Fotoğraf: HDP
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Anayasa Mahkemesinde devam eden kapatma davasına ilişkin partinin Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Sancar, “Olası bir kapatma ihtimaline karşı DEVA Partisi listelerinden gireceğinize dair haberler çıktı. Bu da alacağınız tedbirlerden biri mi? Seçim öncesi YSK listesi kesinleştikten sonra bir kapatma kararı çıkarsa bu yönelik bir tedbiriniz var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Her konuda tedbirlerimiz var, her konuda hazırlık yaptık. Bunların ayrıntılarını takdir edersiniz ki sizinle paylaşamam. DEVA Partisi ile ilgili olan iddia bir spekülasyondur. Ne kurullarımızda konuşulmuştur ne de DEVA Partisi yetkilileri böyle bir konuyu gündeme getirmiştir. Bu spekülasyonlar üzerinden değerlendirme yapmak ciddi hata olur. Bizler dava açılmadan önce hazırlık yapmaya başladık. Dava süreci ve muhtemel sonuçlarla ilgili çalışmalar yaptık.”
“İktidar davayla şantaj yapma niyetinde”
Sancar, bugün HDP Hukuk Komisyonunun kapatma davasıyla ilgili yeni bir başvuru yaptığını, davayla ilgili bütün muhakeme işlemlerinin 18 Haziran 2023 seçimleri sonrasına bırakılmasını talep ettiklerini açıkladı ve konuyla ilgili şu bilgilendirmeyi yaptı:
“AYM, bu davayla ilgili işlemleri durdurmalıdır. Seçimler normal olarak 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak. Eğer başka bir karar alınmazsa, 18 Haziran 2023 seçimleri için resmi süreç 19 Nisan 2023’te başlayacaktır. Ancak yine çeşitli kulis bilgileri ve doğrudan iktidar temsilcilerinin açıklamaları 14 Mayıs’ın da seçim tarihi olarak düşünüldüğünü gösteriyor. Eğer seçimler 14 Mayıs’a alınacak olursa seçim süreci resmen 12 Mart 2023’te başlayacak. Ortada ciddi bir belirsizlik var. Bu belirsizlik HDP’yi bir kıskaca alma planından öteye hedefler içeriyor. İktidar bu davayı HDP’ye karşı bir şantaj aracı olarak kullanma niyetinde.
“Her türlü tedbiri alırız, aldık”
“Bizler elbette iktidarın bu davayı şantaj aracı olarak kullanmasına karşı her türlü tedbiri alırız, aldık da. Defalarca açıkladığımız üzere, siyasi operasyonlara karşı siyasi tedbir ve hamle alacak gücümüz, birikimimiz ve tecrübemiz var.
Bir devletin hukuk devleti niteliği taşıyabilmesi için hukuksal güvenlik ve öngörülebilirlik ilkesinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi gerekiyor. Şu anda seçim sürecine girerken, hem partimiz hem de seçim süreci belirsizliğe sürüklenmek isteniyor. Anayasa’nın 2. maddesinin bir diğer ilkesi de demokrasi ilkesidir. Demokrasinin vazgeçilmez şartı seçimlerdir. Ancak seçimlerin de gerçek anlamda demokratik sayılabilmesi için eşit, özgür ve adil şartlarda yapılması gerekiyor. Bu şartlarda yoksun ortamda girilen seçimlerin meşruiyeti de çok ciddi bir şekilde sorgulama konusu olacaktır. Türkiye’de geleceğe dönük çok ciddi endişelerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Öte yandan yurttaşların seçme ve seçilme hakkını özgür bir şekilde kullanma hakkı da bu belirsizlikle çiğnenmektedir. Anayasa’nın 68. maddesi bu hakkı doğrudan güvence altına almaktadır.
“Bu dava hiç açılmamalıydı”
“Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereği, insan haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmeler ve onların bağlı organlarının içtihatları iç hukuk hükmündedir, yasalardan üstündür. Anayasa Mahkemesi de dahil olmak üzere bütün makamları bağlar.
Eğer AİHM içtihatları ve Venedik Komisyonu kararları dikkate alınırsa, bu dava hiç açılmamalıydı. İddianame verildikten sonra derhal ve temelden reddedilmeliydi. Ama bütün bunlar siyasi baskı ve kampanyalar nedeniyle maalesef gerçekleşmedi.
“Blokeye karşı itiraz hakkımız var”
“Anayasa Mahkemesi yargılamayla ilgili, bu davayla ilgili bütün işlemleri seçim sonrasına bırakma kararı almalıdır. Bunun istisnası, Hazine yardımlarının yatırılacağı hesaplara bloke konulması kararıdır. Bu karara karşı itirazımızı 4 Şubat’a kadar ileteceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin de bu tedbiri kaldırması şarttır, gereklidir.
Tedbir kararı kaldırılmalı, bunun dışındaki bütün muhakeme işlemleri seçim sonucuna bırakılmalıdır. Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğunun, evrensel hukuk ilkelerine uygun ve vicdanlarına bağlı bir karar verecekleri inancımı korumak istiyorum.
Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuk ilkelerine bağlı kalarak, uygun davranarak, davayla ilgili bütün muhakeme işlemlerini 18 Haziran 2023 sonrasına ertelemelidir.” (AS)