Kerestecioğlu Meclis muhabiri olması nedeniyle her gün Meclis'te ve Ankara Adliyesinde haber takibi yapan iki gazetecinin muhalif yayın organlarında çalışmaları nedeniyle ailelerine uzanan böylesi bir baskıya maruz kalmalarının basın özgürlüğüyle bağdaşmadığını söyledi.
Kerestecioğlu, bu durumun kişilerin temel kişisel hak ve özgürlüklerini ihlal eden bir hukuksuzluk örneği olduğunu belirtti.
HDP'li vekil verdiği soru önergesinde şunları söyledi:
"Ceza yargılamasında, suçun işlendiğine dair basit şüphe ile cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma başlatılır. Savcının emrinde bulunan adli kolluk güçlerinin görevi ise suç şüphesi altında bulunan şüpheliler ile maddi hakikate ulaşmayı sağlayacak delil ve emarelere ulaşmaktır.
"Savcılık kararı olmadan ifadeye çağrılamaz"
"Herhangi bir ceza soruşturması altındaki yurttaşlar, ancak savcılık kararıyla polis merkezine, jandarma karakoluna veya savcılığa ifade vermek için çağırılabilirler. Dolayısıyla savcılık kararı olmadan bir yurttaşı bir emniyet mensubu ifadeye çağıramaz veya bu konuda bir soruşturma yürütemez.
"Bir ceza soruşturması durumunda dahi, yakalama sırasında ve ifade öncesinde kişilere ne ile suçlandığı bildirilmeli ve dosyadaki delillerin içeriğine ilişkin bilgi verilmelidir.
"İfadeye çağrılmaları hukuki değil"
"Diğer yandan, yaşanan olayda, kişinin kendisi değil; ailesi karakola çağırılmıştır. Suçların şahsiliği ilkesi uyarınca yakınların savcılık soruşturmasında sanık veya tanık konumunda olmadığı müddetçe ifadeye çağırılmaları hukukilikle bağdaşmamaktadır.
"Bu durum mevkiden kaynaklı güçlerini kullanmak suretiyle yurttaşları tehdit ettikleri şüphesini doğurmuştur.
Filiz Kerestecioğlu soru önergesinde Süleyman Soylu'nun cevaplaması istemiyle şu soruları sordu:
*Herhangi bir savcılık talimatıyla hareket etmeksizin Ankara'da çalışan iki gazetecinin ailelerini arayarak karakola çağıran Bursa ve Adana TEM Şubeye bağlı polis memurları kimlerdir?
*Yetkilerini kötüye kullanarak yurttaşların kişisel hak ve özgürlüklerini ihlal eden emniyet mensupları hakkında bir soruşturma başlattınız mı?
"İhlalin boyutu gazetecilerin ailelerine kadar uzandı mı"
*Basın özgürlüğü ihlallerinin boyutları, gazetecilerin ailelerine kadar uzanmış mıdır?
*Emniyet mensuplarının iddia ettiği gibi "böyle aileler", yani çocukları muhalif yayın organlarında çalışan aileler savcılığın haber ve izni olmadan karakola çağırılmakta mıdır? Söz konusu hukuksuzluk rutinleşmiş midir?
*Hükümetin izlediği siyasete muhalif olan kimselerin emniyet mensuplarının baskı ve tehditlerine maruz kalması, Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini zedeleyerek "polis devleti" halini alması tehdidini doğurmaktadır. Emniyet mensuplarının hukukun kendilerine tanıdığı yetki ve görevlerin dışına çıkmalarını önlemek için Bakanlığınız ne gibi tedbirler almaktadır? (HA)