Prof. Dr. Zeynep Gambetti ve Doç. Dr. Bülent Duru, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) 7 Haziran seçimlerinde oyunu yüzde 13'e çıkarmasında Gezi Direnişi'nin de etkisi olduğunu söylüyor.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Gambetti ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Duru, HDP'nin yükselişinde Gezi Direnişi etkisini biaent'e yorumladı.
Gambetti: Gezi'de Kürtlerin neler çektiğini anladılar
HDP’nin bir yandan Kürt hareketinin yıllar içinde geçirdiği çok ciddi dönüşümün ürünü olmakla beraber, Gezi’den çıkan en güçlü ve inandırıcı siyasi parti olduğunu düşünüyorum.
Ona verilen bir kısım desteğin de Gecizilerden geldiğini düşünüyorum. Bunun dört sebebi var. Birincisi, genç kuşak ve kentli orta sınıf, Gezi’de polisin uyguladığı şiddet, devlet aygıtının taraflılığı, medya otosansür mekanizmalarını birebir deneyimledi. Bu Kürtlerin yıllarca neler çektiğini anlamaları açısından çok göz açıcı bir etki yarattı.
İkincisi Gezi’de farklı ideolojilerin, kimliklerin, cinsel yönelimlerin birarada mücadele edebileceğini görmek çok olumlu etki yaratı. Eskiden herkes kendi mahallesini tanır ve savunurdu, bölünmüş bir toplumsallık hali vardı. HDP de çoğulcu bir yapı. Bu anlamda HDP çoğulcu aidiyetlerin siyasi etkisinin güçlü olabileceğini gören Geziciler tarafından da desteklendi.
HDP Gezi ve Kürtlerin enerjisini birleştirdi
Üçüncüsü Gezi’de bir politizasyon yaşandı. Geleceğine ve haklarına sahip çıkan bireyler oluştu. Yatay örgütlenmeler şeklinde mesela oyların korunması, hakların dayanışma içinde korunması gibi refleksler gelişti. Dördüncüsü Gezi sisteme, varolan kurumsal düzene, ekonomik düzene, toplumsallık modellerine karşı bir ayaklanmaydı. HDP de sistemden farklı olan yegane parti.
HDP Gezi’de tam olarak anlatılmamış, henüz bilinmeyen bir partiydi. Türkiye’nin batısı Kürtlerin deneyimini bizzat görmek istedi. Başta soru işareti olanlar yerel seçimlerdeki örgütlenme aracılığıyla şüphelerini aşmaya başladılar. Partinin programı daha fala anlatıldıkça gelişti. Tabii etkili faktörlerden biri de Selahattin Demirtaş.
Her ne kadar Demirtaş Gezi sürecinde çok tanınmıyor olmasa da söyleminin Geziyle uyuştuğunu düşünüyorum. Demirtaş’ın mizahı, ince zekası ve çok net konuşuyor olması ve biraz daha genç olması Gezicilere hitap etti. HDP, Gezi ve Kürtlerin enerjisini birleştirdi, örtüşme değil bir eklemlenme diyebiliriz.
Duru: Yükselişin başlangıcı Gezi
HDP’nin oy artışının esas olarak Doğu’daki Kürt seçmenlerden mi yoksa Gezi eylemlerini gerçekleştirenlerden mi kaynaklandığı daha ayrıntılı olarak araştırılması gereken bir konu. Ancak yükselişin başlangıcı olarak Gezi Direnişi’ni vermek çok da yanlış olmayacaktır.
Gezi’nin en büyük katkısının, “Batı’nın” gençlerine “Doğu’nun” çektiği sıkıntıları bir ölçüde de olsa anlama fırsatı vermesi olduğu söylenebilir. İlk defa Gezi ile birlikte, apolitik ya da “Beyaz Türk” olarak damgaladığımız insanlar sokağa çıktı; bunlardan önemli bir bölümü belki de hayatlarında ilk defa biber gazıyla, tomayla, akreple yani devlet şiddetiyle karşılaştı. Söz konusu durumun, yıllardan beri Kürt bölgelerinde yaşanan baskıyı ilk kez kendi üzerlerinde hissetmelerine; bir anlamda “Doğu’da, Güneydoğu’da” olan bitenleri resmi söylemlerin uzağında, gerçek haliyle anlamaya başlamalarına yaradığını düşünebiliriz.
HDP'de Gezi'deki özgürlük isteğini buldular
Gezi’nin bir diğer etkisinin, dayanışmada, gönüllü olmada, birlikte iş yapmada ortaya çıktığını görüyoruz; ilk kez Gezi eylemleri sırasında yaygınlaşmaya başlayan paylaşma ve yardımlaşma deneyimleri, bu kez seçim görevlisi olma, sandıkları koruma biçiminde karşımıza çıkmıştır.
Gezi Direnişi esas olarak özgürlük isteğinden, yaşam biçimlerine müdahale edilmesinden kaynaklanıyordu; genç seçmenler HDP’nin programında, söylemlerinde bunu bulabildiler. Buna, önceleri Gezi’ye mesafeli yaklaştığı söylenen Selahattin Demirtaş’ın zamanla yeni seçmenleri kavrayan yenilikçi, özgürlükçü bir duruşa geçmesini de eklemek gerekir.
Son olarak, Gezi eylemlerine katılan kesimlerin taleplerinin geçen zaman içinde dikkate alınmamasının, tam tersine, çevreye baskıyı ağırlaştırıcı, gündelik yaşama müdahaleyi artırıcı politikaların izlenmesinin HDP oylarını artırdığını söyleyebiliriz. (NV)