milletvekili Lezgin Botan’ın hazırladığı raporda, “Yasaklı olmayan ve sivillerin olduğu bölgeye Bayraktar adlı silahlı İHA’dan bomba atıldığı ve sivillerin bu bomba sonucu öldüğü ve yaralandığının kesin olduğu” ifade edildi.
Ayrıca, “yaralıların gözaltına alındığı, öldürülen Mehmet Temel için cenaze aracı verilmediğinden ailesinin tabutu kamyonetle taşımak zorunda kaldığı” ifade edildi.
“Olay yeri, güvenlik bölgesi ya da yasak ilan edilen bir bölge değil. Bu bölgede sivillerin bulunması her zaman mümkün olabilir, özellikle kurban bayramında köylülerin o alanda hayvan aldığı güvenlik güçlerince de biliniyor. Burada operasyon yapılması, sivillerin zarar göreceğinin, ölebileceğinin, yaralanacağının, doğanın ve doğal yaşamın da zarar göreceğinin bilinmesi demektir.”
“Yakalama olasılığı varken neden İHA kullanıldı?”
HDP’nin raporunda, yetkililerden şu soruları cevaplaması istendi:
“Vali Cüneyt Orhan Toprak’ın ‘işbirlikçi’ ilan ettiği, vurulan köylüler olaydan kısa bir süre önce üst ve araç araması ile kimlik kontrolü yapılan Depin kontrol noktasından geçerek olay yerine gitmişti. Madem bu kişiler hakkında şüphe var, neden kontrol noktasında gözaltına alınmadılar?
“Yakalama imkanı ve olasılığı varken, neden silahlı İHA kullanıldı?”
Olay nasıl gerçekleşti?
31 Ağustos’ta, saat 15.30 sıralarında, kent merkezine 20 kilometre uzaklıktaki piknik alanı olarak kullanılan Kanireş Çeşmesi’nde dört kişi, İnsansız Hava Aracı’yla (İHA) bombalandı. Mehmet Temel (35) yaşamını yitirdi, İbrahim Sak (54), İsmail Aydın (43) ve Musa Tarhan (54) yaralandı.
HDP heyeti, “Savcı olay yerine keşif için gitmedi. Olay yerini bomba atılmasından sonra ilk kez gören köylüler oldu. Yaralıları köylüler kendi imkanlarıyla hastaneye götürdü” açıklamasını yaptı.
Olay sonrasında kimsenin bölgeye girişine izin verilmedi. Valilik, savcılık, güvenlik amiri ve hastane başhekimliği milletvekillerine bilgi vermedi.
Hakkari Valiliği’nin yazılı basın açıklamasında vurulan siviller “işbirlikçi” olarak tanımlandı, bombalama sonucu dört PKK’linin öldürüldüğü, Temel, Sak, Aydın ve Tarhan’ın yaralandığı ifade edildi: “Kendi imkanları ile Hakkari Devlet Hastanesine giderek tedavi altına alındıkları tespit edilmiştir. Yaralanan işbirlikçilerden Mehmet Temel Hakkari Devlet Hastanesi'nde tedavi altında iken vefat etmiştir. Konu ile ilgili adli tahkikat devam etmektedir.”
İçişleri Bakanlığı da yazılı açıklamasında vurulan sivillerden söz etmeden “operasyonda Piro Amed kod adlı Abdullah Sönmez ile beraberindeki Mordem, Zagros ve Cemal kod adlı dört örgüt üyesinin etkisiz hale getirildiği” açıklamasını yaptı.
HDP’nin raporunda ise görgü tanıkları, hastane ve validen alınan bilgilere göre, hastaneye Temel’den başka cenazenin getirilmediği ifade edildi. Mehmet Temel’in cenazesinin ertesi sabah otopsi için Van YYÜ Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verildi. Yaralılar gözaltına alındı.
Temel’in otopsisi Van’da tamamlandı. Cenaze için araç verilmediğinden, yakınları kendi imkanlarıyla bir kamyonet ve tabut temin etti ve cenaze Hakkari’ye götürüldü.
“İHA’lar sivillerin yaşam hakkına tehdit”
HDP heyetinin raporunda, şu tespit ve talepler sıralandı:
* Hükümetin derhal kamuoyundan özür dileyen bir açıklama yapmalı.
* İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2 Eylül’de İHA ile zaman zaman sivillerin de zarar gördüğü, hataların ve eksiklerin olduğunu belirten açıklaması, bu olayın da “hata/eksik” sonucu sivillerin ölebileceği sonucu hesaba katılmadan yapılabildiğinin ve İHA’ların sivillerin yaşam hakkına yönelik bir tehdit olduğunun kabulü anlamına geliyor.
* İçişleri Bakanı ile Hakkari Valisi olayı çarpıtan açıklamalarını düzeltmeli ve gerçeği Türkiye kamuoyuyla paylaşmalı. Ayrıca gerçek bir sorumluluk üstlenerek istifa etmeleri gerekir.
* Hakkari Valisi’nin, bir yargı kararı olmaksızın sivilleri derhal işbirlikçi ilan ederek olayı meşrulaştırma ya da en hafif tabiriyle normalleştirme çabası hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan ve yargı mekanizmasını hiçleştiren bir tutum. Yargı görevine sahip çıkmalı.
* Yargı etkili soruşturma yaparsa olayın İHA ile yargısız infaz olup olmadığı açığa çıkar. Dünyanın başka yerlerinde de İHA’ların sivil ölümlerine yol açtığı ve insancıl hukuk kurallarına aykırılıkların yaşandığı biliniyor. Silahlı İHA’ların kullanılmaması konusunda hükümet karar vermeli.
* Operasyon emrini verenlerin soruşturulması gerekir. Yanlış, hatalı, eksik kararla saldırı emir verilip verilmediği olasılığı araştırılmalı.
* Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olayla ilgili araştırma ve inceleme yapmalı. (AS)