Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) vekillerinin Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) başlattıkları Vicdan ve Adalet Nöbeti ikinci gününde.
HDP Sözcüsü Osman Baydemir, nöbetlerini bu hafta içi boyunca sürdüreceklerini duyurdu.
“Adalet mekanizmasının vicdanı ve yasal düzenlemelerle karar vermesi için iktidarın baskı politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. Bugün burada bulunuşumuz siyasi iktidarın yargı üzerinden baskı politikalarını geri çekmesi içindir. Adalet tecelli edinceye kadar, hak hukuk yerini buluncaya kadar çabamız kesintisiz bir şekilde devam edecek. Hafta içi boyunca burada olacağız. Bir arada yaşam, eşitlik, legal demokratik siyaset aktörlerinin özgürleşmesini çabamızı ortaya koymaya devam edeceğiz. “
HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ve milletvekilleri Garo Paylan ile Meral Danış Beştaş’la birlikte milletvekillerinin tutukluluğuna ilişkin görüşme yapmak üzere dün (5 Eylül) AYM’ye gitmişti. Heyet AYM binasında nöbete başlamıştı.
Heyet, tüm milletvekillerinin tutukluluğu hususunda hukukun tecelli etmesi ve Anayasa Mahkemesinin ulusal ve uluslararası içtihatlara uygun bir karar almasını talep ediyor.
“Hangi ülkede 11 muhalefet vekili cezaevinde?”
Nöbetin ikinci gününde konuşan Baydemir “Yol yakınken hep birlikte adalet çağrısına kulak verelim” dedi.
“307 gündür siyasi bir operasyonlar bir merkezden düğmeye basılmak suretiyle eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz cezaevine konuldu. Şu anda cezaevinde 11 milletvekili var. Dünyanın başka hangi ülkesinde 11 muhalefet milletvekili cezaevinde?
“Bu yargının rutin işleyişiyse 307 gündür Selahattin Demirtaş’ı tutuklayan mahkeme, neden duruşma başlatmıyor. 307 gündür daha dosyası görüşülmedi. İddianame hazırlandı, dosya güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya gönderildi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM) bugün dosyayı görüşecekti. Ama siyasi müdahaleyle söz konusu dosya ‘Kobanê olayları’ dosyasıyla birleştirilmek istendi. ACM hayır dedi. Böyle bir suç isnadı yok dedi. Demirtaş’ın bu konuyla ilgili suçlanması için ayrıca dokunulmazlığının kaldırılması gerekir dedi. Buna rağmen siyasi otorite baskısını sürdürdü ve hala duruşma tarihi verilmedi. Eğer bir yargılama ciheti olsaydı şu ana kadar duruşma gerçekleşirdi.
“Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu dosyada, CMK’ya göre her bir tutuklu ayda bir mahkemesi tarafından resen tutukluluk halinin gözden geçirilmesi ve kararlaşması gerekiyor. En son 22 Haziran’da bu gerçekleşti. Sonraki aylarda böyle bir prosedürü dahi yerine getirme zahmetine katlanılmıyor.
“307 gündür bu saldırıyı meşrulaştıran yegane ortam içtihat kararını, AYM hükmünü yerine getirmeyen AYM’ye aittir. AYM etkin ve hızlı işleyen bir mekanizmayı harekete geçirmiş olsaydı, makul bir sürede kararını açıklamış olsaydı bu hukuksuzluklar da olmayacaktı.
“Size yapılınca ‘kumpas’, muhalefet yapılınca ‘yargı bağımsızlığı”
“Yargı işlemezse hayatın her alanında hukuksuzluk karine haline dönüşür. Hukuk muktedirin sopası haline dönüşür. Dünyanın hangi ülkesinde hukuk muktedirin, güçlünün sopası haline dönüşmüşse o toplumun yakın geleceği yıkım olmuştur. Bakın Esad’ın Suriyesi’ne, Hitler’in Almanya’sına, Mussolini’nin İtalya’sına... Bütün bunlar derstir. Biz burada bulunuyoruz ki bütün bunlar olmasın diye.
“Dün Yargıtay Başkanı açık bir şekilde ifade etti, ‘Yargıya olan güven sarsıldı’ dedi. Bunun müsebbibi muhalefet değil, bunun müsebbibi ‘AYM kararına saygı duymuyorum’ diyenlerdir.
“Yargıtay Başkanı yargı mekanizması işine FETÖ mensuplarının sızmasından yakınıyor. Bunların temizlenmesi konusunda mücadele başlattığını söylüyor. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimizin tamamının fezlekeleri FETÖ diye görevden alınan ya da cezaevlerine konulan polislerin hazırladıkları fezlekelerdir. İddianamelerin tamamı cezaevindeki savcılar tarafından hazırlanmıştır. Siz gerçekten yargı içindeki kumpas ekibiyle mücadele ediyorsanız onların hazırladığı iddianameler, kararlar üzerinden nasıl karar inşa edersiniz? Sizin bizler açısından sizden öncekilerden farkınız yok. Size yapılınca ‘kumpas’, muhalefete yapılınca ‘yargı bağımsızlığı’. Bu doğru değil. Olması gereken yegane yol; herkes için adalet, herkes için eşitlik, özgürlük.” (BK)